Seçmesini Bilmek

Prof. Dr. Yıldız Tümerdem’in bir şiirini anımsadım; “seçmesini bilirsen” “ilkelerinle aydınlanır / yürüdüğün yolun” / “yoksa kör kandille / bulamazsın öz yolunu…” diyordu ilk dizelerinde. Evet tüm sorun seçmesini bilip bilmemekten, daha doğrusu kendisini, toplumsal kimliğini, geçmişini geleceğini bilememekten kaynaklanıyor. Üstelik seçmesini bilebilmekte düşünebilmekle eşdeğer.

Düşünemeyen, düşünmesini bilmeyen; ulusallığın, bağımsızlığın önemini kavrayamayan, kişisel çıkarlarıyla, toplumsal çıkarları arasındaki dengeyi kuramayan insan; seçmesini de, toplumsal değerlerin önemini de bilemez, düşünemez. Bilemeyince de ve bilmemeye koşullandırılınca, bugün toplumun büyük bir bölümünde olduğu gibi, onları yönetmekle görevlendirilenlerin yönetim ve yönlendirmesine girer.

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu durumlara; yani eğitimsizliğe, düşünmekten yoksun bırakılışımıza bir günde gelmedik kuşkusuz. 1960 sonları ve 1970’lerden başlayarak eğitim sistemimizin, dış kaynaklı uzmanların katkısıyla bilinçli olarak bozulması ve içinden çıkılmaz duruma getirilmesi bunun ilk adımıdır. Ardından bilinçlice yaratılan ekonomik çıkmazlar ve uzun soluklu çökertilme planları gelir.

Onun için; artık ülkenin yakın geleceğinden kuşku duyanların, bir çıkmaza sürüklendiğimizin farkında olanların; kimi bakış açıları farklılıklarını, koşullanmışlıklarını bir yana bırakarak; Atatürk cumhuriyetinin koyduğu ilkeleri ve devrimler demetini yeniden yaşama geçirmek için, ulusallık ve bağımsızlık noktasında buluşarak yeni bir toplumsal oluşuma yönelmeleri gerek.

Yani, “kara bulutların altında / boş beyinle” kalmamak için, yolunu "seçmesini bilmeli" Anadolu insanı. Aramalı, sormalı, dinlemeli,  düşünmeli, “gideni ve gelmekte olanı”.

Umudumu yitirmemeye çalışıyorum, ama şu anda bir çıkmazın içinde olduğumuz gün gibi ortada. Dört bir yanımızdan kuşatılmışız, içte iktidar ve muhalefet birbirlerini sözde parçalama çabası içindeler. Emperyalizme tutukluluğumuz giderek artıyor. Onların yarattığı çeteler gençlerimizi öldürüyor, çocuklarımız yarınlarından kuşkulu ve nüfusumuzun yarısından fazlası doğru eğitilmiyor ve yeterli beslenmiyor. Tarım deseniz, dışa bağımlı bir tohumculuk içinde esareti yaşıyor. Köyler boşalıyor. Tarım salt sermayenin eline kalıyor. Cumhuriyeti varsıllatan tüm ulusal üretim tesislerimizi satarak el elinde yok ettik. Onca insanın el ve düşünce emeği bir anda yok oldu.

Ülkenin içine düştüğü girdaptan kurtuluşu için; önce bu ülke ekonomisinin, kendisini esrar kaçakçılığı ve kara para zincirine, işbirlikçi sistemler içinde yönetimsizliğe bağlanmasına izin veren yönetimlerden kurtulması gerekir. Sonra ülke aydınlarının ve Atatürkçülerinin bir araya geleceği bir meclisle, Türkiye Cumhuriyetini yeniden kurmak gerekir. Bu da ancak büyük bir birliktelikle olur. Yani yeni bir Cumhuriyet devrimi ile.  Kolay mı? Zor değil bence, kKurtuluş Savaşı içinde gerçekleşen birliktelik yeter!

Unutmayın Atatürk’te ölünceye kadar Anadolu’da birçok engeli aşmış ve zorlukları yenmişti. Eğitimsiz bir toplumun düşünemeyeceğini ve tehlikeyi göremeyeceğini düşünerek önce eğitim demişti. Toplumun çoğunluğu köyde olduğu için de “Köy Enstitülerini” kurmuştu. Çünkü eğitimli toplum olmadan özgürlükler ve bağımsızlıklar kolay kazanılmaz ve korunamazdı.

Bugün tehlike büyük…M.K.Atatürk düşünce sistemini kurgulayıp, tüm topluma yön verecek yönetim ister. Bu da inanç ister, özveri ister, uğraş ister, gerekirse şehit ister. Unutmayalım kimi zaman yaşam bir çıkmaz sokaktır, kimi zaman da taştan bir duvar… Bilinçle ve özgüvenle aşmasını bilmek gerek.

Dert dert üstüne binince, bir iç döküşe dönüştü bu yazı. Yine de umudumuzu kesmeyelim. Nazım’ın dediği gibi “Çocuklar inanın, inanın çocuklar / Güzel günler göreceğiz güneşli günler” Bayrakları, coşkuyla, özgürce dalgalandıracağız. Artık ağlamayacağız, çünkü, gençlerimiz hain kurşunlarla ölmeyecek, şehitlerimiz olmayacak.. Yeniden bayrağımızın, toprağımızın, paramızın ve dilimizin, paramızın, ülkemizin sahibi olacağız. Unutmayın Mustafa Kemal’e ve çocuklarımıza, torunlarımıza yıllarla büyüyüp ağırlaşan sözümüzdür bu. Bu sözü Atatürkçe uygulayabilmek temel koşul.

Yani şiirdeki şu dizeler gibi : " seçmesini bilirsen / bir sokak lambasıdır  / ışığı sönmeyen / dingin  yaşam.." Anadolu yalnız tartarak değil, artık salt kendisini de değil, çocuklarını hatta torunlarını ve onların geleceğini de düşünerek seçmesini bilmeli!.. Bunun  başka yolu yok!..

(İlk kez 23.Eki.2007 12:22 Kent Gazetesinde yayınlanmıştır.  Akın Önen)

 

Yayın Tarihi
03.07.2010
Bu makale 9454 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!