Hafta sonu; Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun toplantısına katılmak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Başkenti Lefkoşa ve Girne’deydik…. Gazeteci meslektaşlarımız ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la görüşmeler yaptık.
Meslektaşlarımızı bedbin gördüm; yüzlerinden düşen bin parça, üzgün, biraz da çaresiz gibiler… En önemli sıkıntıları gazetecileri de güç durumda bırakan korsan internet siteleri… Gazeteci olmayan kişilerin yönetimindeki internet siteleri gazetecilik kimliğini de kullanarak etrafa korku saçıyor, en kısası kurumları ve kişileri tehdit ediyorlar. Tıpkı bizde olduğu gibi bir de Facebook gazetecileri var. Sağdan-soldan duyduklarını, ya da gazetelerin yazdıkları haberleri internet sitesi yerine facebook’da paylaşıyorlar. Etrafa verdikleri korku nedeniyle de basın toplantılarına bile davet edilir olmuşlar. Başköşelerde de oturuyorlar.
Meslektaşlarımız ‘bunlarla nasıl mücadele edeceğiz?’ diye soruyor. Bunun yanıtı bizde de yok maalesef, çünkü internet Yasası bir türlü çıkarılmıyor.
---
Sorunlar konuştukça çoğalıyor. Nasıl gülsünler diye düşünüyorum.
KKTC’nin en çok izlenen televizyonlarının başında gelen Diyalog TV, Türksat uydusu ile dünyaya yayın yapıyor. Ancak KKTC’de RTÜK’ün temsilcisi konumundaki Yayın Kurulu’nun bir programda konuğun Türkiye’yi küçük düşürücü sözü gerekçe gösterilerek RTÜK tarafından yayını durduruluyor. 3,5 ay süren mücadelenin ardından yayın iznini ancak TV’nin adını değiştirerek alabiliyorlar. Her şeyi aynı, adı 2000 oluyor. Biraz da suya-sabuna dokunmayın uyarısı alıyorlar.
__
KKTC’nin saygın iş adamlarından biriyle yaptığımız sohbette ilginç şeyler duyuyoruz. Diyor ki; ‘’Anadolu halkı ile yavru vatan halkının arasını açmak için bir türlü oyun oynanıyor. Eskiden özgür irademizle kendi yöneticimizi seçerken şimdi öyle olmuyor. Bakanlar Kurulu listesi önce elçilikten geçiyor. Bütün bunlar yapılırken oyuncular bir yandan da Türkiye’ye küfrediyor. Kimsenin sesi çıkmıyor onlara… Hatta Rum sempatizanları doğmaya başladı. Bu oyunun sonu çok tehlikeli başka hesaplar var’’
Bir de yeni gemi meselesi var. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de 4 araştırma gemisinin bulunduğunu söyleyen iş adamı, yeni bir gemi alınmakta olduğunu söylüyor. Mevcut dört geminin sondaj çalışmalarının Rum lobisinin baskıları ile büyük güçler tarafından durdurulduğunu, ancak ‘’Bu yeni gemi niye alınıyor’’ diye kimse sorgulamıyor. Özellikle de Türk basını…
Kıbrıs gerçeklerinin Türkiye’de halka doğru yansıtılmadığını ileri süren iş adamı, iddialarını şöyle sürdürüyor:
‘’Sedat Peker bir video yayınladı, başarılı olan başbakan gitti. Kurultay gerekçesiz bir yıl ertelendi ve yerine son seçimde en çok oy alan değil, en az oy alan Başbakan yapıldı. Bundan sonra da atama yöntemi uygulanacak gibi geliyor bize. Bütün bu gelişmeler Türkiye’nin ve Kıbrıs’ın Doğa Akdeniz’deki güvenliğini inşallah zarar görmez. Bir de Bu ülkeye büyük emekler veren rahmetli Rauf Denktaş’ın anıt mezarı 7 yıldır yapılmıyor. İşadamları olarak yaptırmak istiyoruz izin vermiyorlar. Bunu bir sorun sayın Başbakan’a…’’
Bir de vergi meselesini sordum: ‘’Kim fazla vergi ödüyor?’’ diye. Öğrendim ki; KKTC’de en fazla vergiyi ülkedeki bankalar ödüyor. Kumarhaneler içinde de bir tek Besim Tubik’in sahibi olduğu Merit’le ilk 10 sıra içinde. Diğerleri para kazanmıyor mu bilemem ama, KKTC’liler onların da yarattığı ticaret hacmi ve istihdama razı görünüyor.
Ersin Tatar rahatlattı
Akşam yemeğinde birlikte olduğumuz Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konuşması ile yüreklerimize su serpti…Tatar, Rum kesimi ile birleşmek isteyenlere seslenerek, ‘’KKTC’nin kuruluş felsefesi sınırları belli iki ayrı devlet tek çözümdür. Bu çözümde Türkiye’nin garantörlüğü şarttır. Bize bu günleri yaşatan Türkiye’yi devreden çıkarıp Kıbrıs’ı Rum Adası yapmak isteyen içerde ve dışardaki düşmanları hiçbir zaman sevindirmeyeceğiz’’ diye yanıt veriyor…
Yok birbirimizden farkımız aslında. Ama ortak meselemiz yüce Atatürk’ün söylediği gibi içerde ve dışardaki bedhahlar…