Rüşvet; alın teri dökmeden edilen para,
Yaptırılan işte sağlanan yasa dışı kolaylığa
Ödenen bedeldir.
Toplumların sosyal hastalığıdır.
Tüm dinlerde yasaklanmış olsa da,
İlk rüşvet Tapınak Rahiplerince Sümerlerde alınmıştır.
Tarihte.
Roma'da hukuka bağlanmış
Rüşvet alan bir hakim halkın gözü önünde
İdam edilmiştir.
Ekonomik ve sosyal gelişimini tamamlamamış
Toplumlarda sıkça görülen marazi bir yapıdır.
Osmanlı toplumunda, Mehmet Nesri yazdığı
Kitab-ı Cihannüma adlı eserinde,
Bizans tekfurunun kızı Nilüfer hatunla evli
Orhan Bey, zamanında rüşvetin görüldüğünü yazar.
Bursa kadısı Candarlı Kara Halil paşa,
Orduya alınan askeri sınıfları belirlerken rüşvet almıştır.
1.cilt.S.155
Kanuni devrinde devletin bütün kademelerinde
Rüşvet görülür.
16 yüzyılın ikinci yarısından itibaren toplumu sarar.
Yazarı bilinmeyen kitab-ı müstetab adlı eserin
Konusu o devirde alınan rüşvetlerin belgeleridir.
17 yüzyılda Katip Çelebi'de , devlet düzeninin
Bozulmasını artan rüşvete bağlar.
Kadılıklar, sancak beylikleri, beyler beylikleri
Defterdarlıklar rüşvetle satılmıştır.
Dolayısı ile ehliyetsiz kişiler, devleti yönetir olmuşlardır.
Şimdi Polis Koleji sınavları çalınmadı mı?
Hırsızlıkla Kolejler bitirilip müdür vs. olunmadı mı ?
Bu müdürler siyasete alet olup
Paşaların bilgisayarlarına
Girip sahte belge yüklemediler mi?
Bunu da milliyet ve din adına yaptılar.
Hep böyle olmuştur
Tarihte
Zaten.
Bu hayasızlıkları içine sindiren toplumun
Veya siyasi yapının şikayete hakkı yoktur.
Rüşvetle Kadı olanlar,Kadıasker olanlar,
Halka kan kusturmuş,devletine küstürmüştür.
Şimdide polis koleji
Sınav sorularını çalıp,
Koleje girip müdür olanların
Rezaletine
Bakın...
Mete Han'dan buyana akıp gelen,
Türk devlet geleneği bozulmuştur.
Toplum acı çeker hale gelmiştir.
Artık 18.yüzyılda Kadıya rüşvet vermeden
Halklı olmak mümkün değildir.
Hani anlatılır.
Halkın dilinde,
Padişahın oğlu eşekle cima ederken
Yakalanmış.
"Eşek sahibi Kadıya şikayetçi olmuş.
Kadı olayı dinlemiş,
Padişahın oğlunu koruyacak,
Kadı,
Ettiyse üttüyse
Semerinden tuttuysa
Şifa niyetine
Beraat'ın
Karar verildi"
Rüşvetle haksız, haklı olabiliyordu.
Ziya paşa der ya;
"Kadı Şikayetçi –Mübaşir Şahit
Böyle mahkemenin hayr umulur mu.Adaletinden".
17.18 yüzyıl Osmanlı insanı,
Kadılardan adalet beklemez olmuştur.
Liyaketli adamlar devlet idaresinden
Uzaklaştırılmışlar.
Devlete bürokrat yetiştiren Enderun bozulmuştur.
Medreselere Kadızadelerin taasubu hakim olmuştur.
Toplum çürümüştür.
Kanuni dönemi çürümenin başlangıcıdır.
Vezir-i azam olarak görev yapan
İbrahim Paşa ,Lütfi Paşa,Kara Ahmet Paşa
Rüstem Paşa zamanlarında rüşvet
Olağan hale gelmiştir.
Rüstem Paşa rüşveti Osmanlıya sistematik olarak
Sokmuştur.
Kanuninin damadıdır.
1500 yılı doğumlu , Saray Bosnalı bir domuz çobanın
Oğludur.
Osmanlı sarayına köle olarak satılmıştır.
O'nunla Osmanlıda iyilik ruhu bozulmuştur.
Şair ve Sanatçılardan hoşlanmayan bir adamdır.
On dört buçuk yıl Osmanlıya Sadrazamlık yapmış,
Osmanlı toplum yapısını çürütmüştür.
Hürrem sultanın korumasında yükselmiştir.
İkisi de Türk değildir.Çaldıkları paralarla
Vakıflar kurdurmuşlardır.
DEVASA...
Rüstem paşa devlet arazilerini,
Önce özelleştirip,
Sonra evladiyelik Vakıflar haline getirmiştir.
Vakıf kılıfıyla devleti soymuştur.
Yabancı devletlerle yaptığı anlaşmalarda
Osmanlı aleyhine maddeleri onaylayarak
Rüşvet almıştır.
Mesela: 1541yılında Venedikliler savaş tazminatı olarak
Ödedikleri 100 bin Duka'nın yanısıra, Lütfi Paşa ve
Rüstem Paşaya 15 bin duka altın hediye göndermişlerdi.
Erhan Afyoncu' ya göre Rüstem paşa öldüğü zaman
12 milyon altın değerinde mülk bırakmıştır.
Resmi olarak yıllık 3 milyon akçe geliri olan
Birinin 33 yılda 99 milyon akçe geliri olabilir.
Öldüğünde 100 milyar akçesi 780 bin altını vardı.
Vakıf eserleri bu hesaba dahil değil.
Yaptırdığı Vakıf eserleriyle göz boyuyordu.
Rüşvet mikrobu tedavi edilemedi.
Rüstem sonrası artarak devam etti.
Halk fakirleşti.Dini yobazlık arttı.
Toplum içe kapandı.
Yapılan Tanzimat -Islahat-Meşrutiyet
İyileştirmeleri çürümeyi önleyemedi.
Beklenen sonuç
Osmanlı çöktü.
Rüşvet ve haksız kazançtan
Toplumlar karlı çıkmamıştır.
Tarih denen
ZAMANDA.