ve Muhtemel Sonuçları
Postmoderizm modernizim sonrası,
Yapılanma anlamı taşıyan bir felsefi akımdır.
Modernizme tepki olarak doğmuştur.
Edebiyata San’ata, mimariye ve eğitime yansımaları olmuştur.
Temsilcileri; Niche, Lyodrad, Vattimo,
Derido, Hhabermas, Foucault , Schopenhauer vs.
Postmodernizim ülkemizde eğitim alanında 1990 larda,
Konuşulmaya başlanmış,
2004 yılında hazırlanan Milli Eğitim müfredatı,
Bu felsefi akıma göre hazırlanmıştır.
Öğrenciyi merkeze alan bir eğitim anlayışıdır.
Bu felsefi akımın dünyaya bakışı gereği;
Çok kültürlülük, çok dillilik adı altında milli değerlere savaş açtı.
Milli devletin eğitimini tek tipçi olarak niteledi.
Otoriter buldu, itibarsızlaştırdı ve çürüttü.
Yerelliği, etnik dini, mezhepsel sistemi içine aldı.
Postmodernizmin, eğitimde ki adı yapılandırmacılıktır.
Türk eğitim sisteminin geleneksel felsefi yapısı,
Modernist ve davranışçıdır.
Eğitimin tüm sorunları,
Davranışçı eğitim anlayışına yüklenerek,
Postmodern yapılandırmacı anlayış hâkim oldu.
2005 yılında yürürlüğe giren eğitim programlarıyla;
Bu anlayış eğitim sisteme dahil oldu.
Bu anlayışa göre;
Bilgi görecelidir, herkese göre değişir.
Nesnel bilgi yoktur.
Gerçeklik herkesin algılaması kadardır.
Bütün bilgilerin elde ediliş, yolu ne olursa olsun doğrudur.
Eşitlik adı altında, bilgilerin eşit olarak algılanması,
Masalları, hurafeleri, dini inançları, eşit düzeyde doğru kabul eder.
Oysa, bilimde doğru bir tanedir.
Herkesin bir doğrusu olması, doğrunun iki tane olduğu anlamına gelemez.
Postmodern anlayışta, kesinlik red edilir.
Bilgilerin keşfi değil yorumu doğrudur.
Bu anlayış bilime zıttır.
Bu anlayışa göre akıl herşeyi açıklayamaz.
Bilinmezliğin ve belirsizliğin arkasına sığınırlar.
Kaderciliği ve hurafeleri ve dini öne çıkarırlar.
Böyle bir felsefi bakışla hazırlanan eğitim programları sonucu;
Yetişen yeni nesil,
Yeni bir orta çağın temelini hazırlamaktadır.
Bunun emarelerini de görmeye başladık.
Bu orta çağ, modern bir orta çağdır.
Tablet kullanan bir orta çağ.
Bu orta çağ Hocasına göre;
Hasta olan kişi üfürükçüye de gidebilir, doktora da.
Kişi hürdür , Hoca müdahale etmez.
Halbuki modern eğitimde, Öğretmen bilimden yana taraftır.
Cumhuriyetten buyana uygulanan müfredattaki,
Temel felsefe bilim ve akıldır.
Bilimsellik ilkesi ortadan kalktı mı, tarih ve sosyoloji dersi,
Hikâye olur, masal olur, dedikodu olur.
Zaten orta doğuda Arap tarihçi Tabari dahil,
Tarih dedikodu ve kulaktan dolmalar anlatılanlarla yazılır.
Tabari’nin;
8 ciltlik “Milletler ve hükümdarlar tarihi” adlı eser bu anlayışla yazılmıştır.
Bu anlayış tek tipciliğe karşıyız diye,
Bilime karşı olan postmodern bir felsefi anlayıştır.
Bilimdışılık kuralsızlık ve özgürlük olarak tanımlanıyor.
Müfredat ; ne öğretelim ?
Nasıl öğretelim ?
Sorularının karşılığıdır.
Evrim doğanın yasalarını incelemek, keşfetmektir.
Doğayı tanımadan bilim olmaz.
Evrim müfredatta yok.
Müfredat Atatürk’ün değerlerini dışlanmış.
Atatürk lafı geçmiyor.
“Mustafa Kemal “diyor.
Varsa yoksa bilimdışılık.
