Bugün köşemde bir misafirim var. Antalya’da özel bir kolejin Türk Dili ve Edebiyat Öğretmeni Emine Karakaş.
Kendisine saygı ile ‘hoş geldiniz’ diyorum. Eli öpülesi öğretmenim…
Bildiğiniz gibi Öğretmen Emine Karakaş, Cumhuriyet’in 100. Yılı nedeniyle okulda düzenlenen ve iktidarın sıklıkla dillendirdiği “Türkiye Yüzyılı”na ilişkin konuşmasında iktidarı eleştirdiği gerekçesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesi kapsamında; ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan Adli İşlem yapılmak üzere gözaltına alınmıştı. Bir gece nezarette kaldıktan sonra da mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol şartı ile yani her ay karakolda imza vermek koşulu ile serbest bırakılmıştı.
Bu karara göre Emine öğretmenin yargılanmasına devam edilecek.
Yargılama süreci daha ne kadar devam eder bilinmez ama, çocuklarımızı emanet ettiğimiz ve toplumun büyük bir kesiminin de söylemek istediklerine tercüman olarak dile getiren Emine öğretmen mesleğinden de olabilir, hapse de atılabilir.
Niçin? Suçu nedir?
Anayasa’ya güvenerek ve diğer yasalara göre suç teşkil etmeyen fikir ve düşünce hürriyetine dayanarak düşündüklerini söylediği için…
Anayasa’ya ve diğer yasalarımıza göre; bireylerin fikirlerini ve düşüncelerini açıkça söylemesi her ne kadar suç değilse de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde fikir ve düşünce hürriyeti rafa kaldırılarak, bunu suç kabul eden, hatta ve daha da ileri giderek fikirlerini ve düşüncelerini alenen ve açıkça söyleyenlerin terörist ilan edildiği uygulamalar nedeniyle her an herkes Cumhuriyetin savcısının karşısına çıkarılarak tutuklanma istemi ile mahkemeye sevk edilebilirler. Başka bir örnekte Türkiye’de bireylerin en büyük güvencesi olan Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararları uygulamayan hâkim ve savcıların bulunması ülkemizin hukuk sisteminin ne hale geldiğinin açık göstergesi değil midir? Dahası Adalet Bakanlığını makamına oturtulan hukukçu zat-ı muhteremin, konu ile ilgili yorum yapmayacağını söylemesine rağmen Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamayan hakim ve savcılara, bundan sonraki süreçte nasıl yapacaklarını televizyonlarda alenen açıklayarak talimat vermesi tek kelime ile ‘ayıp’ değil midir?
Peki düşüncelerini açıkladığı için gözaltına alıp, yargılanmak üzere serbest bırakılan genç öğretmenimiz konuşmasında neler söylemiş:
"Bir yanda yüz yıl önce anayasaya cumhuriyet yazdırmak için ömrünü feda edenler, bir yanda bugün onu yok etmeye çalışan Türkiye Yüzyılı masalına herkesi inandırmaya çalışanlar..."
“Peki tüm bunlar olurken sen neredesin?”
Onun için canını vermeye hazır olanların yanında onun adını anmaktan imtina edenlerle beraber Cumhuriyetin bütün nimetlerinden faydalanıp onu yok etmeye çalışıyorlar. Bir yanda yüz yıl önce anayasaya cumhuriyet yazdırmak için ömrünü feda edenler, bir yanda bugün onu yok etmeye çalışan Türkiye Yüzyılı masalına herkesi inandırmaya çalışanlar.
Peki tüm bunlar olurken sen neredesin? Bildin mi 100 yıl önce kurulmuş cumhuriyetinin değerini, özgürlük kelimesinin değerini. Özgürlük kelimesinin anlamını kavrayabildin mi gerçekten. Kula kulluk etmediğin her gün için şükrettin mi yaratana. Koskoca ülken Araplar için darphane, Bulgarlar için AVM, Suriyeliler için doğumhane, bizim için tımarhaneye dönüştürülmeye çalışılırken sen neredesin?
Tabelalardan Türkiye Cumhuriyeti ibaresi sökülürken, milli marşını kağıda bakmadan okuyamayan, ya da milli marşı okunurken ayağa kalkmaya tenezzül etmeyen bir güruh, gencecik kadın sporcularını yaftalayıp millilikten söz ederken sen neredesin?
Cumhuriyetin gözbebeği bütün fabrikaları bir bir yabancılara satılırken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı parası olan herkese çerez gibi dağıtılırken, yabancılar ülkende imtiyazlarla sefa sürerken parası olan her şeye hüküm verirken, memurun, doktorun, işçinin, öğretmenin kendi ülkesinde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürken ve en önemlisi geleceğim dediğin gençler umutsuzca ülkeden gitmenin yollarını ararken sen neredesin?”
Yolun açık olsun öğretmenim, milyonlar senin arkanda. Söylediklerinin de … Çümkü Cumhuriyet’in kurucusu Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk gençliğe hitabesinde Başöğretmen kimliği ile gençleri yetiştirmek için size bu görevi vermişti. Görevinizde başarılar dilerim saygıdeğer öğretmenim…