Bugünlerde insanlar birbirlerine bu soruyu sormaya başladı. Her şey tepetaklak gidiyor. Orta yaşın üzerindeki insanlar bırakın kendi geleceklerini, evlatları ve torunları düşünüyor. İnsanların suratı gülmüyor, bir bedbinlik, mutsuzluk ve yaşamdan zevk almamak gibi duygular öne çıkıyor.
Sizlerde de öyle değil misiniz?
Açıyorsunuz televizyonları hep aynı yüzler, palavra sıkan, siyasi tabanının isteği doğrultusunda konuşan, hatta bunun için gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen, rakamları çarpıtan siyasiler karşımızda. 20 yıldır iktidarda olup, sorunları çözemeyenler, yeniden aynı görevlere talip oluyorlar.
- Uyuşturucu çetesi yakalanıyor, çete reisi terör savcısı, işleri yürüyen canımızı malımızı emanet ettiğimiz polisler. 14’ü tutuklanıyor.
- Dürüst vatandaş yasalara uymayı görev bellemiş, adam aleni sokak ortasında kadını dövüyor, kimsenin ses çıkarmaması ayrı da, polis alıp hakim karşısına çıkarıyor, ‘’Adli kontrol şartı ile serbest… Kapkaççı İstanbul’un göbeğinde turistin elindeki çantayı kapıp kaçıyor, serbest, kiracı ev sahibine kızıyor, evi ateşe veriyor yine adli kontrol şartı!..
- Çiftçi kan ağlıyor, çaresizlikten ekim yapamıyor, bizim tarım bakanı o’nu dinlemek yerine Venezuela’da tarım yapacak toprak arıyor, o da yetmiyor bizde öldürdükleri hayvancılık konusunda onlara ders veriyor. Venezuela’da ekim, dikim yapıp Türkiye’ye nasıl getireceklerini de merak ediyorum…
- Otoyollara araç, Şehir Hastanelerine hasta, havalimanlarına yolcu garantisi veren zihniyet yüzünden, insanlar hiç geçmedikleri köprüler, adını duymadıkları hastaneler, yanından bile geçmedikleri havalimanları için garanti parası ödemek zorunda bırakılıyor. O da yetmiyormuş gibi yetkililerimiz bu işlerden devletin kar bile elde ettiği yalanını söylerken utanmıyorlar bile…
- Dünyanın büyük bir bölümünde pandemi sonrası ekonomik sıkıntı var. Enflasyonla hiç tanışmayan ABD, Almanya gibi dev ülkeler enflasyon yüzde 12 arttı diye ekonominin temel kuralını yerine getirip, 50 baz puan faiz artırırken, sırf tabanına yaranmak için ‘’Biz faize karşıyız’’ deyip, 8 ayda yüzde 80’lere varan enflasyona rağmen ekonomist siyasilerimiz faiz artırmıyor. O da yetmiyor, faize karşı yönetenlerimiz devletin vatandaşa ödemesi gereken faizi yüzde 9’da tutarken, devlete borcunu zamanında ödeyemeyen vatandaştan alınan faiz yüzde 56 artırılarak yüzde 30’a çıktı. Bu işlerden sorumlu ‘’hep sırıtan’’ Maliye Bakanı, kendisinin hiçbir konuda karar vermediğini söylüyor ve o makamda hala oturuyor…
- Yargı bağımsızlığını yitirmiş, istenmeyen kararlar veren hâkim ve savcılar sürgün ediliyor, kamuyu tek denetleyen organ Sayıştay denetimlerine ilişkin raporlar yayınlanmasına ve birçok yolsuzluğu ortaya çıkarmasına rağmen yok hükmünde sayılıyor.
- Terör örgütü kurmakla suçlanan iş adamı Osman Kavala, bir ağır Ceza Mahkemesinde beraat ediyor, aynı suçlama ile yeniden gözaltına alınıp tutuklanıyor. AİHM Osman Kavala için serbest bırakılmasına ilişkin karar veriyor, ‘’bizim uluslararası mahkemelere ihtiyacımız yok, bizim iç işlerimize karışamazlar’’ diye kararları uygulamıyoruz.
- Uluslararası kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele kuruluşu (FATF) Ürdün ve Mali’nin yanında Türkiye’yi de listeye almış. ABD’de tutuklanan Sezgin baran Korkmaz ve adamlarının kara para aklama konusunda verdikleri ifadelere dayanarak Savcının Türkiye aleyhine dava açacağı da söyleniyor.
- Basın Özgürlüğü konusunda durumumuz maalesef ortada 180 ülke içinde son sıralardayız. Bu konudaki yasalar değiştirilirken, özgürlükler daha da kısıtlanıyor, RTÜK aracılığı ile aleyhte yayın yapan televizyonlar ceza yağmuruna tutuluyor. Basın demişken, gazetecilerim kimliği olan sarı basın kartı , komisyon toplanamadığı için aylarca verilmiyor. Adı eskiden ‘’Şeref’’, şimdi ise ‘’Sürekli Basın Kartı’’ olan meslekte 20 yılını dolduranlara verilen kartlara süre konuyor, süre dolmasına rağmen kartlar gönderilmiyor.
Daha yüzlerce sayarım. ‘Nasıl bir memlekette yaşıyoruz’’ derken haksız mıyım?