3 yıldır Türkiye’de Türk Kültürünü araştıran Japon Bilim adamı, Antrepolog Kalyo Yasuo, sosyal medyada bir paylaşım yaparak Türk toplumunu uyarıyor.
Konu televizyonlarda yayınlanan diziler; Türk televizyonları arasında adeta yarışa dönen, biri bitmeden diğeri başlayan diziler. Uzun zamandır ben de düşünüyorum. ‘’Bu diziler bize, kültürümüze özellikle gençliğin geleceğine ne veriyor?’’ diye.
Akşam saat 20.00’de bir hafta öncenin özeti ile başlayan ve uzun reklam araları ile toplam 3 saat 45 dakika süren bu dizileri bırakın yaş ayırımını ailecek; çoluk-çocuk, yaşlı genç hep birlikte izliyor, bazen ağlıyor, bazen gülüyoruz. Sonunda olaylara kendimizi kaptırıp bağımlı oluyoruz. Hele ev hanımları… Onlar için gündüz tekrarlanıyor diziler…
Burada önemli olan birkaç husustan biri zaman meselesi. Herhalde zamanını bu kadar hoyratça harcayan, daha doğrusu akşamının tamamını dizi izlemeye ayıran, üretmeyen, düşünmeyen başka bir toplum yoktur.
Türk ahlakına hiçbir biçimde uymayan, gençliği bilerek yozlaştırmaya çalışan, ağabey kardeşinin karısı ile beraber, ondan çocuk peydahlıyor, iki amca çocuğu kendi aşklarına kavuşmak için iki kız kardeşle evleniyor, Ağabeyin hamile bıraktığı kızı diğer kardeş alıyor…
Bu nasıl bir ahlaksızlıktır.
Kültürümüzün neresinde böyle evlilikler var, çocuk yaşta kızları evlendiriyorlar, çocuk yaştaki kıza tecavüz edene o kızla evlenme cezası veriliyor.
Bu nasıl bir hukuktur, nasıl bir Adalet?
***
Daha verilecek çok örnek var da, biz kaptırdık gidiyoruz. Oysa Japon Bilim Adamının sosyal medya paylaşımını aktaracaktım sizlere.
Bakın aynen şöyle yazmış Antrepolog Kalyo Yasuo;
‘’3 yıldır Türk Kültürünü inceliyorum. Bir şey çok korkunç, diğeri ise çok garip. Korkunç olan, ülkedeki bir-kaç televizyon dizisi hariç tamamı Türklerin kültürüne ve dinine ters.
Yani Batı bu ülkeyi savaşmadan yok ediyor.
Garip olan ise; herkes bunu biliyor ama yine de izliyorlar. Hem de anne-baba, çocuklar birlikte izliyorlar’’
Japon bilim adamını hayretler içinde bırakan bu diziler tam Ortadoğu usulü diziler. O yüzden o ülkelere de pazarlıyoruz. Geçenlerde bir yazımda dile getirmiştim. Türkiye’yi terörle batıramadılar, sağ-sol kavgası da bu art niyetlilerin işine yaramadı, Alevi-Sünni çatışmasını da denediler. Olmadı. Şimdi sıra Suriyeli göçmenlerle başlayan yoğun kültür Göçü ve ülkemizi Araplaştırma projesi… Kilis’te yerli halkın oranı yüzde 20’lerin altına düşmüş, yakında bu ve benzer yerlerde Ticaret Odası, Belediye, Meslek odaları başkanları Arap olacak, milletvekilleri de tabi..
Bizi bu hale getirenler, Devleti yönetenler bu suçun vebalini nasıl ödeyecekler acaba???
***
Başka bir boyuttan baktığımızda Türkiye, bir yandan tarihten gelen özellikleriyle bir İslam toplumunun kültürel niteliklerini, öte yandan Atatürk Devrimleri ile, bunların üzerine aşılanmış çağdaş kültürel ögeleri taşıyan bir toplumdur.
Bu ulusu kimse kolay kolay ayrıştıramaz…
Ve şu iyi bilinmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. Kültür okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek, anlama yeteneğini eğitmektir.
**
Büyük Atatürk bu konuda da geleceği gören o ufku ile bakın neler söylemiş;
‘’Medeni olmayan milletler, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdur’’
‘’Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür’’
İsmini bulamadığım bir düşünür ise bakın ne demiş;
“Bir ulusu yıkmak için atom bombasına veya uzun menzilli füzeye gerek yoktur. Eğitimin kalitesini düşürmeniz, kültürünü unutturmanız yeterlidir”
Bu sözlerin üzerine söylenecek ne var ki…