ANTALYANIN KAHYASI

Gençliğin düşüncesini öğrenmek ister misiniz?

Gençler; geleceğimizin temel taşları. Atatürk bu ülkeyi onlara emanet etti.

Ebeveynler olarak onları iyi yetiştirdiğimize inanıyor muyuz? Geleceğe hazırladık mı acaba? Kararlarına güven duyuyor muyuz? Daha doğrusu onlara güveniyor muyuz? Bazen hoşumuza gitmese de aldıkları kararları uygulamalarına ortam hazırlıyor muyuz?

Açıkça onlara inanıyor muyuz?

Bütün bu soruların cevaplarını geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerle konuşmayı çok isterdim. Hatta çok güzel fikirleri tartıştığımız, orta yaşı biraz geçmiş bir grup olarak Dostlar Platformu’nda bir gencin olmasını ve bizim düşündüklerimizi, kendi görüşleri ile değerlendirmelerini çok istemişimdir.

Onların fikirleri önümüzdeki seçimlerde 6 milyonunun oy kullanacak olması açısından da çok önemli…

Bunları neden anlattığıma geldi sıra.

Bir süre önce çok sevdiğim, kariyerine saygı duyduğum Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Kariyer Merkezi Müdürü Prof. Dr. Burcu Demirel aradı. Hoş-beşten sonra oğlu Ege’nin yazar olmak istediğini söyledi. Ege, Özel bir Kolejin 11.D sınıfında okuyan bir lise öğrencisi.  Yukarıda sözünü ettiğim genç bir birey…

Hocamdan bana bir örnek yazı göndermesini istedim. Utku’nun bu konudaki heyecanı dorukta olsa gerek yazı akabinde geldi.

Yazı müthiş, yazım kuralları süper, dil sade bir Türkçe, tek kelime ile bayıldım. Gençlerle ilgili yukarıda sıraladığım sorulara birbirimizden habersiz yanıtlar veriyor.  Umarım siz de beğeneceksiniz. Yazının devamı gelmediği için köşeme aldım, sebebi de tabii ki hiç olmaması gereken üniversite sınavları…. Umarım bana kızmayacaktır.

Aynen yayınlıyorum:

 

Müsaade Edin…

 

Bazen okulda,

Bazen dinlediğimiz bir seminerde,

Ya da sosyal medya fenomenlerini takip eden ebeveynlerimizin bizimle ettiği sohbetlerde,

’’Hayal kurun gençler’’ diyor herkes.

Hayal kurun…

Peki.

Kuralım.

 

Hayaller özgür beyinlerde; yani başarısızlıktan, hata yapmaktan, gelecekten korkmayan beyinlerde kurulmaz mı?

Sanıyorum bu soruya çoğu kişinin cevabı ‘evet’ olurdu.

Peki o zaman neden sürekli başarı hikayeleri ve kıyaslamalarla dolu seminerlere, sohbetlere maruz bırakıyorsunuz bizi?

Neden hata yapmak gibi insanın en büyük lüksünü bize çok görüyorsunuz?

Gelecek sizler için korkutucu diye, neden henüz anda yaşama güdümüzün en yüksekte olduğu yaşlarımızda, gelecek korkunuzu bize de aşılıyorsunuz?

Neden hepimiz sizin tabirinizle garanti, saygın ve bol kazançlı meslekleri icra etmek zorundayız?

Neden kapı komşumuzun çocuğu yada beraber büyüdüğümüz sıra arkadaşımızı bize rakip gibi görüyor ve bizimde onları rakip olarak görmemizi istiyorsunuz?

Neden el alem dediğiniz kitle bu denli umurunuzda?

Bizleri, sizin gerçekleştiremediğiniz hayallerinizi gerçekleştirmek için mi getirdiniz dünyaya?

Neden izin vermiyorsunuz ilgi duyduğumuz meslekleri, hobileri yapmamıza?

Başarı sizin gözünüzde sadece alınan merkezi sınav puanlarından ibaret olabilir. Bize de evde, okulda, çevrenizde, her yerde başarının bu kısır tanımını neden empoze ediyorsunuz?

 

Sizin gözünüzde sadece açlıktan, geçim derdinden dara düşülür, itibarlı meslekler edinirsek böyle bir derdimiz olmaz ve yine sizin deyiminizle gül gibi yaşar, sıramız gelince ölür gideriz değil mi?

Tabi buna yaşamak denilirse…

Halbuki bizim dünyamızda hayalsiz, amaçsız, sevdiği işi ya da uğraşı yapmasına izin verilmemiş bir hayat yaşamak zorunda bırakılmaktır bizleri dara düşüren.

Bizlere öve öve anlattığınız sokak ve mahalle kültürünü, komşuluk ilişkilerini zaten bizlere miras bırakmadınız.

Evlerde dört duvar arasında yada etüt merkezlerinde büyüyen bizlere, sizleri rahat bırakalım diye aldığınız teknolojik aletlere düşkünlüğümüz her ortamda şikayet konunuz oldu bizden.

Bari elimizde kalan son şeyi yani hayallerimizi, özgür düşünme ve yaratma yeteneğimizi almayın elimizden. Köreltmeyin, korkutmayın bizi gelecekten.

Bırakın düşelim, eğer hayalini kurduğumuz yolda varsa bir engel.

Kalkmasını da öğreniriz, her ne olursa olsun yanı başımızda eşsiz sevginizle bize güvenip sevdiğinizi bilirsek…

 

Müsaade edin hata yapalım seçimlerimizde.

Müsaade edin sizin değil, bizim hayalini kurduğumuz işleri, uğraşları edinelim ömrümüzce.

Müsaade edin merkezi sınavdan ibaret olmasın yaşamak.

Müsaade edin sınıf arkadaşımız olmasın rakibimiz, dost olalım gönlümüzce.

 

Ege UTKU

11/D

Özel Antalya Doğa Anadolu Lisesi

Yayın Tarihi
09.04.2022
Bu makale 2812 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!