Sakın olaki ‘evet önce insan’ demeyin, çünkü olup-bitenlere bakınca bunun böyle olmadığını görme zamanımız geldi artık.
Hafta ortasında Antalya’da çok önemli bir program vardı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile Vali Ersin Yazıcı katıldı bu önemli Programa… Coşkulu bir kalabalıkla birlikte tedavisi tamamlanan 2 Caretta Caretta cinsi deniz kaplumbağasını suya bıraktılar hep birlikte… Bu vesile ile Antalya’da Deniz Kaplumbağaları Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi’nin (DEKAMER) kurulduğunu da öğrendik… Bir de Caretta Caretta’lara Beste ve Berra adlarının verildiğini…
Önce DEKAMER Müdürü Prof. Dr. Yakup Kaska, konferansın yapıldığı otelin sahiline özel kutularında üzerlerinde çip takılı olarak getirilen caretta carettalar hakkında bilgi verdi. Daha sonra Vali Yazıcı ve Bakanlar özel kutularında getirilen caretta carettaları denize bıraktılar.
Hepsi mükemmel, Çevreye olan duyarlılığımız, türünün son neslini kurtardığımız Caretta Caretta’lara olan sevgimiz, bu konuda yapılan çalışmalar gerçekten hepsi çağdaş bir devletin yapması gereken asıl görevler… Ancak sayıları o kadar çoğaldı ki, insanları ısırdıkları için Caretta Carettaların yakınında kimse denize giremiyor.
Ya insanımız…
Benim aklıma aynı duyarlılık insanımız için yapılıyor mu sorusu takıldı.
Hastanelerimizde tedavi bekleyen binlerce hasta için iktidardan torpil arayan hasta yakınları var. Her gün 200’ün üzerinde canı kaybettiğimiz Covit belasına rağmen törene katılan yüzlerce insanda ne kural ne maske var.
Çevre Bakanımız; ülke genelinde bir deprem tehlikesi karşısında yıkılacak ülke genelindeki binlerce konutla ilgili, adına ‘’kentsel dönüşüm’’ denen bina yenilemenin ötesine gitmeyen çalışmalar için yaptıkları kira yardımı dışında topluca bir kentsel dönüşüm düşüyor mu acaba, yoksa rüyasında gördüğü Caretta Caretta’la yardımı önceliğine mi aldı? İmar Affı adındaki sırf para toplamaya hedefleyen uygulama yüzünden imarsızlığa ve çarpık yapılaşmaya yol açtıklarının farkında mı dersiniz? Yoksa o da mı siyasetçiler gibi oy peşinde mi koşuyor?
Milli Eğitim Bakanımıza ne dersiniz?
Hani Osmanlı döneminin ünlü bir bakanı vardı: ‘’Şu okullar olmasa Maarif Bakanlığını ne güzel idare ederim’’ diyen…Bizim elektrik mühendisi bakanımız da aynı minvalde gidiyor herhalde. Bana o bakanı anımsatıyor. Okullarımızın sorunları bitmiş, hademelerin ve yakacak odun-kömürün parasını Okul Aile birlikleri vermiyor artık. Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi Diyanet’i geçmiş, hatta ilk sırada. Yurt genelinde camilerden çok okullar yapılıyor, 50-60 kişilik sınıflar artık kalmamış gibi. Hayırseverler olmasa okul bile yapmayan bakanlığımız, yüzbinlerde atama bekleyen öğretmenleri hatırlamıyor bile. Ya Covit-19 konusunda aldıkları kararları bile uygulayamayan bir bakanlığımız olduğunun farkında mısınız? Hala aşı karşıtı öğretmenlerimiz var ve biz çocuklarımızı onlara emanet ediyoruz. Okullarda covit-19 taraması yapılması zorunlu, ama yapılmıyor, yapılamıyor. Ya yurtlar sorunu… öğrencilerimiz cemaat yurtları olmasa sokakta kalacaklar. Oralarda da beyinler yıkanıyor, kafa-kol kesiliyor.. Devlet desteğinde oldukları için yayın yasakları getiriliyor.
Neyse olanlar oluyor işte…
Valimiz Ersin Yazcı’nın dediği gibi ‘’Beste ve Berra isimli caretta carettaları Sayın Bakanlarımız ile birlikte Akdeniz’in mavi ve serin sularına bıraktık. Yolları açık olsun”