Biz hep tarih ve kültürümüze
Dürbünün ters yönüyle baktık.
İnsanlık tarihinin en eski bulguları
Urfa Göbekli Tepe’deki tapınaktır.
M.Ö on iki bin yıl önce inşa edilmiştir.
Diğeri ise Başkurdistan’daki
Şölenkeş mağarasındaki insan izleridir.
Şölenkeş milattan önce on altı bin yıla endeksleniyor.
Oradaki kaya resimleri runik yazılardan;
Mağarada yaşayanların Türkî bir kavim olduğunu;
Kazım Mirşan kaya yazılarını okuyarak ortaya koydu.
Temmuz 2017’de bu mağarayı gezdim.
National Geographic dergisinden bir araştırmacı
İki bin Türkistanlıdan gen örneği alarak;
İki bin nesil önceki geni taşıyan
Adamı Kazakistan’da buldu.
Adı Niyaziof.
Avrupalılar, Amerikalılar, Hintlilerin
Gen dokusu, Niyaziof’la akraba idi.
Niyaziof bir Kazak Türk’ü.
İki bin yıldır burada yaşıyordu.
Bu Gen ve DNA.
DNA, insanlığa yol gösteren bir plandır.
Y. Kromozomu babadan alınır.
Bu genle iki bin nesil eskiye ulaşıldı.
Niyaziof’un akrabası olan Cuci’ler.
Kuzey Sibirya’dan Amerika’ya geçtiler.
Bu kabile hala yaşıyor, geçim kaynakları;
Ren Geyikleri’dir.
2016 Ağustos ayında Hun coğrafyası gezimizde;
Ren geyikleri geçim kaynağı olan,
Türkçe konuşan, inançlarından dolayı suyu ve tabiatı kirletmeyen,
Bir Türk boyu olan Dukha Türk’lerine rastlamıştık.
Bu boyların akrabaları bugün Amerika’da Arizona’da yaşıyorlar.
Niyaziof’un genini, Dukha genini taşıyorlar.
Yani Türk genini.
İşte;
Bu geni taşıyan Türklerin kendilerine has bir inançları vardı.
Bu inançlar on bin yıl önce oluştu.
Kök Tenri inancı.
Gökte idi Tenri.
O zamanlar Türklerde ana kutsal idi.
Oba’nın karnını doyuran ana idi.
Türklerin aile yapısı, ana erkildir.
Bizde bugün dahi teyze ve dayılarımız,
Hala ve amcalarımızdan kıymetlidir.
Sebebi on bin yıl önceki
Ana erkil yapıya bağlıdır.
Ta o zamanlar;
YEL ANA bayramı kutlanırdı.
Gündüz, geceyi kovardı 21 Aralık’ta.
Bu bayram Tanrısaldı, kutsaldı.
Güneş, karanlığı yani kötülüğü, geceyi kovardı.
Zaten gece denilen bir şey yoktu.
Gece; ışığın yokluğudur. Türkler toplayıcı kavimden, Avcı kavime everildikleri zaman, Babalar güçlendi, aile yapısı değişti,
Baba erkil aile oluştu. Kutlana gelen YEL ANA bayramı,
AYAZ ATA BAYRAMI oldu.
AYAZ ATA 21 Aralık’ta; Karanlığı kovdu, toylar yapıldı, Bu toyun adına NARDOGAN BAYRAMI dendi.
Nar’ın kelime anlamı güneştir.
Yani doğan güneş bayramı,
‘’Nar gibi kızardı‘’ derdi anam.
Güneşin karanlığı kovduğu ana,
AYAZ ATA…
Kış başlangıcı denir.
Yani YILBAŞI.
Kış bitiminde, Türk’ün bir bayramı daha vardır;
21 Mart bahara giriş, aydınlık, canlılık, sevinç bayramı.
Bu iki bayram, Türk’e has bayramlardır.
Tanrısal algı ile ve coşku ile kutlanmıştır, geçmiş zamanda.
Bu bayramlar, bizim zaman içinde oluşturduğumuz, Türk’e has kültürlerdir.
Yılbaşı’nın, yani Noel’in hiçbir şekilde din ile alakası yoktur.
Türkler ile Batı’ya geçmiştir.
Etrüskler tarafından Roma Şehri, M.Ö 743 yıllarında kuruldu.
Nardogan Bayramı Etrüskler’den,
Roma İmparatorluğunun Pagan Tanrılarının,
Bir emri olarak uygulana geldi.
Nardogan Bayramı’nın kozmik bir geçmişi vardır.
Gökyüzünde ki Ülker Kümesi’ne 7 kardeş denir.
Bunlar kız kardeştirler.
Hala Beydağları’ndaki köyümde,
Çocukluğumda saydığım o yıldızları,
Karanlık gecelerde severim ve okşarım.
O yıldızlardan 6 tanesi eski Türk inancında,
21 Aralık’ta Tanrısal olarak
Dünyaya soğuk üflerlerdi.
Bu üfleme kışın geldiğine işaretti.
Kışın kötü geçmemesi için,
Türklerce toylar düzenlenir,
Kımızlar içilir, atlar, taylar kesilirdi.
