ANTALYANIN KAHYASI

Üniversitede Neler oluyor?

ERDOĞAN KAHYA

Üniversitemiz yeni ders yılına başlarken, Türban meselesi yönetimle Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği üyelerinin kavgasına yol açtı. En basiti; hocalar Türban Hukuksuzluğuna dikkat çekerek yasaların kendilerine verdiği hakkı kullanıp, türbanlı öğrencileri uyardıkları için haklarında soruşturma açılmasından ve en önemlisi tehdit edilmelerinden yakınıyorlar…

Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu, bu konuda bir de bildiri yayınladı.

Bildiride altı çizilen önemli hususlar var:

“Türban kadın aleyhine eşitsizlik yaratan bir olgu olarak cins ayrımcısıdır. Kadının namusunu, iffetini, ırzını erkekten koruması gerektiği yönündeki anlayış türbanda somutlanıyor. Hocası ve aynı sınıftaki erkek arkadaşlarını bile kendi namusu için tehdit olarak algılayan bir anlayış bilim ve eğitim ortamını, hoca-öğrenci ilişkisini zedeleyen bir ortam yaratıyor.

Üniversitede türbana izin verilmesi açıkça mevcut hukuksal sistemin çiğnenmesi anlamına geliyor. Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin konuyla ilgili kararları nettir. Türban Yasası olarak bilinen yasanın iptali için açılan davada 5.6.2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi şöyle demiştir: ‘Bireysel bir tercih ve özgürlük kullanımı olsa da, kullanılan dinsel simgenin tüm öğrencilerin bulunmak zorunda olduğu dersliklerde veya laboratuar ortamlarında, farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığı bulunmaktadır.Bu olasılığın ortaya çıkması durumunda taşınan dinsel simgenin başkalarının üzerinde yaratacağı baskı ve olası eğitim aksamaları ile kamu düzeninin bozulması karşısında, üniversite yönetimlerinin ve kamu kurumlarının müdahalesine olanak verilmemesi, herkesin eşit şekilde eğitim hakkından yararlanmasını engelleyebilecektir’ Mahkeme bu değerlendirmeden sonra ise şu karara varmıştır:… Yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır”

Bildirinin yayınlanma sebebi de; Rektörlük tarafından Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı’ndaki pek çok öğretim üyesi hakkında, Üniversitenin Giysi Yönergesi’ni uyguladıkları ve türbanlı öğrencileri uyardıkları için Ağustos ayı içinde 8 ayrı soruşturma da açılması. Öğretim üyeleri bütün bunları Üniversitede hukuk dışı, keyfi, öğretim üyelerini yıldırmaya yönelik ve taraflı bir yönetim anlayışının egemen olduğunu gösterdiğini, yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasını isteyenlerin adeta sindirildiğini dile getiriyor ve hukuksuz uygulamalara bir an önce son verilmesini istiyorlar.

Rusya Bizim için neyi ifade ediyor?

Rusya benin için her şeyden önce yıllık 2 milyar Dolarlık bir turizm pazarını ifade ediyor. Her yıl 2,5 milyon vatandaşını Antalya ve bölgesine gönderen Rus yönetimi, 2011 yılında hız kazanan trafik kazaları ve alkol zehirlenmesi sonucu ölümler nedeniyle vatandaşlarını uyarmak zorunda kaldı. Rus basını da bu işin takipçisi olunca önümüzdeki yıl bu konuda sıkıntı yaşayacağımız aşikar. Üstelik Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi TBMM’ne çağrıda bulunarak Akdeniz bölgesinde tatil yapan Rus turistlerin güvenliğinin sağlanmasını istediler.

Daha düne kadar en güvenli bölge ilan ettiğimiz Antalya’da Rusların yaşadıkları ve olumsuzluklar ve önemlisi güven bunalımı nedeniyle işimizi bayağı zorlaştıracağa benziyor.

Vakit geçirmeden; Rusları memnun edecek bu konudaki tedbirleri süratle almalıyız. Bu olumsuzlukta en büyük etkiyi yaratan Rus Basın temsilcilerini Antalya’ya davet edip hiç değilse bundan sonra olumsuz yayınları kesmeleri için kendimizi ve Antalya’nın güvenli bir yer olduğunu anlatmalıyız. Bu soğuk savaşı sona erdirecek her türlü lobi çalışmasını, Vali Dr. Ahmet Altıparmak’ın yönetiminde özellikle sivil toplum örgütlerinin de katılımı ve ortak akılla yürütmeli ve yeni sezon başlamadan çözüme ulaşmalıyız. Aksi halde tren gözümüzün içine baka baka kaçar…

Not: Uzun süredir haftada bir yazdığım Beyaz Akdeniz’deki okurlarımdan, böyle ansızın ayrıldığım içim özür dilerim. Yazılarımı bundan böyle bu sitede sürdüreceğim. Beni anlayacağınızı umarım.