Açılıp saçılmak mı? Doğrulup dik durmak mı?

2002 yılında ilkyazımın kabul edildiği http://www.anafilya.org/go.php adresindeki Anafilya Dergisine iki üç sayıdır yazı yazamıyorum. Son bir yıldır Anafilya’nın yayın sürecine uyamıyor, Anafilyalı dostlarımın yanına benden birkaç satır ekleyemiyorum bir türlü.

Özellikle son bir yıldır nedense hep geç kalıyorum bir şeylere sanki. Tükendim desem değil, yazma, anlatma, düşünme yetimi yitirdim desem; doktor “hadi canım sende” diyor.

Aslında bunaldım mı, benim o’na gitmemden hoşnutmuş, “hem para kazanıyorum, hem de beynimi hastalarımın beyinsel sorunlarından kurtarıyorum. Senin söyleşmek ayrı bir rahatlık veriyor bana” dedi son gidişimde.

Ben  “desene seninle görevsel işlemleri değişiyoruz” deyince de kahkahalara boğuldu ve ekledi ”evet açılım değil, karşılıklı paylaşım içindeyiz”.

Söz “açılımdan” açılır da orada kalır mı; aldık sazı elimize bir o söyledi bir ben, “açılım” üzerine. Uzandık “açılım” sözcüğünün yan anlamlarına. Açılmaktan açılmaya fark vardı. Örneğin yüzme bilmeden denize açılmak geldi aklıma, yüzmeyi öğrenirken böyle bir düşüncesizlik yapmıştım gençliğimde. Bereket kalabalıktı çevrem, arkadaşların el vermeleriyle açılmaktan ve de erkenden yok oluştan kurtulmuştum. Doktor “eh öyledir, hep denizde boğulurken öğrenir insan yüzmeyi” dedi ve ekledi, “ders olmuştur sana durup dururken açılmazsın artık.”

Sürdürdü konuşmasını, “sen denizde bir açılım denemişsin, ben yeni işyerimi yenileyeyim derken öyle bir açılmışım ki, sorma her gece boğazımı sıkıyordu alacaklılar. O borçları ödeyip ayaklarımın üstünde duruncaya kadar akla karayı seçtim inan” dedi.

Sonra ikimiz de “açılımın”, yani plansız, önlemsiz, olabilecek gelişmeleri düşünmeden, öylesine yapılacak açılımların ya da düşüncesizce uygulamaların, olumsuz etkileri olabileceğini düşündük birlikte. Önlemsiz ve gereksiz bir açılımın kurulmuş bir düzeni dağıtabileceği açıktı, düzende var olan kimi eksiklik ve yanlışlıkları o düzenin içinde onarmak belki de en sağlıklısı idi. Böylece sonu belirsiz, hatta birilerinin farklı amaçlar için kullanabileceği açılımdan, daha sağlıklı bir yenilenmeye ulaşılabilirdi.

Doktor aldı sazı eline; “Bak kardeşim dedi fazla açılıp saçılmak, anlamsız ve gereksizdir. Ancak zaman ilerliyor, teknoloji gelişiyor bir değişim gerekli olabilir. Geçmişte yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı iyi değerlendirip, sahip olduğumuz temel değerleri koruyarak yenilenmek gerek.”

“Evet, çok haklısın” dedim. Sonra da ekledim, “kurulmuş bir düzeni birden bire tümüyle değiştirmek, o ana kadar yürütülen sistemin dışında farklı uygulama ve yeni açılımlara girmek doğru değil bence. Yenilenmek, ama doğruluğundan emin olduğumuz yaşam sisteminin içinde yenilenmek doğru. Tümden farklı ortamlara açılmak ise, dağılıp saçılmayı da getirebilir. Sonuç kurulmuş düzenin tümüyle yok oluşudur.”

Sözü ağzımdan aldı… “Sonrası sistemin temeli ve ilkeleri yok olacağından, işin yeniden toparlanması olanaksız görünüyor bana. Sonrası yıkımdır” dedi.

Hemen ekledim, “yıkım yok oluştur, ama işinin hatta belki de varlığının yokluğudur. Yeniden toparlanıp, yeniden bir düzen kurmak hem gideri, hem ederi yoğun bir düşünsel güç ve emek ister” dedim. 

Bu nokta durduk ikimizde, birbirimizin yüzüne baktık bir an; sessizce ve az da ürkek, aklımıza geleni söylememek istercesine bakıştık. Sonra ikimizin de ağzından döküldü bir çığlık gibi sözcükler istemeden, az çekingen;  tükeniş, yok oluş, kulluk, yıkılış, çöküş!..

İkimiz birden haykırıvermişiz, OLAMAAAZZZ!... diye.

Önce dışarıdaki hemşire ve sekreter koşuştu yüzlerinde bir korku ve şaşkınlık. Arkadan sırada bekleyenler içeriyi görme çabasındaki başlarını uzattı kuşkulu bir merakla. “Olan ne” dercesine sorguluyordu şaşkın…

Baktım olacak gibi değil, az daha kalır açılım konusunu sürdürürsem, günü büyük bir açılımla kapayacaktı doktor. Sessizce, bekleyenlere utangaç bir bakışla özür istemi bırakarak ayrıldım oradan. Ama düşüncelerimde hala tartışıyor ve çevremdeki açılımlı olumsuzlukları inceliyorum.

Hepinize açılımsız, deneyimlerinizle yoğrulmuş, insan değerinin üstün tutulduğu, sağlıklı; sosyal,  bilimsel ve toplumsal değerlerle bütünleşen, birlikteliklerin geliştiği, bilgiyle yoğrulmuş dik duruşlu bir yaşam diliyorum.

Yayın Tarihi
24.10.2009
Bu makale 9604 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!