Sakın ola ki; çözüm önerilerimi okuyunca ‘’Boyundan büyük işlere karışma’’, ya da ‘’Sen kimsin ki? Anlamazsın bu işlerden’’ gibi laflar etmeyin. Bir TC vatandaşı olarak önce bu mektubu kimlere yazdığımı anlatayım. İki Büyük lider; iktidardaki Ak Parti’nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ve son yerel seçimlerde ana muhalefet partisi olmasına rağmen ülkenin birinci partisi olan CHP’nin çiçeği burnunda lideri Özgür Özel…
Efendim; ülkenin durumu ortada:
Bir yanda, nereden alındığı belli olmayan, çünkü dünyada örneği bulunmayan ‘’Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet Sistemi’’nin, daha doğrusu aynı zamanda tek adamın karar verdiği, parlamentonun, yasama ve yürütmenin yok sayıldığı, yargının tek kişinin emrinde olan ülkeyi uçurumun kenarına getirmesi, bir yanda bütün bunların desteği ile olmasını sağlayan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve yüzde birden az oy oranı da olsa HÜDAPAR; diğer yanda 31 Mart 2024 seçimlerinde sandıktan birinci parti olarak çıkan, ancak TBMM’nde çoğunluk sağlayamayan ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) son olarak da genellikle ana muhalefet partisi yanında yer alan DEM, İyi Parti, Saadet- Gelecek Partileri, TİP, DP ve son olarak Demokrasi ve Atılım Partisi…
Ülkenin geleceği için birlikte hareket edin…
Gündemde erken seçim var ama bütün partilerin Meclisteki sandalye sayılarına baktığımızda Cumhur ittifakında Ak parti 264, MHP 50, HÜDAPAR 4 milletvekili ile yüzde 50 çoğunluğu geçerek 318 sandalye ile her istedikleri kanunu çıkarıyor, karşı partilerden gelen önerge ve Kanun tekliflerini reddediyor, istedikleri zaman parlamentoyu çalışmaz hale getirebiliyorlar.
Ana muhalefet partisi ve 9 siyasi parti ile bir bağımsızın toplam oyu 281. Bu 281 vekil de kendilerini Milletvekili sanıyorlar…
Bu tabloya baktığımızda 2028 yılında yapılacak seçimlere kadar nasıl ayakta kalacağımız, enflasyonla nasıl mücadele edeceğimiz, tarımsal üretim başta olmak üzere ihracata yönelik üretimi artırmamız, döviz kuruna aşağıya çekerek yabancı sermayenin Türkiye’de yatırım yapmasını sağlamamız, vergi adaletini sağlayabilmemiz, yargıyı ve bazı kamu kurumlarını eski özerk konumuna getirebilmemiz, yolsuzluğu, yoksulluğu, işsizliği, açlığı ve emeklinin insanca yasabileceği ortamı yeniden sağlamamız bu tablo ve kadro ile mümkün görünmemektedir. MHP’nin Cumhur İttifakı’na desteği devam ettikçe erken seçim söz konusu olamaz.
Diğer yanda; İngiltere ve İMF’nin talimatları ile yurda yeniden dönen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptıkları 2001 krizinde de uyguladığımız kurtarma operasyonunun tekrarı olduğu için başarı şansının hiç olmadığını da söyleyebiliriz.
Siyaset Kurumuna tarihi görev düşüyor
TBMM’deki sandalye sayısı ortada. Şimdi iki büyük parti AKP ve CHP’nin anlaşarak birlikte çözüm bulması zorunludur. Ülkesini düşünen, gerçekten bu sonu gelmez krizlerden kurtulmanın tek yolu siyaset kurumu ile bu iki parti mecliste sağlayacakları çoğunlukla ve birlikte ülkeyi uçurumdan kurtarabilir.
Peki partiler hangi fedakarlıkları yapmalı?
- Öncelikte Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini bırakarak parlamenter sisteme dönmeliyiz.
- Erdoğan Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürtmek istiyorsa Ak Parti Genel Başkanlığından istifa ederek, yeni sisteme uygun koalisyon hükümeti kurma görevini Özgür Özel’e vermeli, Özel iki patiden ve gerekirse dışarıdan bakanlar alarak güçlü bir hükümet kurmalı.
- Yeni hükümet kısa, orta ve uzun vadede yapılacak işleri planlamalı, ancak hükümet öncelikle Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay, Yüksek Seçim Kurulu, Üniversiteler, TUİK ve Polis ve Asker ile benzeri kamu kurumlarından elini çekmeli.
- Sayıları 10 bini aşan başta Suriyeliler olmak üzere tüm göçmenlerin memleketlerine gönderilmesi için bu ülkeler ve uluslararası örgütlerle iş birliği yapılarak çaba harcanmalıdır.
- İktidar yine kısa vadede ülkeyi adeta soyan beşli, altılı ne kadarsa bu çetelerle masaya oturup, hastanelerde hasta, otoyollarda araç, havaalanlarında yolcu garantilerini kaldırıp, yeni anlaşmalar yapması, bir başkası da çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi tahsilatına ilişkin vergi reformu acilen gerçekleştirilmelidir.
- Çalışana, emekliye zam yapmak yerine piyasadaki hayat pahalılığı denetimlerle durdurulmalı. İsteyenin kimseye sormadan zam yapmasının önüne geçilmeli. Çiftçinin malı para etmiyorsa Devlet olarak Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığı bu ürünler alınarak halka ucuz satılmalıdır.
Kim karlı çıkar?
Peki buna benzer tedbirler alınarak iki büyük partinin birlikte bir koalisyon hükümeti kurması ve kısa zamanda seçime gidilmesi kimin işine yarar?
Öncelikle; resmen ayırımcılık politikasının izlendiği Türkiye Cumhuriyeti’nde her birey mutlu olarak karlı çıkacaktır.
Siyasi partiler kavgalara ara verip, soluk alırken, ülke için proje geliştirir, parlamenter gerçek görevine döner, bağımsız bir ülke olarak Batıda ve tüm dünyada itibarsızımız artar. Gerekirse itibardan da tasarruf yapabilir, gerçek tasarrufu devlete kaydırarak israfı sona erdirdiğimizde karlı çıkan bu halk olacaktır. İtibarı yabancı paralar karşısında yerlerde sürünen paramızın değerini artırarak sağlayalım. En önemlisi de Türkiye mafyanın, eşkıyaların kol gezdiği, halkın silahlanmak istediği bir ülke yerine insanların huzur için yaşadığı, kimsenin kimseye muhtaç olmadığı bir ülkeye dönüşür.
Bu yazı, siyasetçilerimize ve özellikle Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve CHP lideri Sayın Özel’e bir vatandaş olarak mektubumdur. O yüzden gereğini arz ederim. Saygılarımla…