DÜN-BUGÜN-YARIN

Kültür, Gelenek,Yozlaşma ve Hayaller

Bazen şöyle bir hayatı düşünüyorum,tüm gelmişleri tüm geçmişleri hatta geleceği ve gelecek olanları...

Nedir bu insanın koşuşturması, nedir bu insanın acelesi,gerçekten nedir bu toplumun derdi diye soruyorum kendime...

İnsan olmanın, var olmanın amacı ne ?

Etrafımdaki milyonlarca insana bakıyorum ,bunla da yetinmiyor televizyonlara bakıyorum,dizilere,yarışmalara onlara bunlara...

Adeta kilidi kırıldı kırılacak  bir kapının arkasında bekleyen bir yığın gibiyiz, o kapı kırılmış ve bizler de bu kapının arkasından saldırmışız yaşama...

Nereye gittiğimizi bilmeden, ne olduğumuzu keşfedemeden, bize sunulan en değerli zamanı olmamız gerekenlerle harcayıp,toplumun değer yargılarından onay bekleyerek tüketmişiz.

Hep hayatı erteleyerek...

Şöyle olunca şunu yapıcam,böyle olunca bunu yapıcam...

Hayatlarımız hep bir erteleme, hep bir koşula göre şekillenme gibi geliyor bana...

Bunun yanında bizlere empoze edilen gelecek korkuları ve bu korkuları destekleyen binlerce eski söz yığını...

Evet gelenek güzel birşeydir bu anlamda, bir kültürü anlatır,zaten gelenek te Kültürün parçasıdır.

Bir zenginliği bir çeşitliliği örnekler bizlere..

Ancak geleneği ; böyle gelmiş böyle gidecek şeklinde anladığımız zaman orada bir durağanlıktan bahsetmek gerekir...

Çünkü kültür tüm gelenekleri kapsar...

İnsanoğlunun yarattığı maddi ve manevi  herşeydir kültür...Bir bütünselliktir..

Eğer ki bir kuşak çatışması yoksa toplumda yani bir baba ile oğul hiç fikir ayrılığına düşmüyor bir anne ile kızı hiç kavga etmiyorsa orada bir gelişmişlikten nasıl bahsedilir.

Bir öncekinden gelenin koşulsuz ve ezbere bir mantıkla devamını sağlamakla yükümlü değildir insan...Bunun için dünyaya gelmemiştir.

Bunu sağlayınca iyi, bunu sağlamayınca da kötü insan olmaz. Bu yaftalama olsa olsa bir gericiliğin ürünü olarak geçmiştir hep tarih sayfalarına, özellike en karanlık dönem olan batının ortaçağına...

Bir öncekinden gelenin iyi yanlarını kavrayıp kötülerini bir kenara bırakıp bir sonrakine daha da geliştirilebilir bir kültür bırakabiliyorsak orada gelişmişlikten bahsedilebilir.

Yozlaşmaksa bambaşka birşeydir...

Yozlaşmak tam da geleneğin durağanlığını savunup gelişmiş kültürlerin içinde, ne olduğunu bilmeden yaşamak gibi birşeydir.

Özenilen toplumların tüm aygıtları,tüm markaları,yaşam şekillerini kullanılır burada,sahip olunulması gereken bir sürü şekil,statü ve madde ortaya çıkar.

Bunlara sahipsen bir üsttekiyle yarış için hazırsındır  ancak toplumun o değişmeyen gerici değer yargılarıyla çeliştiğin zaman ötekileştirilmeler çıkar ortaya.

Tam da tanzimat dönemindeki gibi bir özentidir bu, Recaizade Mahmut Ekrem'in Araba sevdası romanında bahsettiği gibi ,Fransız özentiliğiyle başlayıp aslında içi değişmeyen sadece şekli ve kıyafeti değişen geri kafaların bilmedigi bir kültüre uyum sağlarken ,düştüğü durumları ve sınıf atlamaya çalışan bir güruhun trajikomik hikayesini anlatır.

Buna şöyle de denebilir ne doğulu olmak ne de batılı olmak...

Batılı gibi görünüp doğulu gibi yaşamak...

Ya da doğulu gibi görünüp batılı gibi yaşamak...

Aslında gerçek hayatta ne bir sınıf vardır ne de bir tabaka...Bunları insan hep kendi yaratmıştır...

Doğa ve tabiat sınıfsızdır...

Siz hiç bir balık gördünüz mü ben buranın yerlisiyim lütfen Caretta buraya giremezsin diyen...

Ya da hiç bir ırmak gördünüz mü denize dökülmeyen...

Ne biliyim bir leylek düşünün,bir ağaç düşünün...

Bir ormanda türlü türlü ağaçlar olabilir mesela..

O yüzden , asıl sınıfsızlıktır en büyük mertebe...

En büyük mertebe de zaten var olduğumuz birlikte yaşadığımız tam da içinden kopup geldiğimiz ve yine ona döneceğimiz doğa ve kainatın kendisidir...

İste tam da bu yüzden çok değerlidir zaman...

İşte tam da bu yüzden çok anlamlıdır ve bize verilmiş bir armağandır yaşam...

Sırf bu yüzden ertelemeye gerek yok hayatı ve kimseye vereceğimiz bir hesap ta yok...

Şimdi tam da zamanı hayallerimizi yaşamanın...

Çocuğun okulu bitince değil,milyarder olunca degil, emekli olunca degil,evlenince degil...

Tam da simdi,su an hayallerimizin zamanı.

Başka bir an olmayacak...Bak yazıyı okurken zaman geçti bile...

Yayın Tarihi
12.10.2016
Bu makale 1351 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!