Ne olacak bu futbolumuzun hali?

Uzun süredir benim spor yazısı yazmadığıma bakmayın siz. Ben aslında Türkiye Spor Yazarları Derneği?nin kıdemli üyelerinden bir spor yazarıyımdır. Mustafa Yiğit kardeşim kadar olmasa da bundan böyle, arada bir de olsa spordan da söz etmek gerektiği kanısına vardım.

Efendim;Fenerbahçe?nin İtalya Liginin gözde ekiplerinden İnter ile Şampiyonlar Liginde oynadığı maçı sizler de izlediniz mutlaka. Övünmek gibi olmasın Beşiktaşlı olduğumuzdan pek rakiplerimizin maçlarını takip etmiyoruz ama söz konusu olan Avrupa maçları ise o takımı tutmayı da görev biliyoruz?

Fenerbahçe?nin maçını izlemeye başladığımda bir şey dikkatimi çekti.  Bu da; maç oynanırken sunucunun ve beraberinde kritik yapan teknik adamın uzun süre ağızlarından bir Türk isminin çıkmamasıydı. İnat ettim ve 10 dakika süre tuttum. Sunucu 10 dakika içinde 65 kez yabancı isim telaffuz ederken, sadece 10 kez Türkçe isim söyledi. O?nun da 6?sı Semih, dördü de topun her kalemize gelişinde kale vuruşunu kullandığı için Volkan?dı. Bir an ?acaba Fenerbahçe maçını mı seyrediyorum?? diye de düşünmedim değil. Ama maç Fener ile İnter arasındaydı. Fenerli futbolcularımızın formaları da sarı-lacivert rengindeydi. Bu durum acaba bizim takımın kötü oyunundan mı diye düşündüm bir ara, hiç de kötü değillerdi ve durum da 0-0 berabere gidiyordu. Anladım ki; bizim topçuların çoğunun adı da yabancı olduğu için benim bu çetele tutma işinde ortaya çıkan sonuç normaldi. Yani 10 dakikada 65 yabancı isme karşılık 10 yerli isim olması.

Ardından kadroya baktım, Allah sizi inandırsın bir kez daha şaşkına döndüm. Çünkü bizim on birde sadece dört kişi yani Kaleci Volkan, Bek Gökhan, orta sahada Selçuk ileride de Semih, bir de sonradan TC vatandaşı olan Aurelio (Mehmet) ile beraber beş kişi.Bu rakam bir ara Semih?in sakatlanarak oyundan çıkması ile 4?e düştü ama Allahtan, yerine giren ilerideki Colin Kazım lakaplı genç çocuk, Colin adını kullanmama kararı almış ta o da sunucu tarafından ?Kazım? diye anılmaya başlandı. Buna rağmen bizim isimler anonsta altıda biri bile bulamadı. Bu arada bizim yabancıları da saymamız lazım tabi ki, onbiri tekmili birden ortaya koyalım. Bizim yabancılar başta Roberto Carlos olmak üzere, geriden başlayarak Edu, Lugano, Deivid, Vederson, Colin Kazım, Alex ile 11/de çoğunluğu sağladılar. Hatta oyundan çıkarken Deivid adlı genç Tanrı?nın kendisini koruması için üç kez istavroz bile çıkardı?

Maç sonucu malum. 3-0 yenildik. Önemli değil bu bir yarış, yenmek te var, yenilmek te. Ancak böylesi bir yapı ile biz Milli takımı nasıl kuracağız?.. Ama bizim anlı-şanlı eski hakemlerden, kabzımallardan ve de teknik adamlardan kurulu spor medyası nasıl olsa bir kurban daha bulur. Hakan Şükür?ü yediler, şimdi sıra Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim?e geldi. Olsun, liglerde yabancı sayısının sınırsız olmasını isteyen Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım Beyefendi, Milli Takımın başına da bir yabancı bulur. TC Vatandaşı yapacağımız yabancılarla da bir Milli takım kurarız olur biter.

Yerel Yönetimlerin görevi sporculuk mu?

Madem bugün spor yazarlığımız tuttu, sporla yerelde devam edelim.

Efendim bizim Büyükşehir Belediyesi ile alt belediyelerin hepsinde Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlükleri var. Başlarında da gerçekten tecrübeli arkadaşlarımız. Her ne kadar korsan Haber Ajanslığı yapsalar da, hazır haber ve fotoğraflar gönderdiklerinden işimize geldiği için pek sesimizi çıkarmıyoruz.

Ancak son haftalarda dikkat ediyorum. Bizim belediye bültenleri ile 8-10 sayfa spor gazetesi çıkarılır. Çünkü her belediyenin futboldan tutun, basketbol ve jimnastiğe kadar sporcuları ve takımları var. Hatta Basketbol Birinci liginde iki takımımız bile var. Pazartesinden maç sonuçlarının değerlendirilmesinden başlayarak, hafta içinde hazırlıklar ve hafta sonu maça davet bültenlerini sosyal belediyecilik yapısı içinde değerlendirmek lazım. Aksi halde memleketin başka sorunları ile ilgilenecek belediye şubeleri kurmak mı gerekecek bilemiyorum?

Biraz da gülelim?

Emniyet Müdürümüz Feyzullah Arslan?ın kaleme aldığı ve elimde 3. baskısı bulunan ?Gül, Güldür, Düşündür? adlı kitabından komik telsiz muhabbetlerinden örnekler sunmaya devam ediyoruz:

* 5433 Merkez.

Merkez dinlemede.

Cemal Gürsel Caddesi?nde şüpheli bir paket var, uzman ekip gönderebilir misiniz?

Anlaşıldı, çevre güvenliğini alın, pakete dokunmayın, uzman ekip seyir halinde.

(3 dakika sonra) 5433 Merkez.

Merkez dinliyor.

Anlaşıldı efendim, uzman ekibe gerek yok, paket boş.

Tamam, nereden anladınız, çevre güvenliğini alın demiştik.

Anlaşıldı efendim, üzerinden kamyon geçti, kamyon!!

* 5414 Merkez 5452, mevkiiniz nere, nerdesiniz?

Anlaşıldı efendim, arkanızdayım.

* Merkez 5436

5436 dinliyorum merkez.

Camide son durum nedir?

Merkez cenazeler hareket etti, mezarlığa seyir halindeler.

* 7553 Merkez, kaçan aracı takipteyiz.

Anlaşıldı, mevkiiniz?

(Bir süre sonra) Anlaşıldı merkez, kaybolduk!

* 4636 Merkez, olay yerine gelindi, olay yerinde bir maktul var, sanıklar faili meçhul.

3370 Merkez 4636, maktulün durumu nasıl?

* Merkez 4566, mevkiiniz?

4566 Merkez, Cumhuriyet Caddesi.

Anlaşıldı 4566, tam mevkiiniz?

Merkez arabadayız.

Günün Sözü

Allahın insanlara bahşettiği en büyük nimet, olan bitenleri zaptetmek kabiliyeti değil, ondan daha kuvvetli olan unutmak kudretidir.

Şevket Rado