Tekel işçisi, polis ve Türkiye

Can Ataklı 20.01.2010 günlü yazısının bir bölüm ilgimi çekti. Türkiye’nin içindeki açmazlardan birini yaşayanından naklen anlatıyor. “İşte o cop vuruyor diye kızdığımız polis…” Belki gözünüzden kaçmıştır diye aktarmak istedim. Önemli bir gözlem nece.

“Ankaralı dostlarımdan Kadri Ergin aradı. ….beni hüzünlendiren bir olay anlattı. Tekel işçilerinin direnişi sırasında aynı yerde işi varmış.

Karnı acıkmış, bir simitçiye girmiş.“Hani geldiğinde yemiştik ya işte orası” dedi. Derken bir polis de gelmiş içeri. Simitini çayını almış, ama oturacak yer yok, Kadri Ergin işaret etmiş ve masasını paylaşmış. Derken laf açılmış haliyle. Ergin “Nasıl gidiyor?” sormuş. Polis “İyi değil, canım sıkılıyor” karşılığını vermiş.
Kadri Ergin “Hayrola nedir bu sıkıntın?” diye sorunca polis anlatmaya başlamış. “Şu anda Tekel işçilerinin eyleminde güvenlik görevlisiyim. Geçenlerde işçilere su sıktık, cop vurduk, gaza boğduk. Şimdi de olacak diye ödüm kopuyor.”
Ergin “Ne yaparsın, sizin işiniz de böyle” diyecek olmuş, polis sözünü kesmiş “Öyle deme ağabey, benim derdim başka” diyerek devam etmiş.
“Babam ben çocukken öldü. Annem İstanbul Cevizli Tekel tesislerinde çalışarak tek başına bana baktı, okuttu, polis olmamı sağladı. Yani ben hakları alınan Tekel işçisinin maaşıyla büyüdüm. Şimdi salladığım her copta annem gözümün önüne geliyor.”

****
Can Ataklı “Sizin de yüreğiniz hüzünlenmedi mi?” diye bitiriyor yazısını

Hiç hüzünlenmez mi? Okuyunca ağzımdan dökülen ilk soru şu oldu: “AKP’nin bu konuda polise bir talimatı yoksa O’ polisi bu davranışa zorlayanlar kim? O polis yapmak istemediği bir davranış içine neden itiliyor?

Orada direnenler, o polisle ya da başka bir polisle komşu da olabilir, uzaktan akraba da. Öyküdeki gibi, çalışma arkadaşının çocuğu da da. Neden Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı kimliği ile bu topraklarda yaşayanlar, sürekli karşı karşıya getiriliyor? Cumhuriyetin kuruluşunu sağlayan Kurtuluş Savaşı ile başlayan şu birliktelik, bütünlük ve insancıl paylaşımlar, neden yok edilmeye çalışılıyor?

Tekel işçilerinin istekleriyse savaş değil ki… Bu yurdun yurttaşlarının katılımıyla kurulan ve yıllarca devlet bütçesine katkı sağlayan bir işletmenin, üretim tesislerinin üstelik kimilerinin yabancı şirketlere satılmasına artık bir şey diyemiyor.  Ama sadece yaşayabileceği bir maaşla başka bir kuruluşta iş ve emekliliğini tamamlamak istiyor. Yıllardır emek verdiği ülkesinde, emekliliğini sağlayabileceği bir iş istiyor. Çalışmak istiyor, üretmek istiyor; bir köşeye atılmak, yok sayılmak, bu kadar hizmetinin bir kalemde silinivermesi, bir yurttaş olarak işçilerin ağırına gidiyor. Memurun da tabii.

Öncelikle devleti yöneten hükümet olarak, ülke ekonomisine katkı ve iş olanağı sağlayan o işletmeleri kimi zaman değerinden de aşağıya satarken, o işletmede işçi olarak çalışan yurttaşını düşünmen gerekmezi mi?  Bu sorular yanıtsız kalmamalı, o tekel işçilerinin ölüme giden direnişi görmezden gelinmemeli. AB koşulları, insanını sokaklarda yine bir başka yurttaşa (polise) dövdürme hakkı vermiyor yönetenlere.

Şurası unutulmamalı, ulus dediğiniz topluluk bir bütündür. İş adamıyla, işçisiyle, memuruyla, öğrencisiyle, öğretmeniyle, öğretim üyesiyle, senin partinden olmasa bile kent yönetimini oluşturan tüm belediyeleriyle, tüm işletmeleri ve kuruluşlarıyla, bir bütündür. Yönetime gelen tüm hükümetler toplumun tümü ve kentler arasında ayrım yapmadan herkese eşit ve insancıl davranmak zorundadır.

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundaki bu anlayış ve çağdaş bakış açısına ulaşmak zorundadır. Köylümüzün, çiftçimizin, memurumuzun, işçimizin, öğretmenlerimizin, bilim insanlarımızın, kadınımızın, erkeğimizin, çocuklarımızın ve yaşlılarımızın değerini bilmek; tüm topluma insancıl, emeğe ve bilime değer veren bir bakış açısıyla bakmak gerek. Çağdaş iş ve yaşam koşullarının oluşturulamaması, çalışanların yaşam standartlarına uygun doğru ücretlendirilmemesi, cumhuriyetin temel kuruluş ilkelerine ters düşeceği gibi geleceğin doğru kurgulamasını da engeller.

 

Yayın Tarihi
20.01.2010
Bu makale 9553 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sayın Önen haklısınız. Yürekli Tekel işçilerine başarılar diliyorum. onlar bu suskun toplumun az sayıdaki çığlıkları oldu. Hükümet yanlısı sendikacılara rağmen iyi mücadele ettiler.! esasen tüm ezilmiş mağdur vatanını seven insanların onlarla birlik olması gerekiyor. Ama nerede o günler?. Saygılarımla.

Mehmet Çiller 22.01.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!