Türkiye’nin Akdeniz ve Ege başta olmak üzere dört bir yanında orman yangınları yürekleri sızlatıyor. Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri başta olmak üzere hemen her Türk vatandaşı sosyal medya üzerinden üzüntülerini dile getiriyor, yardım kampanyalar düzenleniyor, kamu bankalarında hesaplar açılıyor. Bu yangınlarda şehitler verdik, itfaiyecileri, ormaniçi köylerde oturanlar canlarını verdi, binlerce can telef oldu.
Özetle yüreklerimiz yangın yeri…
Yunanistan’ın bile 20 yangın uçağı var, ekonomik sıkıntı içindeki Ukrayna bize iki yangın uçağı gönderdi, bizim Rusya’dan ihaleyi kazanan 3 yangın uçağımız var. ‘’Türkiye’nin neden yangın uçağı filosu yok?’’ sorusuna Tarım ve Orman Bakanı; ‘’Yeni yangın uçakları için ihale zamanı geldi’’ diye yanıt veriyor.
Türk Hava Kurumu’nun (THK) elinde bulunan 9 yangın uçağının neden kullanılmadığı soruluyor; bence yanlış bilgilendirilen Cumhurbaşkanı Erdoğan; ‘’THK’nun elinde yangın uçağı yok’’ diyor. Ardından THK Denetim Kurulu üyesi açıklama yapıyor: ‘’Elimizde faal 9 uçak var, 6’sı hemen hazır 3’ü 1-2 gün içinde hazır olur. Ancak THK’na atanan kayyum heyeti uçak personelini işten çıkardı. Uçakları kullanacak kimse yok’’ diyor.
Nasıl bir ülkede yaşadığımızı görün ve kararınızı siz verin
Ya TRT’ye ne dersiniz?
Afı Türkiye Radyo, Televizyon Kurumu kısaca TRT. Her yıl kullandığımız elektrik faturaları aracılığı ile her aile bu kuruma para akıtıyor. Hem de tarafsız yayıncılık yapmadığı gerekçesiyle zorla veriyor.
TRT’nin eskiden ritüelleri vardı. Günün mana ve önemine binaen yayın akışı hazırlanırdı. Birçok ihtilal yaşamış bir ülke olarak TRT darbeciler tarafından ele geçirildiğinde rahmetli Hasan Mutlucan sabah okunan bildirinin ardından TRT radyosundan davudi sesiyle Kahramanlık Türküleri söylerdi. Çok ölümle felaketlerden sonra cenaze marşı ve benzer üzüntülü besteler mikrofona gelirdi. Eğlence programları iptal edilirdi…
Oysa bu yangın felaketinde TRT’nin kılı bile kıpırdamadı. Bunu ben söylemiyorum. TRT Antalya ve İzmir Radyolarında uzun yıllar prodüktörlük yapan Osman Nuri Boyacı sosyal medya hesabından şu paylaşımı yapmış:
‘’Antalya, günlerdir orman yangınlarıyla mücadele ediyor. İnsan, orman, hayvan kayıplarımız bu ülke için kırıntı kadar sevgisi olan herkesi yaraladı. Çok acı çekiyoruz. Bazılarımız yardım etmek için yangın yerlerinde. Sadece Manavgat'ta 2300 bina zarar görmüş. Felaket çok büyük Akseki’den sopnra Gündoğmuş yanıyor.
Bu felaket günlerinde bölgesel yayın kuruluşlarına büyük görev düşüyor. Yangının söndürülmesine yardımcı olacak bilgilerin aktarılmasında ve yangın bölgelerinde neye ihtiyaç olduğunu duyurma ilk akla gelenler.
Antalya'daki TRT Antalya Radyosu nasıl bir yayın yapıyor diye merak ettim. Şu anda bölgesel yayınları Akdeniz'in Sesi programını dinliyorum. Durum facia. Gayet hareketli şarkı ve türküler var. Biraz önce Şu Dirmil'in Çalgısı türküsüyle neşemize neşe kattık. Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk'le yakında başlayacak Elmalı Yağlı Güreşleri üzerine röportaj yapıldı. Bölgede devam eden yangınlara ilgili bir tek söz söylenmedi. Hava durumu için Meteoroloji'ye bağlanıldı. Sunucu hava ve rüzgâr durumunun yangınlara olabilecek etkisi merak bile etmedi. Şimdi de Ajda'yla neşeleniyoruz.
Söyleyecek çok söz var ama içimiz zaten çok acıyor…’’
Ben yorum yapmıyorum, siz işinizi bilirsiniz, gereğini yaparsınız…