Ülker Işık Kümesi dünyaya,
440 bin ışık yılı uzaklıkta olsa da,
Sevimli, yakın ve candan görünürdü,
Türk milletine.
Ülker Kümesinde ki 6 yıldız,
Soğuk üflerdi de Dünya’ya diğer yıldızlar,
Gökkubbe’nin yere düşmemesi için çivilerdi.
Gökkubbe’nin düşmemesi içinde dua edilirdi,
İnanılan Tanrı’ya.
Türklerde inanılan Tanrı 17 kat gökte otururdu.
Adı Tanrı Kayra Han idi.
Bütün göğün katlarında
Baş Tanrı Kara Han’ın soyu otururdu
16. Katta oğlu Bayülgen’in ülkesiydi
Bayülgen güç Tanrısı idi
Hepsi ayrı bir Tanrı idi.
Tabiat güçlerini kontrol ederlerdi.
Akdeniz çanağında ki,
Pagan Tanrılar, bu Türk inancının; everilmesidir belki,
Tek Tanrılı dinlerde, Tanrı 7. katta oturur.
Üstü Türk’ündür, Gökkubbe’nin.
Yeryüzünün ortasından bir ağaç yükselir,
17.kattaki Arşa.
Bu ağaç Türk’ün inancına göre Akçam’dır.
Bu ağaca;
Başkurt, Çuvaş ve Kazan Türkleri
Hala HAYAT AĞACI olarak inanır.
Kazanda Tarım Bakanlığı önünde, hayat ağacı canlandırılmış, foto: M. Yellice, 2017
Akçam, Tanrı Bayülgen’inin ve de
Uçmak’ lığın (cennet) gölgesidir.
Aynı zaman da Akçam göğün direğidir.
Türk’ün çadırının direği gibidir.
Çadırın orta direği önemlidir.
Çadırın orta, direği bayrak direği,
Göğün direği;
Kutsaldır Türklerde.
Türkler, ulu ağaçlara dini algı yükler.
Akçam, Türk’ün Hayat Ağacıdır.
Yılbaşlarında ki çam ağacı süslemesi,
Türklerden gelen bir adettir.
Bugün ki zamanda
Arap kültürel algısını içselleştiren beyin yapısı,
Bunu günah sayıyor.
Günah benim, sevap benim,
Karışma Türk’e!
Türk’ün yarattığı bu kültürel algı,
Avrupa’ya geçmiş;
Pagan dinleri etkilemiş,
Dinlerce kutsallaştırılmış,
Aynen Türkler gibi kutlanır olmuştur,
NARDOGAN BAYRAMI.
Bizans İmparatoru Konstantin (MS 324-337)
21 Aralık’ta kutlanan bu Pagan Bayramı’nı
Resmileştirmiş, 24 Aralık’a almış,
Hıristiyan’ı bir kutsallık vermiştir.
İsa’nın doğumu olarak kabul edilmiştir bugün.
Demreli Aya Niko’la ile
Yılbaşı’nın alakası yoktur.
Likya efsanelerinde
Etrüsklerin etkisi vardır.
MÖ 3000 yıllarında Avrupa kavimi olan Likyalılar;
Anadolu’dan Turanî kavim olan Etrüksler’i,
Batıya doğru itmişlerdir.
Böylece kültürler harmanlanmış,
Bu efsanelerle, Demreli Aya Nikola,
Ortodoks Aziz’i olmuştur.
Nikola Hıristiyanlığı yayarken, hapislere girmiş, acı çekmiştir.
Aziz kabul edilen bu kişi, MÖ 342 ‘de Demre’de ölmüştür.
Demreli Aya Nikola
Kemiklerinin bir kısmı Haçlı seferleri sırasında, Demre’den çalınmış, İtalya Bari’ye götürülmüştür.
Bütün bu olgular, binlerce yıldır oluşan
Türk kültürünün; Çeşitli dini yapılara bürünerek,
Günümüze kadar ulaşan,
Başarılı olmuş örnekleridir.
Yılbaşının hiçbir din ile alakası yoktur.
Türklüğün geleneksel bayramıdır.
Tarihi on bin yıl öncelere dayanır.
Sümerler de kuzeyden bereketli hilale
İnen Türklerdir belki.
Yılbaşı ve Nevruz Bayramı,
Sümerlerde de vardı.
Sümerlerde Gökte ki Tanrı İNANNA dişi Tanrı idi.
Yerde ki Tanrı DEMUZİ, erkek Tanrı idi.
Bu Tanrılar adına Sümerler,
Bu bayramları kutlarlardı.
Yeni yıllara girerken,
YEL Ana’yı, AYAZ Ata’yı kutsayalım.
Unutmayalım ki;
Tatlı serinliği ile ve sevimli yüzü ile
Türkleri ziyaret edecektir;
Sofranıza bereket, ailenize neşe katacaktır.
Yeni yılınız ışıklarla dolacaktır.
Ey TÜRK Töreni unutma…
Yüzde yüz Türk olduğun zaman cihan senindir.
Bu metin Muharrem Yellice’nin Ziya Gökalp ve Türk Töresi Adlı eserin,
294 ve 304. ncü sayfalarından alınmıştır.