Cumhuriyet tarihinde çok partili ilk yerel seçim 1930 yılında yapılmıştı. Ve bu seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli devrimlerinden biri olan ‘’Kadına seçme ve seçilme Hakkı’’ yürürlüğe girmiş ve kadınlarımız ilk bu seçimlerde oy kullanmışlardı. Şimdi, 31 Mart 2024 Pazar günü, 20. kez, oy kullanmak üzere sandık başına gidiyoruz.
İzin verirseniz önce tarihi kaynaklara dayanarak; her ikisi de ihtilaller sonrası hazırlanan ve halen yürürlükte olan 1982 Anayasası ile 1961 Anayasa’sında yerel yönetimlere ilişkin hükümleri ile 1982 Anayasa’sında Büyükşehir Belediyelerinin kurulmasının yolu açıldığını hatırlatmak istiyorum. Ancak Büyükşehir Yasası’nın uygulamaya baktığımızda, oy hesabı üzerine alelacele çıkarıldığı için de hala yerli yerine oturmadığı, özellikle köylünün yaşamını olumsuz etkilediğini söylemeliyiz.
1961 ve 1982 Anayasalarında Durum
1961 Anayasası yerel yönetimlerin, il, belediye veya köy halkının ortak ve yerel ihtiyaçlarına karşılayan ve genel karar organları halk tarafından seçilen kamu tüzel kişileri olduğunu hüküm altına alıyordu. Üç çeşit yerel yönetim birimi olarak İl Özel Yönetimi, Belediye ve Köyden söz ediliyordu. Yerel yönetimlere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanması anayasal güvence altına alınıyordu. Belediye Meclisinin Belediye Başkanı karşısındaki yetkileri artırılırken, Belediye Başkanlarının İçişleri Bakanlığının onayı ile göreve başlamaları usulü kaldırılıyordu.
1982 Anayasası da 1961 anayasası gibi yerel yönetim olarak İl Özel İdaresi, Belediye ve köye tüzel kişilik tanıyor. Karar organları İl Genel Meclisi, Belediye Meclisi ve İhtiyar Meclisi olarak sıralanıyor. Karar organı kavramı ise encümenleri de kapsıyor. 1982 anayasası uyarınca yerel seçimler 4 yıl yerine 5 yılda yapılıyor. 1982 anayasası Büyükşehir Belediyelerinin kurulmasına imkân tanıyor. İki anayasa arasında ortak noktayı ise, yerel yönetimlere görevleriyle orantılı gelir kaynakları sağlanması konusundaki düzenlemeler oluşturuyor.
Büyükşehir ne getirdi?
Bana sorarsanız Büyükşehir Yasası yerel yönetimlerin içinde bulundukları sorunları çözmek yerine, öncelikle iktidarda kalma hesapları yapan Ak Parti’nin oy hesapları, ikincisi ise rant hesapları üzerine kuruldu. Not düşersek nüfusu 750 bini aşan her il Büyükşehir statüsüne geçiyor. En temel noktalarına baktığımızda da;
- Büyükşehir Yasası'nın, kırsal kesimde yaşayan insanların yaşam kalitesini olumsuz etkilediğine inanıyorum. Yasa ile birlikte, köylere hizmet götüren ve meclisi olan İl Özel İdare'leri kapatıldı. Köyler mahalle statüsüne geçti. Kasaba Belediyeleri kapatıldı. Büyükşehir ve ilçeler belediyelerinin bütçelerine uygun olmayan hizmet yapmaları gerekti. En önemlisi de köylünün ortak malı olan köy meraları ‘’Artık şehirli oldunuz hayvan yetiştirmeyin’’ dercesine mülkiyeti belediyelere verildi. Merkezi yönetim bu alanları maden ocaklarına tahsis etmeye başladı.
- İlin tüm altyapı hizmeti, bu konuda yeterli bütçesi ve imkânı olmayan Büyükşehir Belediyelerine verildi. İl merkezinde ulaşım başta olmak üzere, nüfus arttıkça yoğunlaşan sorunlarla baş edemeyen Büyükşehir Belediyeleri bırakın köyleri, ilçelere bile hizmet götüremez duruma geldi. Bu değişikliklerin sonucunda, köylüler ve mahalle sakinleri birçok hizmetten mahrum kaldı. Örneğin, köy yolları, su şebekeleri, kanalizasyon sistemleri gibi altyapı hizmetleri aksadı. Ayrıca, köylerde sağlık ocağı, okul, cami gibi sosyal hizmetler de azalmaya başladı.
- Köylere, yeni adı ile mahallelere hizmet götürmek için yeni bir kurumsal yapı oluşturulmalıdır. Bu kurum, İl Özel İdare'lerinin yerine geçerek, köylerin altyapı ve sosyal hizmetlerini karşılamakla sorumlu olmalıdır. Köylülerin katılımı sağlanmalıdır. Köylülerin, yönetimde söz sahibi olmaları, hizmetlerin daha etkin ve verimli bir şekilde sunulmasına yardımcı olacaktır.
