ANTALYANIN KAHYASI

Vatandaşlık görevi

ERDOĞAN KAHYA

Bu satırları okuduğunuzda seçime sadece iki gün kaldı.

Gelin isterseniz bugün sizlere İlkokul çağlarında okuduğumuz Yurttaşlık Bilgisi Dersi’nden bir vatandaş için seçme ve seçilme hakkının ne denli önemli olduğunu hatırlatalım. Hatırlatalım ki yarın, “Sıcaklar bastırdı, Korkuteli’deyim, yaz geldi deniz mevsimi bu Pazar açıyorum v.s “ benzeri aldatmacıları da unutalım.

Efendim bizim okuduğumuz Yurttaşlık Kitapları artık kalmamıştır, ama içerik değişmez.

Bakın ne diyor kitaplarımız; seçme ve seçilme hakkı anlatılırken:

“Ülkemiz Cumhuriyet sistemi ile yönetilmektedir. Cumhuriyet halkın egemenliğine dayanan bir yönetim sistemidir. Demokrasi de halkın kendi yöneticilerini oy kullanarak belli zamanlarda, belli zamanlar için seçmesidir.

Cumhuriyet sisteminin işleyişi seçme ve seçilme ile ilerler. Seçme ve seçilme hakkı, toplumda sınıf ayrılığını ortadan kaldıran bir haktır. Cumhuriyet döneminde inkılapla sağlanmıştır.

Seçme hakkı, 18 yaşına gelmiş her vatandaşın hukuken sahip olduğu haktır.

Seçilime hakkı da yasal düzenlemelerle 18 yaşına indirilmiştir”

Bir daha tekrar edelim o zaman; Cumhuriyet yönetiminde ve demokratik sistemlerde halkın yönetimde söz sahibi olmasını ön gören ve sağlayan hak seçme ve seçilme hakkıdır.

Anlaşılıyor ki; Seçimler demokrasilerin temel unsurlarından en önemlisi. Bugün adeta koro halinde eleştirdiğimiz, ya da “olmazsa olmaz” kurallar manzumesi içinde değerlendirdiğimiz; Hukukun üstünlüğü, demokrasinin kurumlar ve kuralları ile işletilmesi, tam ve bağımsız yargı, güçler ayırımı v.s tümünü uygulayacak ve yaşatacak olan seçimlerle işbaşına gelecek olan Demokrasiye inanmış kişilerdir.

Bu yönü ile de seçimler Demokrasilerin en temel unsurlarından biridir.

Seçime iki gün kaldı…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birer bireyi olarak vatandaşlık haklarımızı kullanırken ne kadar titizlik gösteriyorsak, vatandaşlık görevlerimizi de aynı titizlikte yerine getirmeliyiz. Başka bir ifade ile seçme ve seçilme hakkımızı her iki yönü ile de kullanmalıyız. Nasıl bir göreve talip olurken kazanmak için elimizden gelen çabayı harcıyoruz, aynı şekilde seçme görevinde de aynı çabayı harcamalı ve iki elimiz kanda olsa sandık başına giderek, hangi parti ve aday olduğu önemli değil kendi mantığımıza göre tercihimizi oy’a çevirmeliyiz…

Seçme hakkını kullanırken, bir başka önemli, hususun seçtiğiniz adayın sizin adınıza hareket edeceğini de unutmamalıyız. Hata yaptığı zaman sizin hatanız olacağını, başarılı olduğunda sayenizde başarı elde ettiğini, Başarsızlığın cezasını da sizin çekeceğinizi hiç ama hiç aklınızdan çıkarmayın.

Yukarıda saydığım tyüm özellikleri ile oyumuz kutsaldır ve bizim için değerli ve önemlidir. Sandık başına gittiğim,izde de bunu hiç göz ardı etmeyelim.

Haydi o zaman, Pazar günü cicilerimizi giyip, Atatürk’ün kurup bizlere emanet ettiği Cumhuriyet’in gereğini yapalım… “Hayırlısı olsun” diyerek…