İdrak sınırlarımızın ötesine geçildiğinde, Akıl Tanrı haline gelir. Doğa kötü olanı çürüğe çıkarır. kötünün ve zayıfın yaşamasına doğa izin vermez. Güzel ve kuvvetli olan her şeyi korur. Doğanın anlamsız keyif oyunlarına tahammülü yoktur. Doğa, keyfine düşkün olanları eler, çalışkanların yaşamaya hakkı vardır. Milletlerde de öyledir. Roma san ‘at edebiyat ve eğlencenin ülkeye hakim olduğu bir zamanda kuzeyden gelen Vandallar tarafından yerle bir edildi. Elit ve burjuva kesimi saraylarda eğlenirken, Roma krallarını koruduğuna inanılan pagan Tanrılara karşı tepki başlamıştı. Eziyet ve zulüm görenlerden yana olduğunu söyleyen bir din çıkmış, Roma zulmüne karşı yer altına inmişti. Bu yeni dinin başarısı eski dini mitoloji haline getirmiş, benzer şekilde yapılanarak zulüm makinesi haline gelmiştir.
Yüzyıllarca, binlerce insan belirli bir dine bağlılıklarından ötürü eziyet çekmiştir. İnsan oğlu, mesken olarak kullanılmayacak, asla faydalı bir amaca hizmet etmeyecek , bir kilise için yüzyıllar harcamıştır. Milano’daki devasa katedral ’in inşası beş yüz yıl sürmüştür. Urla’daki Zeus Tapınağının yapımı yedi yüz yıl sürmüştür Dindar insanlar Tanrıları için ölmüş ve de öldürmüşlerdir. Emekleri sömürülmüş kilise vergisi vermeyenlerin başı giyotine gönderilmiştir. Kilisenin insanlara ,ne fayda sağladıkları asla 1789 ‘a kadar sorgulanmamıştır.
İnsanlar ve canlılar, bireysel sağ kalma, üreme ve nesillerini devam ettirme mücadelesi verirler. Papua Yeni Gine dünyanın üçüncü büyük ada ülkesidir. Yerlileri, besinin zor elde edildiği çetin ada ülkesi koşullarında çevreyi kavrayarak yaşamayı sürdürmüşlerdir. Hayata kalmak isteyen her canlının çevreye uyum sağlama zorunluluğu vardır. Adanın zor koşullarında bile yerliler, büyülerle fallarla ilgili inançlarıyla dişilerine ve birbirlerine eziyet ederek yaşamışlardır. Demek ki insan aynı anda, hem zeki hem de aptal olabiliyor.
İnsanlar milyonlarca yıldır, dinsel bir kültür içinde yetiştirilmiştir. İnsanlar neden oruç tutar, namaz kılar, yalvarır, kendini kırbaçlar, bir duvarın önünde çılgınca bir eda ile kafasını aşağı yukarı sallar? Kendi gibi düşünmeyenlerle savaşır, canlı bomba olur, yaşamı sonlandıran uç noktalarda eyleme girişir? Bu konu insanlığın bir sorunu mu, değil mi ? Düşünmek lazım!
Dinin insana faydaları yok mu ?
İnsanı strese bağlı hastalıklardan koruduğu yönünde zayıf kanıtlar vardır. Bir inançlının bir şüpheciden daha mutlu olduğunu söylemek; bir sarhoşun bir ayıktan daha mutlu olduğu görüşü kadar isabetli bir tespit değildir. Akıl; evrimi huzuru inançlarda bulacak şekilde geçirmiştir inanç telkindir.
Telkinle beslenmiştir beyinlerimiz. Telkin huzura kavuşturabilir, fakat aslanla karşılaşan bir insan telkinle kendini tavşan zannederek, tavşan olduğuna inanarak içini rahatlatamaz. Din ; Egemen kesim tarafından alt kesimi zapt etmek için kullanılan bir araç mıdır? Bir soru soralım.
