“Evren’in sesi
Ya da,
Sesin evreni”
Adlı çalışmanı “ kurgan edebiyatta,” okudum.
Derin bir bakış fırlatmışsın
Dağlardan çıkıpta şehir insana
ÖZBAY.
Çalışmandan bende bir şeyler üretmeye çalıştım kendimce.
“Kapanıp kalmışlığımız içimize hapsedilişimiz”
Üzerine tespitin,
Tam bu zaman insanının,
Acısı gibi geldi bana,
Bu tespitten hareketle
Kalemimin ucundan şöyle dökülüverdi,
Aşağıdaki satırlar.
Derginin der kenarlarına
ÖZBAY.
“İçimizde kalıyoruz yıllarca”
Diye üzülmüşsün
Be arkadaş,
Dünyaya hakim olan kural böyledir.
Kendisinde kalır insan,
DİN mistisizmiyle
Töre baskısıyla
Yüz yıllarca
HEP.
Bütün bu baskılardan soyutlanıp,
İnsanlığın kültürel birikimlerinden,
Kendisi için bir şeyler üreterek
“Ben” fikrindeki
Entelektüel insanı
Yakalayabilmek
Çok zor
Be
ÖZBAY
“Müzik, transif halin kutsal tetikleyicisidir.”
Demişsin.
Çok doğru,
Müzik,
İslâmda ibadettin
Dili olmadı
Hiçbir zaman,
Fikir üretenlere
Ve
Güzelliğe bakanlara
Günahkâr gözüyle
Bakıldı,
HEP….
13 Asırda Ney’i ibadet dili olarak kullandı Mevlana.
Bektaşi tekkelerinde Kudüm, Kopuz ve halayla yapıldı ibadet.
14-15 asırda Ebu Suudlar İbn-i Kemaller’in baskıları din adına
Karanlığı oldu Türklüğün.
Arap şairi İbn-i Kays’e,
Güzel şiirleri için
Hırkasını hediye eden Hz. Muhammed,
Estetiğinde olmadı hiçbir zaman.
İslam….
Onun için gerçekleşmedi Türk Rönesansı
ÖZBAY.
Kimi yazarların ve ünlü kişilerin
Primitif kültür özlemleri,
Yani tabiata köye dönüş özlemleri
Ödipus komplexsi ve psikanalitik
Anne karnına dönüş özlemi gibi.
Freudumsu bir doyumsama,
Kendini bulma içgüdüsü gibi
Geliyor bana.
İnsan kendinden kaçarak,
Tabiatta kendini arıyor
Varlığına sebep olan
İlk evrilen hücreyi arıyor
İnsan olabilmeyi arıyor
Belki
ÖZBAY.
Hoca ıtri gibi, Nef’i, Nedim gibi
Milletimizin ses dünyasını
Algılayan bir beyinler çıkmasına rağmen,
O olguya geliştiremedik, çünkü onlarda Farsça ve Arapça yazdılar.
ÖZBAY.
Tarihimizden,
Sende yazında ses ve müziğe vurgu yapmışsın.
Kainatın varlığı zaten müziktir sestir.
Düşünsene,
Yarı çapı sıfır olan
Bir şey?
Büyük seslerle patlıyor,
Sesler dolduruyor
Zaman denen boşluğu…
Boşlukta ışıksal sesler birbirleriyle
Uyumlanıyor.
Bu uyumdan
Evren oluşuyor
Öyle diyor
Modern fizikçiler .
Merkezine insanı koyan tasavvuf düşüncesi de bunu söylemez mi?
Evren sonsuz ve hareketli atomlardan meydana gelmiştir, diyen,
Egeli Demoklid,
Bir gerçeği ifade ediyor belki
ÖZBAY.
Belli ki,
“Kuluçkaya yatmış sıkışmış seslerin”
Patlamasından oluştu Evren
Belki ilk ana madde
SES !....
Sıkışmış seslerin patlamasından
Nurla doldu
Işıkla doldu.
Zaman….
Zamanda maddeye dönüştü
Ses….
Eflâtun’unda
“İdeler alemi” dediği,
Hakiki evreni
Nur
Olarak algılamıyor mu?
Belki bu felsefi görüşlerin
Gerçekle alakası var
ÖZBAY.
Tüm canlılar var oldu.
Var oluşlara sebep oldu.
Tüm var oluşlarda;
Bir ahenk
Bir zevk
Bir kendinden geçiş
Nirvanaya ulaşma, arzusu var.
Bu arzu bir Vahdet-i vucüd değil midir?
Düşün,
Haz anlarını,
Manevi haz’ın zirve
Noktasından,
Bir patlama ile,
Döl yatağından fışkıran
Canlı hücrelerin,
Hedefe ulaşma mücadelesini,
Mücadeleyi başaran
Hücrenin,
DİNGİNLİĞİNİ….
Yaşamak; hareket ses
Ve de
DİNGİNLİK
YANİ, bu dinginlik
Huzur olsa gerek
ÖZBAY.
İnsan,
Müzikle,
İlk var oluşuna
O,
Kutsal patlamaya,
O,
Nura
O,
Işığa
Dönmek istiyor belki
ÖZBAY
Saflığımızdan kurtulmak istedik
Tahta bavullarımızla
Şehirleri doldurduk
Okuduk,
Adam olduk.
Şimdi de bir doyumsuzluk
Sardı bizi
Şehirde.
Tahta bavullarla çıktığımız
Kıraç toprakları
Devasa ormanlarla kaplı
Yolsuz, ışıksız,
Mütevekkil insanlarla
Dolu
Köyümüzdeki insanları
İnsanların oturduğu,
Atamızın, babamızın
Kardeşlerimizin ve kendimizin
Oturduğu toprak evlerimizi,
Özler olduk bu zamanda.
