TÜRKOLOG

İbn-i Sina’nın Zamanı ve Dünyası (4)

Hapishaneden Kaçırışı 

İki aya yakın hapishanede kaldı. Zengin ve nüfuslu dostları tarafından hapishaneden kaçırıldı. Kaçırılışına Hükümdar göz yummuştu. Yaşı ilerlemiş Şiilerin ruhani lideri Şeyh Ebu Sad’ın evine yerleşti. Güvenli bir yerdi. Bölgede Şii nüfusun çokluğu sebebiyle dini lider Ebu Sad’ın evinin dokunulmazlığı vardı. Orada olduğunu sadece , kendisine candan bağlı öğrencisi Abdül Vahid biliyordu. Bilgin bütün gün gece gündüz okuyup yazıyordu. Huzurlu idi. Saraydan haber geldi. Hükümdar hasta idi. Şemsü’d Devle O’nu çağırıyordu. Biraz kırgındı. Doktorluğu baskın çıktı. Saraya gitti. Hiçbir şey olmamış gibi karşılandı. Vezirlik görevini yeniden kabul ettirdi. Amma sarayı çerçeveleyen yobazlık ve gericiliği tek başına yenmesine imkân yoktu. Hazine bom boştu. Vezir olunca tüccar yine yardım etmeyi kabul etti. Fakat bu yeni görevde yine askeri yapı başkaldırmaya, homurdanmaya başladı. Asker saraya baskı yapıyor. Sefer istiyordu. Tıpkı Osmanlıdaki yeni çeriler gibi… İbn-i Sina hükümdarı ikna edemiyordu. Hükümdar seni sarayda bırakacağım kendi yerimde “Sen olacaksın sefere çıkacağım” diyordu. Tekrar sefere çıkıldı. Seferden on gün sonra,. Hemedan’ı yirmi beş yıl yöneten Şemsüd’Devle ölmüş olarak askerlerin, Omuzunda şehre girdi. Cenaze merasimi hilebaz veznedar Tacül Mülk’ün özel töreni gibiydi. Bu zatla İbn-i Sina hiç uyuşamamıştı. Hükümdarın Küçükoğlu Şems’in küçük oğlu Samaü’d Devle hükümdar olmuştu. İpleri Tacül Mülk’ün elindeydi. Bu şartlarda çalışması mümkün değildi. Saray oyunlarını sevmiyordu. Yine de vezirlik teklif edildi. Zor durumdaydı. Hemedan’dan bir şekilde bir bilinmeze gitmeliydi. Arkadaşlarının teşvikiyle İsfahan hükümdarı Alaü’d Devle’ye İsfahan’a kabulü için mektup yazdı. .Mektuba olumlu cevap geldi. Fakat tam hazırlıklar yapılmış, evden çıkılmak üzereyken sarayın askerlerince evi basılıp, İbn-i Sina alınıp götürüldü. 

           TEKRAR      İBN-İ Sina’nın ZİNDANA ATILIŞI,

Şehrin girişine şehrin korunması amaçlı geçmiş asırlarda sarp kayalıklar üzerine Ferdecan kalesi yapılmıştı. Şimdi bu kale Hemedan zindanı olarak kullanılıyordu. İbn-i Sina’yı bu zindana kapattılar. İçinde bir ihtiyar- Birde kale komutanı olmak üzere üç kişiydiler. Kaleye girdiği tarih belli idi. Acaba bu zindandan ne zaman çıkılırdı belirsiz olan oydu. Sabahları erken kalkıyor. Okuyor ve yazıyordu. Eski günlerini köyünü, Buhara’yı Harezmi hatırlıyordu. Günler geçiyordu gelecek belirsizdi. Zindan komutanı okuryazar olmayan göbekli posbıyıklı biriydi. İhtiyar tükenmiş, fakat konuşkan biriydi. İhtiyarın konuşmalarından İlham olarak ,“Hayy İbn-i Yekzan,  ‘’ Hiç uyumayan adamın yaşayan oğlu ‘’adlı edebi bir eser yazdı. Bu eser bir insanın iç yaşantısını anlatıyordu. Dostovski’nin Suç ve Cezası gibi burada insanların yaşama kaygısı, Hayat mücadelesi feodal toplumun töre ve geleneklerine karşı nefret ve İslam’ın doğmaları, Edebi üslupla tenkit ediliyordu. İbn-i Tufeyl bu eseri taklit ederek, bir eser yazmıştır. Bu eser Dante’yi etkilemiştir. Romandaki ihtiyar Hayy, İbn-i Sina’ya evreni gezdirmektedir. Yer yüzü, atmosfer ve uzak gökleri Cennet-Cehennem – Arafat’la benzer yerleri Dante de bu gezide Yanına Virgilius’u alır.

