Ulusal Yükseliş Anıtı adına kavuştu

 

 

Antalya Cumhuriyet Alanındaki anıt yapılışından yıllar sonra, heykeltıraşının yarışmada koyduğu ve seçici kurulu ile Antalya halkının benimsediği adına; “ULUSAL YÜKSELİŞ ANITI” ADINA kavuştu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kentlerinden başlayarak, tüm yerleşim yerlerinde, birer toplanma alanı ve bu alanların en gözde yerinde de, M. Kemal Atatürk’ün önde olduğu anıtlar yükselir…

Bu anıtlarda da çoğunlukla;  Anadolu adındaki yarım ada da yıllarca farklı yönetimlerle hüküm sürmüş halkın, en son emperyalist istiladan ilk kurtuluşunun başkomutanı ve sonrasında Cumhurbaşkanı; sürekli çağdaşlığı ve ulusal bütünlüğü benimsemiş, değişmez ulusal önderimiz M. Kemal Atatürk,  ön planda ya da tek başına olurdu.

1950’lili yıllarda Antalya daha anıtsızdır. İlk sesleniş 1953 yılında Antalya Gazetesi sahibi Mazlum Adıson’dan gelir “Anıdsız Memleketim” der yazısına başlarken  “Çeyrek yüzyıl”dır anıtsız olmaktan yakınır ve “…Biz kısa bir zamanda bu işe el konmasını ve tarihi Antalya'nın İstiklal savaşında Türkiye’nin tek kapısı, cephane ambarı, gıda haznesi Antalya’nın Atatürk heykeline kavuşmasını candan diliyoruz….” der.

Sonra Vali Niyazi Akı ile Milletvekili Dr. Burhanettin Onat’ın girişimi ile heykeltraş Hüseyin Anka Özkan, Mehmet Sadî Çalık, Yavuz Görey ile Yüksek Mimar Rahmi Bediz  9.4.1958 tarihinde Antalya'ya gelirler. Yer saptanır, o dönemde binalarla ve sur kalıntılarıyla dolu şimdiki Cumhuriyet alanının kamulaştırma çalışmalarına başlanır ve yarışma kuralları belirlenir. Bu arada parasal katkı için bağış toplanmaktadır. En büyük katkıyı, ANTBİRLİK yapar.

Ama ne yazık ki, ilk yarışma olumlu sonuç vermez. Yarışmaya katılan üç öneri de beğenilmez. Dernek ve toplum uzun süren bir sessizliğe kapılır. Araya 27 Mayıs girer, 1960 yeni bir dönemin başlangıcıdır. O dönemin valisinin önderliğinde toplanan dernek, bağış toplamaya hız verir 1961 yılında Antalya’nın ilk Mimarı Tarık Akıltopu bu iş için görevlendirilir. Tarık Akıltopu Güzel Sanatlar Akademisi ve Teknik Üniversite ile temas kurar. Yeni bir yarışma yönetmeliği hazırlanır ve bir çok heykeltıraşa öneri götürülür.

1960’ların ilk yarısına kadar anıtsızdır Antalya. 1961 yılında Anıtın yapımı yeniden ele alınarak iki aşamalı bir müsabaka açılır. Birinci kademe tasarım yarışmasıdır. Yirmi Heykeltıraş katılır. Seçici kuruluna yirmi teklif gelir ve kurul İstanbul Teknik üniversitesinde toplanarak teklifleri inceler. Bunlardan en çok beğenilen beşi seçilir. Bunlar arasında ikinci aşama yarışma açılır ve beş aylık süre sonunda bunlardan dördü teklif verir. Jürisi tarafından teklifler incelenir ve birinciliği İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyelerinden Heykeltıraş Hüseyin Gezer kazanır. Heykeltıraş Zühtü Mürütoğlu' ikinci, heykeltıraş Hüseyin Anka Özkan üçüncü olur.

Birinciliği kazanan anıtın tasarımcısı Heykeltıraş Prof. Dr. Hüseyin Gezer, tasarımının özelliklerini yarışmada açıklar. Bu açıklamada anıtın adı “ULUSAL YÜKSELİŞ ANITI” olarak belirtilir.   İşte Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığınca anıt yanına, Türkçe ve İngilizce metin olarak konulan açıklama, bu güne kadar gizli kalmış anıtın adını ve anlamını, yerli ve yabancı tüm izleyenlere aktarmış olmaktadır.

Bu nedenle Antalya Ulusal Yükseliş Anıtı ile ilgili araştırmamı Dr. Bekir Kumbul ve Menderes Türel'den bu yana ilk kez bu kadar önemseyip, özellikle turistleri de bilgilendirmek için Türkçe ve İngilizce olarak anıta ekleyip toplumun bilgisine sunan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın ve ekibine teşekkür ediyorum.

Araştırmamın belgeleriyle birlikte bir kitapçık halinde bastırılıp, tüm okullara dağıtılması, başta Kültür Bakanlığı olmak üzere tüm kütüphanelerde araştırmacıların bilgisine sunulması gelecek kuşaklar için yararlı olacaktır sanırım.

Unutmayalım kentler; tarihleriyle, kalıtlarıyla ve tarihlerinin güçlü kanıtlarıyla, değerleriyle, geleceğe taşınırlar. Tarihsel veriler o kentlerin toplumsal belgeleridir. Kültürel ve sanatsal alandaki gelişim ve süreklilik, tarihsel sürekliliğin temelini oluşturur. Kent imar planları da bunların başında gelir. 1979 yılında Kaleiçi'nin koruma altına alınması da tarihsel kimliğin geleceğe taşınmasında önemli bir plandır. Titizlikle uygulanmalıdır.

 

 

Yayın Tarihi
05.04.2010
Bu makale 11621 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Akın bey, benim çocukluğum o heykelin çevresinde geçti. Heykel'in arkasındaki CUMHURİYET oteli dedemindi. Ev de otelin yanı idi. Çok severdik biz o heykeli. Taşların üstüne çıkıp ATa'ya ulaşmaya çalışırdık! Ne yazıktır ki o zamanlar bizler Atamıza daha yakındık.ARAMIZA GİRENLER; BİZE UNUTTURMAYA ÇALIŞAN LAR yoktu ozamanlar!? Saygılarımla.

Mehmet çiller 05.04.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!