Bildiğimi sanarak aldandığım vakidir.
O halde,
Asla bildiğimden emin olamam.
Tanrı aldatıcı olmadığından
Bende asla,
Tanrı hakkında yanılmış olamam.
Dünyanın gerçekliği Tanrı tarafından garanti edildi ise,
Tanrı’nın gerçekliğini nasıl izah edeceğiz.
O’nun gerçekliğinin kanıtı ne ola ki?
Acaba;
İnsanın hayatı aldanmaya mı programlanmıştır.
İnsan aldatılan bir varlık mıdır,
Din koyucular tarafından?
İnsan kendini aldatır görünerek Tanrı’yla
Başkalarını mı aldatmaya meyilli,
Genleri öyle mi planlı acaba?
Bu sorular uzar gider sonsuza…
İnsan nedir?
İnsan ruh ve beden midir.
Acaba öylemi dir?
Pek tabi ki öyledir.
“Öyleyse insan bütün canlılar gibi kendisi için mi yaşar?
Öyle ise,
Diğer canlılardan farkı ne?
Dekart’a göre ;
İnsan hem ruh hemde bedendir.
Bu bakışla Akdeniz çanağı felsefecilerinden ayrılır.
Dünyada düzen ve tertip nasıl kuruldu?
Niçin hiçbir canlı birbirine benzemez?
Tek Tanrılı dinler ve dahi pagan dinler
Bu hayatın dışında,
Ölünce ebedi bir hayatın olduğunu söyledi Hep.
O hayatta insanlar cenneti özledi genelde.
Dekart’ın kurduğu Kartezyan felsefe ile,
İnsanın bu dünyada kurduğu hayatın kendi hayatı olduğu ,
Ve bu hayatın kişinin kendine yettiğini bu yetiden memnun olduğunu,
Bu hayatı yaşadığını, hayatın kendinin olduğunu” göstermek istedi.
Düşünen tabiat fikri ile Tanrı ve öbür yaşamada hayat hakkı tanıdı.
Bilgelik: Kişinin dünyayı kendi ihtiyaçlarına ve arzularına göre idare etmesidir.
Bilgelik veya birey: kendini idare etmeyi bilmektir.
Dekart’a göre;
TABİATIN DEĞERİ
İnsan, Tabiatta yalnız değildir.
İnsan yaşamak ister. Ölmek istemez.
Fakat ölüm mukadderdir.
Bu mukadder güç korkuyu,
Korku Tanrı’yı yarattı belki
İnsan hep varlıkta kalmak,
Varlıkta gelişmek, serpilmek ister.
Tabiat O’na çevresinde bulunan cisimlerden bazılarından kaçmak,
Bazılarına uymak gerektiğini kanunlarıyla söyler.
İnsan başarı ve başarısızlıklarla boğuşurken,
Hayatta iken ölüme ulaşıveriyor.
Bu bir tabiat gereği midir?
Tanrı emri midir?
Tanrı tarafından insan;
Hem yaşamaya teşvik ediliyor
Hemde ölümle yaşamaktan MEN ediliyor.
Bu çelişki mi acaba?
Bütün bu sonuçlarda suçlu insan mıdır?
Tabiat mı dır?
İnsan ve insan nesli,
Ne kadar mutlu ve mesut olsa da bu dünyada,
Istırap çekmeğe, ihtiyarlamaya ölmeye mahkumdur.
İnsanoğlu bu sonucu boyun bükmek zorunda.
Ölümün elinden kurtulmak,
İnsanın elinde değil.
İnsanoğlu var olduğu günden beri
Ölüme çare aramış,
Simyacılık gayreti Kimya ilimini doğurmuş
Fakat;
“Ölüme ilaç bulunamamıştır.
Bu ilaç bulunamayınca dinler,
Öbür dünyayı mı dizayn ettiler acaba?
Güzelliklerle, şaraplarla hurilerle dolu bir dünya…
Belki insanoğlu,
İlmi bir maharetle ölüme çare bulabilir kim bilir?
O zaman;
Din koyucular ve dinden beslenenler ne yapar acaba?
Istırap çekmek, çilelere katlatmak
Derviş için ebedi düzen içindir Mutlak.
Dervişin bu iyimserliği ebedi dünya için mi dir acaba?
Kafasından uydurduğu bir hülyadan mı ibarettir.
İnsan Derviş hülyası ile,
Hurilerle- gılmanlarla - kevserle kendini mi aldattırıyor acaba?
Öbür dünya ile ilgili iyimserliği insanoğlunun önder dervişin
Vede
Kahinin bir hülyadan mı ibaret?
İnsan onunla mı kendini aldatıyor?
Dünya bizim için mi vardır.
Biz dünya için mi varız.
Ebedi dünya görünmez bir yerde midir?