          Zerdüşt peygamber Adravirad aynı geziyi yapar. Hz. Muhammed’in miraç gezisi de  aynı gibidir. Zindan da günler aylar geçti. Nice kitaplar okundu. Yeni kitaplar yazıldı. Zindan sakindi. Düşünmeye elverişli idi. Bu topraklarda uzun bir barış ve huzur olmazdı. İnsanlar devamlı hareket Halinde olduklarından en hareketli ve güçlü olanlar toprakların sahibi olurlardı.     Zindanın dışından gürültüler gelmeye başladı. Dışarıda savaşlar olmuş, İbn-i Sina’nın mektup yazdığı İsfahan hükümdarı Alaü’d Devle Hemedan’ı işgal etmiş, Saraya el koymuştu. Genç Hemedan hükümdarı Samaü’d Devle ve vasisi eski hazinedar Tacü’l Mülk İbn-i Sina’nın zindanına geçici olarak kapatılmıştı. Tacü’l Mülk İsfahan hükümdarına İbn-i Sina’nın yakınlığını bildiğinden İbn-i Sina’ya hoş görünmek için Neler yapıyordu neler. İnsanlık hali ,keser döner sap döner öyle oldu. Keser döndü, sap döndü işler tersine evirildi.      Barış görüşmelerinde İbn-i Sina hazır bulundu. Tacü’l Mülk ve İbn-i Sina tekrar saraya alındı.

        İBN-İ SİNA’YA ZİNDANDAN ÇIKIYOR,SARAYDA GÖREV ALIYOR.

     İbn-i Sina’ya zindan hayatı iyi gelmiş “Yezdan’ın oğlu Hayy” adlı romansı eser bitmiş, Hekimlik yasası  adlı eseri tamamlanmış, sağlık ansiklopedisi bitmişti. Her musibetten bir verimli iş çıkaran İbn-i Sina’nın sadık öğrencisi Abdül Vahid devamlı onun yardımcısı idi. Hemedan ’da yönetim değişip, sarayda sükûnet sağlanınca İbn-i Sina’ya yine sarayda iş verildi. Alaü’d Devle bürokraside fazla değişiklik yapmadı Tacü’l mülk yine sarayda aynı görevde kaldı. İbn-i Sina’nın bir yıl önce evi basılarak götürüldüğü aynı mahalle aynı evde kalması uygun görüldü. Askerler tarafından ev tarumar edilmişti. Ev onarıldı. O baskından çuvallara doldurularak kaçırılan Kitaplar saklandıkları yerden çıkarılarak hazırlanan raflara dizildi. Büyük yardımcısı Abdül Vahid’i yeni öğrencilerde vardı. Ondan ders almak isteyen binlerce zeki öğrenci vardı. İbn-i Sina hem devlet işleriyle hem doktorlukla hemde hocalıkla hemde yazarlıkla uğraşıyordu. Bin yıl önce hastalıkların sebebini insanlar kötü ruhlara bağlıyordu. Kan dolaşımının bilinmediği çağda kalp hakkında kitap yazdı. İnsan anatomisini gizli olarak kesip biçmesi lazım ki yazdığı eserlerdeki sağlam bilgilere ulaşsın. İnsan bedeninin yeniden dirileceğine inanıldığı  için dinlerde, kadavra yasaktı… Hristiyanlıkta ilk kadavra incelemesi, dini yobazlığın biraz daha gevşek olduğu İskoçya da 18. Yüzyılda mezarlıklardan ölü çalınarak yapıldı. Bu bilim batıda 18 Asırdan sonra gelişti. İbn-i Sina bu işlerle uğraşacak kadar cesaret sahibi bir insandı. Evrensel Astronomi kitabını yazdı. İyilik ve günah konularını işledi. Musiki san ’atına giriş adlı makale yazdı. İslam’da şiir ve müzik hoş karşılanmadığı halde, sanat ve felsefe konularına ağırlık verdi. Yasin suresinde; Biz peygambere şiir öğretmedik, şiir peygambere yakışmaz ‘’diyor.(Yasin Ayed.69.)