Bilimdışı bilgi üretmek, postmodernist felsefenin sonucudur.
Diyanetin 9 yaşında kız çocuğu evlenebilir safsataları,
Ana sınıflarında 5 yaşındaki miniklere kuran ezberletmeler,
Beyinleri baskılama düşünceden uzaklaştırmadır.
İnsan özgürlüğü adına beyinlerin baskılanması,
Ve insanların ayrıştırılması cumhuriyet ilkelerine aykırıdır.
Zaten postmodernist akımının özellikleri,
Akla karşı olmak.
Yani aklın herşeyi izah edemeyeceğine inanmak.
Evrensel bütünlük yerine her türlü çoğulculuktan yana olmak.
Kurulu devlet düzenine tepki göstermek,
Dine karşı olumlu tavır takınmak,
Dini doğmaları bilgi olarak kabul etmek,
Gerçeğin yerine imaj koymak,
Bütünleşmek yerine parçaları savunmak.
Postmoderist, eğitim sistemine göre,
Hazırlanan bu müfredatla,
Gelecekte çocuklarımız, nasıl bir Türkiye kurarlar acaba?.
Sorusunun cevapları şimdiden verilmiş gibidir.
Prf. Dr. Esengül Balcı’nın araştırmasına göre,
A.B.D. Tarikat işbirliği ile Türkiye’yi bölme Projesi olan
15 Temmuz 2016 darbesi akılları yine başa getirmedi.
Şuanda bir milyon çocuk,
Tarikatların eğitim kurumlarında,
Eğitim görüyor.
Bu çocuklar Türkiye’yi Darul harp,
Yani küfür ülkesi kabul ediyor.
Türk devletinin düşmanı olarak beyinleri yıkanıyor.
Türkiye de faaliyet gösteren 30 tarikat var.
Bunların 400 kolu ve fırkası var.
Sadece İstanbul’da 445 tekke tespit edilmiştir.
800 faal medrese var.
Büyük şehirlerde apartman altları medreseye dönüşmüş vaziyette.
Buralarda 7 yaşına kadar çocuklar,
12 ve 18 li guruplar halinde,
Beyinleri cumhuriyet düşmanı olarak yıkanmakta.
Medreselere kayıt olma yaşı 3 yaşa kadar düşürülmüştür.
8 yaşına kadar bir insanın kişiliğinin oturduğu düşünülürse,
Geleceğimizin karanlıkları şimdiden kendi ellerimizle planlanmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı ;
Postmodernist yapılandırmacı müfredata göre,
Hazırlanan okul kitaplarına bir göz atacak olursak,
Geleceğimizle mutlu olmamız mümkün değildir.
Tarikat- Devlet işbirliğiyle cumhuriyetin temel ilkeleri,
Dinamitleniyor, hissi uyanıyor insanda.
Tarihçi yazar Mustafa Solak’ın tespitlerine göre;
Anadolu İmam Hatip liselerinde 4.ncü sınıfa kadar okutulan,
134 sayfalık Din kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabının,
Hiçbir yerinde Atatürk adı geçmiyor.
Türkçe tefsir dersinde Atatürk adı yok.
4-5-6-7 sınıfların Sosyal Bilgiler kitabında,
Atatürk ilkelerinden söz edilmiyor.
Öğretim programlarında laiklikten söz edilmiyor.
Ancak;
Çok eşlilik, boş ol laflarıyla kadının boşanabileceği,
Babanın üvey kızıyla evlenebileceği,
Buluğ çağına gelen kızların evlenebileceği,
Dini kural olarak kitaplara girdi.
Müfredatta çocuklarımıza;
Modern yasalar yerine şeriat yasalarının hükümleri öğretiyor.
Atatürk’ten darbeci ve Osmanlı devletini yıkan,
Adam olduğu hissi veriliyor.
1876-1908 meclisleri darbe olarak niteleniyor.
Çağdaş hukukun yerine,
Şeriatı ve işid algısını vurgulayan müfredatla;
GelecekteTürk milletini ayakta tutabilir miyiz?
Birlik ve bütünlüğümüzü koruyabilir miyiz?
Her vatanseverin bu konular üzerinde akıl yürütmesi,
Fikir üretmesi tepki vermesi lazım.
Yarın geç olabilir.