- İnsanlar niçin dinin albenisine karşı savunmasızdırlar ? Bu savunmasızlık, Krallara, Papazlara, yönetenlere çıkar sağlıyor mu? Geçmişte ve günümüzde çıkar sağlıyor mu? Nasıl? Düşünmek lazım.
Beyinlerimiz cinsellikten zevk alacak şekilde çalışır. Sigmund Freud (1856-1939) bu olguyu tespit etmiştir. Acıyı umursamayanlar erken yaşta ölürler. Kalanlar ders çıkarır ve acıdan korunmanın yollarını arayarak yaşamlarını devam ettirirler. İnsanların acıdan korunmak üzere programlandığını 19 asır Avrupalı bilim adamları tespit etmiştir.
DİN: Alışılageldik psikolojik eğilimlerin yan ürünü müdür? Birinin dinsel inancı, bu inançla yetiştirilmemiş bir diğerine tuhaf görünür. Tek Tanrılı din mensupları altından Buda heykellerine tapınmayı anlayamazlar. Çocuk beyni sağlam sebeplerden ötürü ,akıl virüsleri enfeksiyonlarına karşı savunmasızdır. Akıl virüsü : Dogmatik fikirler – hurafeler … Çocuk beynine bulaşan safsatanın , belirli bir çeşidinin hiç önemi yoktur. Bu tür virüs bir kez bulaştığında safsatanın çeşidi her ne olursa olsun, çocuk büyüyecek ve aynı safta bir sonraki nesle de bulaşacaktır. İnsanlar bir kültürü benimsediklerinde bu kültürü sürdürmekte ısrar ederler. Geliştirirler farklılaştırırlar. Kültürlerde biyolojik evrim gibidir. Ünlü pedagog , J. Rousseau (1712-1778 ) Çocuklara dokuz yaşından önce soyut kavramlar öğretilemez demiştir. Batı eğitim sistemi böyle yapılanmıştır.
Büyücülük , dinlerin bir yan kolu olarak gelişmiştir. Büyücüler ve tılsımlarla etkilemeyi hedefledikleri gerçek dünya nesnelerinin bazı sembolik yönlerini ödünç alırlar. Örnek ; toz haline getirilen gergedan boynuzunun “Afrodizyak” özellikler taşıdığına inanılmasıdır. Baştan aşağı saçma olan bu efsane gergedanın boynuzunun erekte olmuş bir penise benzemesinden ileri gelir. Büyünün olabildiğince yaygın olması savunmasız beyinlere bulaşan bir virüstür.
Dilin evrimi de doğal bir seçilimin etkisi altındadır. Latince dili: İspanyolca, Portekizce, İtalyanca, Fransızca, Romence gibi guruplara ve lehçelere evrimleşmiştir. Diller keyfi başlamışlar sonradan evrimleşmişlerdir. Nerde ne zaman başladığının tespiti yoktur. Dil ve dini coğrafya belirler. Dinde tıpkı dillerde olduğu gibi çeşitlilik zenginliğini oluşturmuştur. Gelişi güzel evrilmişlerdir . Birçok din objektif olarak mantıksız, fakat öznel olarak albenilidir. Kişiliklerimiz ,beden ölümün ardından sağ kalırlar. Ölümsüzlük fikri dinlerin yayılmasında çok başarılıdır. İnanç insan arzusuyla renklendirilmiştir. Dinlerde evrensel bir eğilim vardır .Dinlerde insanoğlunun endişelerini karşılayan ifadelerin sağ kalmasını sağlamak önemlidir. Dinin sahip olduğu en büyük düşman mantıktır. Evrime göre; bir tür değersiz ortak özelliğini ayıklar. Ayıklamıyorsa mutlaka türe fayda sağlıyor demektir. Aksi halde süre gelemez. Kendi bütünlüğü içinde zekice tasarlanmış ve gelişmektedir.
Kendini bilmenin ruhsal tatmin yolu olduğunu savunan , Ron Hubbart (1911-1986) Bilim kurgu yazarıdır. Din hakkında düşündü Diyanetik adını verdiği metotla fikirlerini yazdı. Ölümünden sonra yazıları dini metinler gibi algılanarak bir din gelişti Bu dine, Scientology adı verildi.
