Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilk yılında kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nde yeni yönetim ‘’değişim’’ sloganı ile kurultay kazandı. Yerel seçimler için zamanın dar olması bana göre değişim için gerekçe değil. İlk bakışta ne değiştiğine bakın; sadece Merkez Karar Yönetimi ile Parti meclisindeki isimlerin büyük bölümü değişti.
Ve bugüne kadar değişim unutuldu ve aynı minval üzre yönetim devam ediyor. Üstelik eskiden olmayan kavgalar, dedikodular, görev-sorumluluk sürecinde yetkisiz açıklamalarla adeta sorumsuzluk ortaya koyanlar oldu.
Bir de iki başlılık boyutu var işin. Genel Başkana ‘’seni ben seçtirdim’’ diyen ve yüzüne telefon kapattığı bilinen bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, diğer yanda ‘’Ben Genel Başkanım’’ diyerek rüştünü ispat etmeye çalışan lider.
Her kürt kökenli PKK’lı değildir.
Gelelim asıl anlatmak istediğim konuya!... Her seçimde iki büyük parti AKP ve CHP’nin sofrasına oturan kürt oylarına… Daha doğrusu iki partinin oyları yanında olurlarsa seçim kazanmanın daha kolaylaşacağı iddiası ile sıkı sıkı sarılan Kürt oylarına…
22 yıldır iktidarda olan Ak Parti, Kürt oylarını kazanmak için barış sürecini başlatan, eli kanlı PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan’ı Devletin televizyon kanalına çıkararak konuşturan, Öcalan’ın iktidara oy verin mektubunu televizyonlardan akademisyen olduğu ileri sürülen bir şahsa okutan Ak parti Lideri şimdiden Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı.
Bir anı ile devam etmek isterim. Bu Barış süreci devam ederken, Türkiye Gazeteciler Federasyonu yönetimi olarak Diyarbakır’a gitmiştik. Şehir girişinde yolun bir kenarında Türk askerinin karargahı tam karşısında PKK militanlarının adına ne denir bilemiyorum ama merkezleri vardı. Askerimizle militanlar karşılıklı birbirine bakıyordu. Dönemin Valisi ile karşılaştığımızda ‘’Bu nasıl oluyor?’’ diye sorduk: ‘’Barış Süreci’’ cevabını verdi. Bir komutan da; üzgün ‘’Hiç bir şey yapamıyoruz!..’’ diye sitem etmişti.
Sonrasında bu süreç başarısız olarak sona erdi.
Sonraki gelişmeleri hemen herkes biliyor. HDP lideri Selahattin Demirtaş ‘’Terörist’’ diyerek tutuklandıktan sonra bu kez sahneye CHP çıktı. Parti yöneticileri sık sık görüşen CHP üst yönetimi suçlamalara karşı ‘’HDP legal bir siyasi partidir. Terör örgütü PKK ile bir ilişkisi varsa kapatılsın o zaman. Kapatmayı talep edecek olan iktidardır’’ yanıtını verdiler. Bir de her Kürt kökenli Türk vatandaşlarının hepsinin PKK’lı olmadığını savını anlattılar.
Siz kendini değil halk için siyaset yapıyorsunuz!..
Şimdilerde CHP şu günlerde adı değişen DEM partisi ile görüşmelerini sürdürüyor. Amaçları Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Genel seçimlerinde olduğu gibi Kürt kökenlilerin özellikle büyükşehirlerde aday göstermeyip oylarını CHP’ye vermeleri için… Karşılıklı 3-4 kez CHP’nin yeni yöneticileri DEM partinin yeni yöneticileri ile bir araya geldi. Net olarak ne konuştukları bilinmiyor ama DEM Parti yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara için aday havuzu oluşturdu. Meral Danış Beştaş, Sırrı Süreyya Önder, Filiz Kerestecioğlu, Saruhan Oluç ve Barış Atay'ın isimleri öne çıkıyor. Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş'ın İstanbul adaylığı da kesin gibi. DEM partisi Antalya’da kendilerine salon vermediklerini iddia ettikleri CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Muhİttin Böcek’i istemediklerini de resmen açıklıyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demezler mi adama…
CHP artık seçim kaybetmeyi göze almalı
Siyaset arenasında bütün bunlar olup-biterken bunu en iyi kullanan ve algı yaratarak CHP’nın terör örgütü PKK’nın siyasal uzantısı dediği HEM Parti ile ilişkisini tabanına anlatarak CHP’ye karşı cepheyi genişletiyor.
Peki CHP ne yapmalı?
Türkiye’deki siyasi tablo şu:
- İktidar partisi AKP, ekonomide yaratığı felaket nedeniyle oy kaybetmesi çok doğal. Kızgınlar, emekliler, köylüler adeta karşıt lobi oluşturdu.
- Millet ittifakından ayrılarak tek başlarına boylarını ölçeceklerini söyleyen İYİ parti Lideri Meral Akşener’in bu tavrı partilileri kızdırdı. Milletvekilleri, il ve ilçe yönetimleri bir bir istifa ediyor. İYİ Parti’nin oy potansiyeli yü,zde34’e kadar düştüğünü gösteriyor anketler…
- DEM ve Türkiye İşçi partisinin ortaklığı yüzde 10’un üzerinde bir oy potansiyeli ile kilit oluşum olarak sahnede yerini alıyor.
Peki;
- iktidarın yanlış ve kötü yönetimi nedeniyle ortaya çıkan kızgınlar ordusu!..
- Merkez sağdan ağırlıklı olarak İYİ Parti’ye katılan, ancak Akşener’in boyunu ölçmek amaçlı partiyi eriten kararı nedeniyle partiden istifa edenlerin hala merkez parti arayışı devam ediyor.
- Bir de büyük şehirlerde doğum büyüyen, fanatik olmayan genellikle de iş dünyasında başarılı işlere imza atan Kürt kökenli insanların oylarını düşünen yok…
Sonuç ve CHP’ye önerim;
Milletvekilliği genel ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin ve özellikle Kılıçdaroğlu’nun HDP ile sıkı samimiyeti, Kürt kökenlilerden aldığı yüzde 48 oyun için payı nedir ben bunu bilemiyorum ama Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu; Türk halkının çeşitli partilere oy veren muhafazakâr ve Milliyetçi kesimi, Erdoğan’ın bu konudaki söylemlerine inanarak PKK terör örgütünün siyasi kanadı olarak bilip-gördüğü partilerle iş birliğini bir türlü hazmedemedi ‘’Ben oyumu teröristlerle işbirliği yapan kişiye vermem’’ dedi ve oyunu Ak parti adayına verdi.
CHP’nin değişimci yöneticileri; CHP Ak Parti’ye kızanlar, muhafazakâr ve milliyetçilerle merkez sağdaki uyu gezer oyları almak istiyorsa DEM Partisi ile ilişkisini derhal kesmelidir. Siz Atatürk’ün emaneti CHP’yi 6 okun özünü biraz değiştirerek merkez partisi olma yolunda onlar adına siyaset yaptığını halka anlatıp bu iş birliğinden vazgeçin