Gelelim seçimlere ve kime oy vermeliyiz
53 yıllık gazetecilik hayatımda çok seçim gördüm. ‘’Kimi seçmek lazım’’ sorusuna cevap verirken, şehrin emin adamı (Şehr-ül Emin) yerine, siyasi partilerin önümüze koyduğu adayları seçmek zorunda bırakıldığımızı söylemeliyim. Hatay örneğinde gördüğümüz gibi; hele bir de 5 yıllık süreçte yeterli hizmeti ve liyakati ortaya koyamayan adayların tekrar halkın önüne aday olarak çıkarılmasına, halkı yok saymakla eşdeğer olduğunu söylemeliyim. Ayrıca Yerel seçimler, yaşadığınız bölgeyi doğrudan etkileyen önemli bir seçimdir. Bu seçimlerde, belediye başkanı, belediye meclis üyeleri, muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerini seçersiniz. Seçtiğiniz kişiler, yaşadığınız bölgenin altyapısı, eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal hizmetler gibi birçok konuda karar verme yetkisine sahip olacaktır
Bu ön girişten sonra kimi seçmeliyiz sorusuna cevap verirken şu noktalara dikkat etmeliyiz diye düşünüyorum:
Oy vermeden önce:
- Adayları tanıyın: Adayların kim olduğunu, geçmişlerini, siyasi görüşlerini ve seçim vaatlerini öğrenin.
- Seçim vaatlerini inceleyin: Adayların vaat ettiği projeleri ve bu projeleri nasıl gerçekleştireceklerini değerlendirin.
- Bölgenizin ihtiyaçlarını belirleyin: Yaşadığınız bölgenin hangi sorunlarla karşı karşıya olduğunu ve hangi çözümlere ihtiyaç olduğunu belirleyin.
- Adayların bu sorunlara çözüm üretebilecek kapasitede olup olmadığını değerlendirin.
Oy verme kararınızı etkileyebilecek bazı faktörler:
- Adayların geçmiş deneyimleri: Adayların geçmişte aldığı görevler ve bu görevlerde gösterdikleri performans, gelecekteki performanslarının bir göstergesi olabilir.
- Adayların seçim vaatleri: Adayların vaat ettiği projeler ve bu projeleri nasıl gerçekleştirecekleri, bölgenin geleceği açısından önemlidir.
- Bölgenizin ihtiyaçları: Yaşadığınız bölgenin hangi sorunlarla karşı karşıya olduğunu ve hangi çözümlere ihtiyaç olduğunu belirlemek, oy verme kararınızı etkilemelidir.
Unutmayın, yerel seçimler yaşadığınız bölgeyi doğrudan etkileyen önemli bir seçimdir. Oy vermeden önce tüm adayları ve seçim vaatlerini dikkatlice inceleyin ve bilinçli bir şekilde oy verin.
Sonuç:
Doğruluğu yıllardır tartışılan, ancak bazı seçimlerde de sonuca yönelik doğruya yakın cevaplar içeren anketlere de yer vermeden bu yazıyı bitirmek istemiyorum. Öncelikle Büyükşehir’de dört adayla ilgili anketlere göre, Muhittin Böcek 2-3 puan civarında önde görünüyor. Böcek’i yakın izleyen Hakan Tütüncü yanında, yüzde 8 civarında DEM adayı Kemal Bülbül, yüzde 4 civarında da İYİ Parti adayı Nesrin Ünal’ın oy alması bekleniyor. Bu dört aday dışında Antalya Büyükşehir için 17 siyasi parti ile 6 bağımsız adayın olduğunu da dikkate almalıyız.
CHP ve Ak Parti dışındaki partilerin yüzde 20 oy alabileceklerini düşünürsek geriye kalan yüzde 80 Böcek ve Tütüncü arasında paylaşılacak. Bu yüzdeler ve parti sayısının çokluğu da gösteriyor ki; Büyükşehir’de bıçak sırtını hala kararsız olanlar ile partisinin adayı olmasına rağmen kazanma şansı yok düşüncesindeki seçmenler belirleyecek. İkinci faktör ise; ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz, emekliler, enflasyon, evinde tencere kaynatamayan kadınlar, ülkenin yüzde 80 nüfusunun açlık sınırında bir yaşam savaşı verirken, diğer yüzde 20’nin daha da zenginleşmesi, halkı tasarrufa davet eden iktidarın saraylarda ve lüks içinde yaşaması iktidar partisinin oylarının düşeceğini gösteriyor. Bu durum Ak Parti’nin tüm adaylarını yansıyacaktır. Bu durum Muhittin Böcek’in ve diğer adayların işine yarayacaktır.
Büyükşehir için 1 milyon 925 bin 935 seçmen 6.066 sandıkta oy kullanacak. Dileğimiz çok sesliliğin sağlanması için katılımın yüzde 80’nin üzerinde olmasıdır.
İlçelere gelince; CHP’nin Kumluca ve Demre’de aday belirlemede hatalarına rağmen daha önceki ilçe sayısını artıracağını düşünüyorum. Seçimin sonucunu belirleyecek büyük ilçeler arasında Muratpaşa, Manavgat, Konyaaltı, Kepez, Alanya ve Kaş ilçelerinde CHP önde görünüyor.
Her şeye rağmen kim hak etmişse, kim daha iyi hizmet verecekse o seçilsin. Çünkü başka Antalya yok…