Felaket üstüne siyaset!..

Taşağıl’da başlayıp, arkasına aldığı poyrazla Manavgat ve Serik ilçeleri ile köylerini tehdit eden orman yangını olmasaydı, Manavgat ve Serik Arenasında ne siyasetçileri, ne de sözde yardımseverleri görecektik. Hatta yürekleri dağlayan Manavgat orman yangınının siyasi ranta döneceği hiç aklımıza gelmeyecekti.

Orman yangını çıktı. Önce CHP ile AKP arasında orman yangını kavgası da başladı. Aslında her iki taraf ta hariçten gazel okuyordu, çünkü asıl kavgayı canını dişine takıp, kendini alevlerin içine atma yürekliliğini gösteren orman işçisi ve köylünün yüreği yanıyordu.  Yangın; öncesi ve sonrasıyla TBMM gündemine de taşındı. CHP milletvekilleri, bakana ve hükümete yangınla ilgili yeterli tedbirin alınıp alınmadığını, bölgede çıkabilecek yangınları nasıl önleyeceklerini sordular. Yeterli uçak ve helikopter alınmış mıydı?  Sonra bunlar yetmedi kavganın “belden aşağı vuruş” bölümüne gelindi.

Yangın alev alev devam ederken Büyükşehir Belediye Başkanı ailesi ile birlikte gittiği Çeşme’de görüntülendi. Artniyetli (!) bir gazetede haber yer alınca Menderes Türel açıklama yapmak zorunda kaldı. Ve dedi ki;

“96 saattir kesintisiz, uykusuz ve büyük bir özveri ile görev yapan Antalya Büyükşehir Belediyesi çalışanlarını derinden üzen ve yanlış algılamadan kaynaklandığını düşündüğüm bir haber yayınlanmıştır.
Olayın doğrusu şudur:
Bir eş ve bir baba olarak eşim ve çocuğumu eşimin ailesinin yaşamakta olduğu İzmir'e aracı kendim kullanmak suretiyle karayoluyla götürdüm. Seyahat sonrasında kısa süreli kaldıktan sonra geri döndüm. Bu esnada Çeşme ilçesinde hatıra fotoğrafı olarak çekilen bir resmin siyasi istismar malzemesi yapıldığını üzülerek müşahede etmiş bulundum.”

AKP İl Başkanı Hüseyin Samani de kavgadan geri kalmamak için  “Tenceremin dibi kara, seninki benden kara” misali, yanına iki de vekilimizi yanına alıp düzenlediği basın toplantısında, Türel’e destek çıktı ve  “Serik’te hava alevlerle aydınlanırken Konyaaltı’nda havai fişekleri ile aydınlandı” diyerek şiir gibi bir duygusal konuşma yaptı.

Bununla da yetinmeyip “Evet bizim başkanımız Çeşme’ye zorunlu olarak gitti ama ya sizinki, ormanlar cayır cayır yanıp, köylülerimiz can pazarında kavga verirken sizin başkanınız da festivali iptal etmeyerek, şenlik düzenledi, güzellik yarışması yaptı, havai fişekler patlattı” dedi.

Siyasi rant mücadelesi bununla da bitmedi. Muratpaşa Belediye’sinin CHP’li Başkanı Süleyman Evcilmen yangın kontrol altına alındıktan sonra, en çok zarar gören Karataş Köyünde aşevi açınca, ardından Büyükşehir Belediyesi ekipleri köye sebze ve meyve dağıtımı için seferber oldu. Şüphesiz yanlarında belediyelerin basın büroları görevlileri, yani fotoğraf makinesi ve kameralarla beraber… Bu yardım yarışına diğerleri de sonradan katıldı.

Son olarak CHP’nin seçim otobüsü ile Karataş Köyüne giden CHP Kadın Kolları’ndan bir haber bülteni geldi:

“Karataş Köyüne CHP sahip çıktı - Antalya'nın Serik İlçesi Karataş köyünde 31 Temmuz'da meydana gelen Orman Yangınında Mağdur Olan Vatandaşlarımıza, Cumhuriyet Halk Partisi İl Kadın Kollarından büyük destek geldi.

Ve sonunda Karataşlı kadınlar CHP’li hemcinslerine patladı:

 "şu ana kadar bu şekilde görüşüp her birimizin ayrı ayrı derdini dinleyen, oturup sohbet eden kimse olmadı. Buraya Kullanılmış malzemeleri getiriyorlar. Bunlar bizim çok zorumuza gidiyor. Bu tip kullanılmış malzemelerinin gönderilmesini istemiyoruz."

Siyasetçilere ve onlar gibi davranan sivil toplum örgütlerine bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Dinimizden, geleneklerimizden, örfümüzden bir hatırlatma:

“İbadet de, kabahat de gizlidir”

Bana inanmıyorsanız bakın ayetler ve hadisler ne diyor?

-         Kim, dünyada günahını gizlerse, Allahü teâlâ da, Kıyamette, o günahı herkesten gizler.

-         Bir günaha düşen, Allah’ın örtüsünü, kaldırmasın, onu gizlesin! Çünkü insanlardan utanarak günahı gizlemek, hayâdandır. Hayâ da imandandır.

-         Gizli sadaka daha iyidir. [Bekara 271]

-         Kıyamette, Allahü teâlânın himayesine aldığı yedi kişiden biri, sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar, sadakayı gizli verendir. [Buhari]

-         Sadakayı gizli vermek Cennet hazinesidir. [Hatib]

Bu işi rant olarak kullanmadan yapanlar da var. Onları ne biz, ne de sizler görüyor ve duyuyorsunuz. Kendi başlarına, yanlarında gazeteci olmaksızın gidip, yardımlarını yaparak geriye dönüyorlar. Onların düştükleri acıyı yüreklerine basıp, yardım etmenin huzurunu yaşayarak. Felaket üzerine siyaset yapmak hiç de edepli bir şey değil…

Bizden söylemesi efendim…

GÜLMECE

Rahmetli Erdal İnönü siyasi hayatı çok kısa sürdü. Ama dürüstlüğü ile bir döneme imza attı. Birçok sözü fıkra gibi literatüre girdi. İşte birkaç örnek:

Göremezsiniz tabii.
Kendisini sinema çıkışında yakalayan bir gazeteci sorar:
- Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek?
- Tabii göremezsiniz sinema salonları karanlık oluyor.

”Ölürüm yoluna”
Seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal Bey'e hitaben "Ölürüm yoluna" diye haykırır. Erdal Bey cevap verir: “Dur, ölme. Bir oy bir oydur”

Platonik aşk
İnönü SHP Genel Başkanıyken dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile görüşecekti. O günlerde İnönü Yılmaz'ı sert biçimde eleştiriyordu. Yılmaz, Necatibey caddesinde bulunan SHP Genel Merkezine geldi. SHP ile ANAP Genel Başkanları baş başa uzun bir görüşme yaptılar. Herkes sert tartışmalar yaşanmasından endişeliydi. Görüşme sonrası dönemin SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, İnönü'ye biraz da endişe ile görüşmeyi sordu. İnönü şöyle dedi:
- Çok iyi geçti, Mesut bey partimize aşık oldu. Ama platonik.

GÜNÜN SÖZÜ

Bir güçlükle karşılaştığınızda, kendinize bir kaçış yolu değil, bir çıkış yolu arayın.

D.L. Weatherford