Cennet Düşleri ve Düş Cennetleri

Cennet nedir? Nasıl bir yerdir?  Niçin kimilerinin cennete gideceği varsayılır? Cennet insana ne sağlar? Cennette yaşamak anlatıldığı kadar güzel ve rahat mıdır? Ne düşünüyorsunuz cennet hakkında?

Eğer "öteki dünya" ve "cennet" inancınız varsa; gideceğiniz cennetin nasıl bir yer olduğu konusunda çeşitli düşünceler üretmiş ya da düşlemişsinizdir bu güne kadar. Çünkü öteki dünya inancı olmayanların bile "cennet"le ilgili kimi düşleri olmuştur.

Cennet;  Kuran’da, İncil’de, Tevratta ve tüm din kitaplarında değişik biçimlerde tanımlanır ve insanların cennete gidebilmesi için nasıl davranması gerektiği anlatılarak, sayısız kurallarardına sıralanır. Öylesine kurallardır ki sayılanlar; insanın bu kuralları yerine getirebilmek için, işinin olmayıp; parasının, malının, mülkünün olması gerektiği düşünülebilir. Belirlenen cennet ve cehennem tanımları içindeki “huriler ve  gılmanlar” bu yazının konusu değil. Kısaca yaşamımızı sonlandırdığımızda gideceğimiz sonsuz yaşam merkezidir cennet. Bunun olumsuzu, yaşamsızı cehennem.

Öyle sanıyorum ki; bütün gün canı çıkıncaya kadar çalışacağı bir cennet düşlemez hiç kimse.. Öyle ise  cennette iş yoktur, çalışmak da..

Sürdürelim varsayımlarımızı; cennette trafik sıkışmaz, çünkü trafik yoktur.. Otomobiller, otobüsler, motosikletler ve onların sinirleri sürekli geren gürültüsü de yoktur.. Teknoloji yaşamı ne kadar kolaylaştırmış olursa olsun, öteki tarafta kimsenin bir yerden bir yere kıpırdama niyeti bile olmaması gerekir. Çünkü her şey elinin altındadır. Onun için cennette arabalar da yoktur, otobüslerde, antkart’larda, doldurulmuş dolmuşlarda..

Sonra uçaklar yoktur. Yatlar da yoktur. Bu yüzden küçük servetler harcanarak, dünyanın bir ucundan ötekine yolculuklar da yoktur.. “Herkes memnun ki yerinden dönen yok seferinden” diyen şair boşuna mı düzmüş o dizeleri!

İyi de yeryüzünde sürekli bir yerlere, Beyaz saraylara, Çankayalara ikide bir gidip geri dönenerek pervaneye dönenlere ne demeli…

Cennette televizyon izlemek, radyo dinlemek, İnternette çetleşmek de yoktur. Çünkü ne düşünürsen öte yakadaki ilgili duyar ve anlarseni, yanıtlar bir de. O zaman anlaşamamazlık da yoktur

Telefon, hele hele cep telefonu hiç yoktur.. Ne gerek var ki!.. Kimsenin kimseye olumsuzluklar iletmesine gerek olmadığı gibi, kimi düşünürsen yanı başında olur..Uçakta yoktur, tiren de, düşünmen yeter bir yerden bir yere gitmek için.

Cennette para da geçmez. O nedenle cüzdan da, kredi kartı da yoktur. Kafa şişiren soyguncu banka reklamları da duyamazsınız Cennet TV’den. Öyle sanıyorum ki cennetin konakları, sefertası apartmanları, gecekonduları da  olmaz..

Yöneten-yönetilen ayrımı olmadığından; bakanları-bakmayanları, başbakanları- alt bakanları, kaymakamları- kaymaklananları; beldelere bakanları, tankları-topları-tüfekleri, askerleri ve kumandanları da yoktur.. Çünkü ol cennette kavgalar, itişmeler, çekişmeler, göz koymalar da yoktur. Ve ol denenle de, ol cennette savaşlar da yoktur. Kapitalizmde yoktur, sosyalizm de yoktur, küreselleşme de yaşanmaz.

Hani bilmem ama, resmi evlilik de olmayacağı için, evlilik cüzdanı da yoktur. İnsanların hırsları ve kinleri de olmaz, çünkü her şey boldur, her şeye ulaşılabilir, her şeye dokunulabilir, her şey herkes tarafından kullanılabilir, her şey paylaşılabilir, bedavadır, çünkü para yoktur - biraz sosyalizme benzedi ama neyse- belki de orada emperyal “sahte cennetler” vardır, bu gün Türkiye’de olduğu gibi.

Eh düşlerimizdeki cennetler bu kadar güzelse; yaşanılan şu "âlem"i cehenneme çevirmenin ne âlemi var, diye sorası geliyor insanın. Bu güne kadar yanıt alınamadı.

Aslına öte dünya için düşlediğimiz cennetleri biraz da  "bu dünya" için düşleyemez miyiz? Çok mu zor çevremizden başlayarak yaşamımızı küçük cennetlere çevirmek? Ne dersiniz? Bir düşleyin, düşünün ve uğraşın isterseniz. Bakarsınız önce Anadolu’yu, ardından “dünya”yı cennete çeviririz!

“Ben istemezsem, sen istemezsen; nasıl çıkar insanlık aydınlığa”, nasıl cennete döner bu güzelim dünya, nasıl sevgiyle bakışır insanlar birbirlerine?

Ne dersiniz? Yaşadığımız dünya için bir cennet düşleyip, ince ince işlesek mi? Hiç olmazsa yurdumuz için!

Hani belki tutar…

Ya bir de tutarsa!

Üüüffff, yağma hasanın böreği… Ye babam ye!..

Yayın Tarihi
27.06.2009
Bu makale 520 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Fani dünyanın fani fani işleri bunlar... Güzel olur olmaya da, kabilelerde bile teknoloji yok, fakat kapışma halinde kabile insanları... İnsan bütün bunlara sebep. İnansız Dünya da neye yarar ki? Cennette yaşam sürense insandan arınmış ruhlar.... Haliyle ruhsuz insan, insansız ruh tekbaşlarına birşey ifade etmiyorlar işte:)

Seray Deren 22.07.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!