            İbn-i Sina’ya göre; Tıbbın birinci görevi insan sağlığını korumak. İkinci görevi ise, ” sağlığın bozulması halinde onu tekrar geri kazandırmaktır”  ilkelerini koydu. Kan dolaşımı konusu Avrupa da 15 yüzyılda konuşuldu. Konuşan bilgin dine karşı geliyor diye odun ateşinde yakıldı. William Harvey  ‘’1578-1657)  adlı İngiliz bilgin, İbn-i Sina’dan dört yüz sonra kan dolaşımını buldu. İbn-i Sina küçük kan dolaşımı hakkında fikirler söyledi. Bronşların tasvirini yaptı. Damarların fonksiyonları hakkında bulgular elde etti. Hayvan ve bitkiler üzerine sayısız deneyler yaptı. Veba ile kolera arasındaki farkı belirledi. Çiçek hastalığının bulaşıcı olduğunu söyledi. Menenjit hastalığını keşfedip, belirtilerini tespit etti. Verem hastalığının bulaşıcı ve öldürücü bir hastalık olduğunu tespit etti. Güneş ışığının veremli hastalar için tehlikeli olduğunu söyledi Sıçak sert şarapla yarayı iyileştirdi. Şarabın sterilize özelliği 1959 yılında Fransız Profesör Masguelier tarafından tespit edildi .

        Alman felsefe doktoru olan  doğu düşünce tarihini inceleyerek Avrupa’nın üzerine doğan İslam güneşi adlı eseriyle ünlenen Sigrit Hunke, İbn-i Sina için şöyle diyor.’’ 17.yüzyılın başlarında Tübingen ve Frankfurt üniversitelerinin ders programlarının temelini oluşturuyordu. İbn-i Sina’nın Kanun kitabı ilk defa 1473 yılında Milano ’da basıldı. 15 asra kadar  16 baskı yaptı. O yüzyıllarda İbn-i Sina’nın tıp kitabı Avrupa’da en çok okunan tıp kitabıdır.’’

          785 bitki üzerinde inceleme yapıp not etti. (Bitkilerin Romalılar tarafından arşivlenip adlandırıldığını da unutmayalım.) Nabız ve idrar konularında çalıştı. Diyet ve sporun öneminden söz etti. Bilim dili Arapça olduğundan, o zamanlar Arapça yazdı. Farsça yazdığı edebi eserleride vardır. Kendi anadili Farsçadır. Eukleides geometrisinin ilkeleri konusunda düşündü. Bu konuda yazdı ve ders verdi. Hemedan’da rahat değildi. Sarayda sıkıntı vardı. Hemedan sultanı İsfahan sultanı Alaü’d Devle’ye vergi veriyordu. Fakat saraydaki düzen aynen devam ediyordu. Bir sabah Hemedan’dan üç öğrencisi ve kitaplarıyla İsfahan’a yola çıktı. İsfahan’da ismi biliniyordu.  Sultanlar gibi karşılandı. Rahatı temin edildi. Hükümdar Alaü’d Devle onun her dediğini yapıyordu. İsfahan’da bir rasathane, yaşlılar için, Sağlık evi ve medreseler açtırdı. İsfahan’ın elit tabakası ile ilmi sohbetler yaptılar. Her hafta sonu ilmi sohbetler düzenledi, bu sohbetlere Alaü’d Devle’de katılıyordu. Sultan Mahmut ölmüş yerine oğlu Mesut sultan olmuştu (1031-1041) (1040 Dandenekan savaşında. Selçuklu Türklerine yenildi) Sultan Mesut İsfahan’a yürüdü şehri yağmaladı. İbn-i Sina’nın evi basıldı. Eserleri yakıldı. Olsun birçok nüshası bilinmeyen ellerde vardı. Yalnız yeni yazıyor olduğu adalet kitabı bitmişti. O da yakılmıştı. Onun bir nüshası yoktu çok üzüldü. Bilgin bu durum onun için ölüm demekti. Sultan Mesut Alaüd Devle’nin kız kardeşiyle evlenme karşılığı İsfahan hükümdarı olarak Alaü’d Devlenin kalmasını teklif etti.  Bu teklif kabul edilip, Sultan Mesut’a vergi ödenecekti. Zor yıllardı. Halk perişan olmuştu. İsfahan halkı toparlanıp Türk soylu Mesut’un askerleri geri püskürtürdü. Hemedan geri alındı. Alaü’d Devle Hemedan’a girerken İbn-i Sina’nın cansız bedenini dört köle taşıyordu. Ölümü duyan Hemedan halkı son görevlerinde bilginin huzurunda saf, saf el bağladılar. Tüm hastalıklara çare arayan İbn-i Sina ölüme çare bulamamıştı…