Jesehph Smith ( 1805-1844) Mormonluk adıyla anılan bir din kurmuştur. İsa ve Tanrı ile konuştuğuna müritlerine inandırmıştır. Peygamber olarak kabul edilmiştir. Tanrı O’na yeni bir kilise kurmasını emer ettiğinden inananlarından topladığı para ile bir kilise kurmuştur, tamamen yalancı bir kutsal kitap oluşturmuştur. Sahte ABD tarihini anlatır. 17 yüzyıl İngilizcesi ile yazılmıştır. Halbuki din 19.ncu yüzyılda kuruldu. ABD. nin en itibarlı bir dinidir. 584 sayfa dini kitabı vardır. Teslisi kabul etmeyip tek Tanrı fikrini savunurlar. Bozulmuş olan Hristiyanlığı gelen vahiylere uygun olarak düzelteceklerine inanırlar. ABD. de yaygın bir dindir. Görevi yaratma ve sonsuzluk olan TANRI neden suç işleyen küçük insancıklarla uğraşarak kendini tatmin etsin. Diye düşünürler. Kitapları Tevrat’taki Nuh tufanı mitosuyla başlar.
Tanrı insan oğluna kızar bir aile hariç tüm insanları suda boğar. Bununla yetinmez geride kalan suçsuz hayvanları da boğar. Amerikalı seçmenlerin %50 bu dine inanıyor. 2004 de ABD.de meydana gelen tusunami felaketinin sebebini Asyalı din adamları insani günahlara bağladılar. Bizde de Marmara depremi Nurcular tarafından, Gölcükte içki içen komutanların günahlarına bağlanmıştı. 2005 New orleanı Katrina isimli kasırganın sebebini Evanjelist Peder Pat , Robertson şehrinde yaşayan bir Lezbiyen Komedyeni sorumlu tuttu. Sormuyorlar ki, Tanrı bütün şehri yok edeceğine niçin günahlar Lezbiyeni kalp krizi ile öldürmüyor? İnanç bakımından ilkel insanla modern insan arasında hiçbir fark yok.
Mistikler bilinmeyenin gizemine sevinirler. Bilim adamları da bilinmeyene sevinir. Bilinmeyen bilim adamına keşif etme imkanı sunar. Mistik anlamaya çalışmaz. Anlamsızlıktan tatmin olur. Kendinde bu yüzden bir üstünlük görür, o kendinden emindir,. Halkımız buna “Cahil cesareti” der. Bilimsel çalışma, bilgisizliğin itirafını sağlamıştır. İnanç bilgi değildir. Bilim bildiklerimiz, felsefe bilmediklerimiz, din inandıklarımızdır, bilim insanı daima şüphe eder Korku inançların temel kaynağıdır. Amerikalı yazar Woody Alle; Tanrı varsa, onun kötülük yapma peşinde olduğunu sanmam, diyor.
Dünya rollerimizi üzerinde oynamaya çalıştığımız küçük bir sahnedir. Yeşil bitkiler tabiatın fabrikalarıdır. Onlar olmadan hayvanlar ve kendini hayvanlardan ayırdığını zanneden insanlar olmaz. Yeşil bitkiler oksijen üretir, okyanuslar oksijen üretir biz canlılar yaşarız. Bilimin ilerlemesi ile uzaydaki boşluk gezildi, Gökyüzünün katlarında insanların var saydığı Tanrılara rastlanmadı. Boşluk azaldı. Tanrı küçüldü. Aslında gönül evimizdeki mütevazi sevecen Tanrı iyidir. İdrak sınırlarımızda, yarattığımız probleme çözüm bulamıyorsa akıl , O akıl Tanrı haline geliyor. Akla ulaşamayan bilimsel sonuçlar yaratamayan milletler tarihte yok olur. Özgürlük; Kendi irademizle edindiğimiz ,boyun büküşlerden kurtulmaktır. Akıl çağındaki insan hürdür. Hür beyin felsefi düşünüşe sahip beyindir.