Kişi O, dünya için kendini eritmeli midir?
Dünyanın ebedi güzelliğini geçici olarak,
Temaşa etmek için mi, bu dünyadayız?
Ebedi düzen mi? Bu dünyayı güzel kılar.
Güzel nedir?
Kişi kendini Tanrıya vererek mi Tanrı’yı kullanır?
İnsan Tanrı’nın etrafında mı döner?
Zamanla sonsuz mutlak Tanrı,
İnsanileşirmiş yani Tanrı insanlaşır mı?
İnsanda Tanrılaşır mı?
Tanrı ile insan arasında böyle bir döngü var mıdır?
Tanrı hayatını insanda mı devam ettirir?
İnsan hayatı Tanrı’da mı?
İnsan ölmek istemiyor, uzun yaşamak istiyor.
Bu konuda Tanrı’dan bir irade gelmiyor.
Tanrı insanın arzularına cevap vermiyor.
Tanrı bize aldatıcı bir tabiat mı verdi asıl tabiat öbür tarafta mı?
İnsanın başına gelen kötülükler kader midir?
Kaderse hayır ve Şer Tanrıdan değil mi?
Hayır ve Şer Tanrıdan sa
Şer işlerde insanın suçu ne?
İnsan Tanrı idaresine nasıl karşı gelebilir?
Felsefe insanı merkeze alır.
Din Tanrı’yı.
Demokrasi hukuk anlayışını.
İnsan hayatının var mı değeri?
İnsan niçin yaratılmıştır?
İnsan insan olarak kendiliğinden var olmak için mi yaratılmıştır?
Kendini dışarı çıkarmak ve kendini açmak için mi yaratılmıştır.
Kendini aşmayı ve sorgulamayı Tanrılar bağışlar mı?
Tarihte Tanrılar sorgulamayı bağışlamadılar.
Sorgulayanlar Tanrı’yı temsil ettiğini söyleyen güç tarafından
Yargılanıp giyotinle yok edildiler.
Tanrı acımasız mı?
Sabit tabiat, kanunları sayesinde,
Tabi düzen tıkır tıkır işler.
En önemli tabiat kanunu “Yer çekimi” kanunudur.
Hiç bir şey yoktan var edilemez,
Var olan şey yok edilemez.
Tabiatın kanunu bu…
Papan kanununun böyle
Müsbet bir yanı yok.
Hep korku.
Tabiat aldanmaz.
Suya batan bir çubuğun kırık görülmesi tabiatın yanılgısı değildir.
Sokrat’a göre bilgelik; bir şeyi bilmediğini biliyor olmaktır.
Dekart’a göre ise; “Dünyayı kendi ihtiyaç ve arzularına göre idare etmesini bilmektir”.
O’na soru soramaz mıyız?
Dekart’a göre “Kendini idare etmesini “ bilmek bilgeliktir.
İnsan akla erişirse eğer,
Kendinin hazırladığı, kendi malı imiş gibi kullanacağı,
Yeryüzü cennetini kendisi yaratacaktır.
Kendinin olana, kendinden büyük olana,
Hiçbir şeyi borçlu olmadığını anlayacaktır.
Ve böylece insan,
Tabiatın efendisi olduğunu idrak edecektir.
Birbirleriyle çarpışmayıp, barışı yakalayacak
Çarpışmalar ıstıraplar son bulacaktır.
Barış algısı, bir Ütopya veya hülya olarak algılanmıştır.
Tüm dinler ezenlere başkaldırı olarak çıkmıştır.
İbrahim: Nemrut’a
Musa: Firavun’a
İsa: Romaya
Muhammet: Kendi kabilesine.
Dünyayı cennet yapma düşüncesinden hareket eden
Komünizm dini algıdan uzaktı.
O da din haline geldi.
Zulme döndü.
Acımasız cinayetlere tanıklık etti insanlık.
Amma hiçbir zaman insanoğlu,
Geleceğe olan imanını inancını kaybetmedi, diyalektik işledi.
Dekart; buna benzer düşünceleriyle
Kiliseyi karşısına almasa da, Tanrı ve Papaz kurumunu kabul etsede,
17 Asır başka şansı yoktu. Kiliseyi tenkit edemezdi..
Kurduğu felsefede,
Ve,
“Tanrının kopyası, taklidi olarak, ortaya dikilen bir insanlık “ düşleyecektir.
İnsana kul kılınan bir dünya .
Bu dünyaya hüküm eden insanlık .
Açıkça bu ifadeleri kullanmasa da
Dekart;
20 asır dünyevilere göre öncülük etmiştir.
Bu düşünce sahiplerinin
Beyin fırtınalarıyla hukuk,
Kiliseden koparılıp,
Dünyevileşmiştir.