         980 yılında doğan İbn-i Sina takvimler 1037 yılını gösterdiğinde Atatürk gibi , 57 yaşında bu dünyadan göçüyordu. Ölümünü karın ağrısı için  keten tohumu ağırlıklı hazırladığı bitkisel karışıma  bağlayanlar oldu. İbn-i Sina’nın bilgeliği ve ünü batıda bilinir. Kendisine Avicenna derler. Yeni Eflatuncu felsefeyi benimsemiştir. Aristo’yu, Eflatunu ilk çağ filozoflarını iyi bilir. Onların felsefelerini yorumlar. Siyaset felsefesindeki görüşleri Eflatun’a benzer . O filozofluğunun dışında doktordur. Doğa bilginidir. İslam teolojisi ile de ilgilenmiştir. Hasan Sabah  ve Şah İsmail ile özdeşleşen İsmailliye mezhebi görüşlerini benimsemiştir. Kaba sofular mistikler onu sevmemiş dinsiz demişlerdir.

           Özel mülkü olmamış, hayatı zaman zaman yoksulluk korku ve acı içinde geçmiştir. Bütün hayatını bilime ve felsefeye verdi. Din konusunda akılcı özgür düşünce iklimi yarattı. Eflatun ve Aristo’nun kitaplarını yorumladı. Bu kitaplardan,  köleliğin doğaya aykırı olmadığını, zira bir kısım insanların doğa tarafından köle olmaya uygun yaratıldığı fikrini öğrendi ve benimsedi. Türkleri bu kategoriye soktu!

                                            GELEÇEK YAZI:    İSLAM DÜNYASINDA   FELSEFİ GELİŞİM

KAYNAKLAR

  1. Vera Aleksyeuna Smirnova   Doğunun Bilim Güneşi İbn-i Sina, CevirenArdıhan Korkmaz; Etkin yayınları 2016, ANKARA
  2. Annemarıe Schımmel çeviri. Şebnep Andaç İslamın Kısa Tarihi AlfaYayınları. Basım 2019, İstanbul.  
  3. Ernest VonAster  ‘in Ders notları  Felsefe Tarihi.Derleyen .Vural Okur.  Sentez yayınları, 2.baskı  2018.Bursa.
  4. Alfered Weber  çeviri. H.VehbiEralp.Felsefe Tarihi. Sosyal Yayınlar.beşinçi basım1998, İstanbul.                  
    Michael.H.Hart..çeviri. Mehmet Harmancı.Sabah kitaplar  .İstanbul.1993.ı.basım.
  5. İbn.i Sina Metafizik  litera yayıncılık
  6. İlhan Arsel Arap Milliyetçiliği ve Türkler.. Remzi Kitapevi, birinci basım 1997, İstanbul.
  7. Prof.dr.Zekeriya Beyaz  Türkistanda Müslüman olan IlkTürk Hükümdarları, T.D.A.V.yayını İstanbul, 1988.
  8. Biruni  çeviri; Kıvameddin Burslan Tahkiki Ma lil Hind. T.T.Kurumu, Ankara 201
  9. Jean -Paul Roux, Çeviri. Galip Üstün Türklerin Tarihi, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1995.
  10.  Gılberto Sacerdotı  çeviri  Zuhal Yılmaz Kurban ve Egemenlik Dost Yayınları.2007 Ankara

11-İslam Uygarlığına Tarihsel Bakış. Teori Dergisi.sayı.377.                      

12-C.Northcote Parkınson. Çeviren. Mehmet Harmancı. Siyasal Düşüncenin Evrimi. Remzi kitapevi. Ankara cad.İstanbul.1984.2.baskı.

13-Max Beer.Çeviri.Hüseyin Turhan. Sosyalizm ve Sosyal Mücadeleler  Tarihi.Dorlion Yayınları.2017.Ankara.

14.Bertrand Russel. Çeviri. Ahmet Fethi. Batı Felsefe Tarihi.çilt.1.2.3.Alfa basım Yayım.İstanbul.2017.3.Basım.

15  Şükrü Günbulut .Bilim ve Geleçek.sayı 56.İstanbul.

16-İbn-i Haldun. Çeviri. Turan Dursun. Mukaddime cilt .1. Onur yayınları.1977.1.basım.Ankara.

17-Necmi Tarkan. Ömer Hayyam Rubaileri. Güney matbuacılık.1949.Ankara.

18-Prof.dr.Ahmet Yaşar Ocak. Bilim ve ütopya.sayı.191.  2010.İstanbul

19.Cahit Öztelli. Yunus Emre Divanı.Millşiyet yayınları.1971.birinci basım. İstanbul

Yayın Tarihi
11.07.2021
Bu makale 1111 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!