Ölüm yeniden doğmaksa
Eğer,
Doğmak için ölmeye,
Doğduğumuz yerlerde olmak,
Oralarda yok olmak gibi,
Bir arzu kapladı
Benliğimizi
ÖZBAY.
Dediğin gibi,
“Hareket ve hıza teslim oldu tüm benliğimiz.”
Ruhumuzdaki
Dâussıla
Haşim’in
“O beldesi”
Veya
Peyami Sefa’nın
“Simeranyası”
Eflâtun’un ideler alemi
Gibi düşünceler yaratmaya başladık.
Öyle düşünceler özlemimiz
Olmaya başladı
Bunalıyoruz.
Belki Tevfik Fikret’in
Yeni Zelanda’ya kaçma
Özlemi gibi sosyolojik
Bir kaçış bizimki
Ne dersin
ÖZBAY
Saf Haz’ı yaşayanlar
İnsandır aslında,
Saf Haz’a ulaşabilen insan
%1 bile değildir.
Tüm insanlık boyunca !
“Dini haz yaşıyorum”
Diyen,
Şarlatanlara bak.
Zamanımızda, ve tüm zamanlarda
Dünyayı yaşanmaz kılanlar
Onlar değil midir ?
Tarihimiz insanında,
Saf Haz’ı
Yaşayan
Yunus’tur bence.
Mevlana,
Moğol işbirliği
Ve
Türkmen karşıtlığıyla
Bitirmiştir Saf haz’ı
Bunu hep beraber
Bir düşünelim
Be
ÖZBAY.
Türkülerimiz içten fıskırışlarımızdır
Evrenin oluşmasındaki
Patlama
Gibi….
Klasik şarkılarımızda,
Zamanla oluşan Evren gibi
Gelir bana
Bilmem
Nedendir
ÖZBAY
Mücerretin, müşahhas kılınması
Yok olanın elle tutulması
Bir altmacadır.
Asıl olan maddedir.
Bilirsin.
Bir madde vardır.
Birde onun hareketi
Zamanda….
Maddeye göre,
Zamandaki şekillenmeyi
Yani,
Maddenin madde ile,
Maddenin,insanla ilişkisinden
Oluşan mücerref algılama
Bir zihinsel yanılgı
Gibi gelir bana, Kant’ın kavramlar teorisine,
Ne dersin
Be
ÖZBAY.
Tarkan’a değinmişsin
Yazında,
Tarkan,
12 Eylül’ün ruhlarımıza
Verdiği sıkıntıya tepkidir.
Yeni bir çıkış olmuştur
Şaşırtmıştır eskileri
Ve
Despot öğretmenleri…
“Kıl Oldum Abi”
Şarkısı Fizik Öğretmenine
Tepkiydi.
Tepkili gençler
Takılıverdiler arkasına
Tarkan’ın !
Tarkan
Tarkan
Oluverdi
Be
ÖZBAY
Rönesans düşünürleri
İnsana odaklandılar
Hep.
İnsandan yola çıkmak
İnsana varmak amaçtı.
“Bir ben vardır, benden içeri”
Derinliğimiz olsa’da,
Biz yaratamadık yeni tip
İnsanı.
Felsefeyle uğraştı
Rönesans düşünürleri
Ruhu yüksek düzeye
Getirmek
İçin….
Felsefe,
Bedensellikten uzak
Bu düşünüş biçimi,
Ölüm benzeri bir durumdur.
Bütün felsefi düşüncelerin
Odaklandığı tek nokta
Ölümden korkmamaktır.
Ölüm olmak
Ölmek,
Tabiatla bütünleşmektir.
Bu anlayışa göre,
İnsan kendisinden dolayı
İnsandır.
İnsan evrensel özdür
Be
ÖZBAY
İslamin tanrısı sessizdir,
Otoriterdir.
Sesten hoşlanmaz.
Şuara suresinde
“Şairler cehennem ehli”
Sayılır.
Türk’ün ruhundaki,
Ses mozaiği yunus
İlahilerinde kristalleşti
Tekkeler Yunus ilahilerinin
Sesleriyle doldu
Bir zaman,
“Cennet cennet yaratmışsın
İsteyene ver O’nu
Bana seni gerek seni”
Deyişi Yunus’un,
Ebu Suut Efendi tarafından
Dinsizlik kabul edilip
“Kaltli vaciptir, bunları söyleyen
Ve dinleyenlerin” deyip
Fetvalar verildi
Tarihimizin en güçlü
Zamanlarında
Be
ÖZBAY.
Evrenin sesinden
Sesin evreninden
Ve yazından,
Şunu anladım ki,
Sen tabiatın çocuğusun
Özlemin,
Ve
Var olduğun yer
Tabiat….
Tabiatın doğal olarak oluşturduğu
Orkestra’nın
Müşfik dinleyicisi
Ve
En iyi gözlemcisisin
Sen….
Sen
O’na ait olduğunu
Vurguluyorsun
Merak etme
Tabiatta buluşacağız
Mutlak.
Spinoza
Felsefesi sinmiş gibi
Ruhuna.
Panteist bir örgü,
Var gibi geldi,
Ruhunda.
Belki bir yanılgıda yaşıyoruz
Biz tabiatız.
Ne dersin
Be
ÖZBAY.
1)Hüseyin Özbay, Gazi üniversitesinde Türk dili öğretim üyesi,
Kurgan edebiyatta yayınlanan bir yazının üzerine “ Tenkid”