Vali Alaaddin Yüksel ile eski bir söyleşi

Artık Antalya Eski valisi ve yeni Ankara Valisi sayın Alâddin Yüksel ile 04.07.2005 tarihinde saat 14.00-16.00 arasında valilik makamında iki saat süren bir söyleşi yapmıştık. 1900’lü yıllardan başlayarak, kimi plansız, kimi çıkar savaşları içinde hızlı bir değişim yaşayan Antalya hakkında ve çalışmaları ile ilgili içten bir söyleşi içinde olmuştuk. Şu anda Ankara valiliğine atanmış olan sayın Alaaddin Yüksel; göreve başlayışından bu yana coşkusunu hiç yitirmemiş ve olumlu ilişkiler içinde Antalya için önemli çalışmalara imza atmış, topluma önderlik etmiş sayılı yöneticilerden biri.

Aşağıdaki söyleşimin özetinde göreceğiniz gibi; geçen süreçteki hızlı değişimlere karşın, çalışma azmini ve coşkusunu hiç yitirmemiş bir insan. Küçük kırgınlıkları olsa da… sözlerinde Antalya’ya karşı duyduğu sevgiyi sezmemek olanaksız. Kendisine Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’daki görevinde de başarılar dileyerek güle güle diyorum ve Antalya’ya karşı düşüncelerini yansıttığı o söyleşimin bir özetini siz okuyucularıma sunuyorum.

 

 

 

O, ARTIK TAM BİR ANTALYALI

 

AÖ- Sayın Valim, son görüşmemizden bu yana yaklaşık bir yıl geçti. Sizin de bildiğiniz nedenlerle bir süre çalışmalarıma ara vermiştim, şimdi yeniden başladım. Bu başlangıcı sizinle Antalya’yı söyleşerek yapmak istedim..

A.Y- Evet siz bir süre ara verdiniz. Ama ben sizin toplumsal çalışmalardan ayrı kalabileceğinize inanmıyorum. Siz çünkü toplumsal birlikteliklerde, toplum lideri olabilecek sayılı insanlardan birisiniz. İnsanları bir araya getiren, ortak noktalarda çalışma şevki aşılayan bir güce sahipsiniz. Bu gücü toplum hizmetinden uzak tutamazsınız.

A.Ö- Haklısınız ben de duramıyorum, bir süre kendimi değerlendirmeye aldım.

A.Y- Ben sizi çok iyi tanıyorum. Zaman zaman kimi zorluklar, anlaşmazlıklar yaşanabilir, bunlar insanı yıldırmamalı.

AÖ. Ama sizde kimi olumsuzluklarla karşılaştınız sanırım. En son  Antalyaspor konusunda ki çalışmalarınızda yaşadığınızı  sanıyorum, yanılıyor muyum?..

A.Y- Evet bana bir davet gelmişti. Bir görev verildi ve bu görevin gereğini yerine getirmeye çalıştım. Çok umutluydum. Antalyaspor Futbol Kulübü Antalya’ya değer katabilecek bir kuruluştu. Zorlukların aşılması gerekiyordu. Çok çabaladım. Birliktelik oluşturmaya çalıştım. Ama sonuç olumlu olmadı. Antalyaspor yeni bir oluşumun eşiğindedir, Antalya için bu kurumun yaşatılması ve layık olduğu noktaya getirilmesi gerekir.

AÖ- Sanırım Antalya’da bir birliktelik oluşturmak, olumsuzlukları aşmak pek kolay değil galiba. Sizin bir tanımınız vardı “önce Antalyalı olmak gerekiyor” diye!..

A.Y- Evet bu gün Antalya’da en büyük eksiklik bu sanırım. Antalya’da yaşayanlar Antalya’ya ve sorunlarına sahip çıkmıyorlar. Bunun temeli, Antalya’da yaşayanların Antalya’yı sahiplenmemelerinden kaynaklanıyor. Antalya üç kesimden oluşuyor. Birinci kesim kıyı bandında yaşayanlar. Bunların içinde Antalya’nın çok eski yıllarından beri yaşayanlar da var, yeni Antalyalılarda var. Ancak bunların iş ve ev yaşamları hep kıyı kesimindeki şeridin içinde geçiyor. Diğer bölümlerdekilerle ilişkileri çok sıkı değil.

Ondan sonraki kesimdekiler, yani ortadakiler ise “ne oluyoruzcular”. Yani kıyı kesimindekilerle, daha gerideki üçüncü kesim arasında sıkışmış olanlar. Bunlar ne kıyı kesiminde olanları anlayabiliyorlar, ne de daha arkadakileri. Hepsi üçüncü kesime göre daha önceki yıllarda, yakın ve uzak yörelerden gelmişler, ama Antalyalılaşamamışlar...

Üçüncü kesimdekiler, yani daha arkadakiler, yani tepelerin arkasındakilerin ise, ne kıyıdakilerle ne de ortadakilerle ilgileri var. Kentin güneyinde yaşayanları ile bağları tamamen kopuk..

Tabi bu arada Antalya sürekli göç alan bir kent. Türkiye’nin dört bucağından insan geliyor …Doğal olarak büyük bir çoğunluk, bir iki kuşak öncesine baktığımızda, Antalya’da doğmamış. … Geldikleri kentle ya da köyle bağlarını çok sıkı bir şeklide sürdürüyorlar ve bu kenti hiç düşünmüyorlar. Öyle ki; bir yakını, (babası, annesi, dedesi gibi) Antalya’da vefat ediyor, ama cenazeyi Antalya mezarlığına defnetmiyorlar. Nerden geldiyse oraya, köyüne kadar götürüyor ve orada toprağa veriyorlar.

Bir başka örnek: Antalya’nın Kurtuluş günü var. Bu ülkenin kent kent işgalden kurtuluş günleri önemli günler. Resmi kurum yöneticileri dışında kimseyi göremiyorsunuz. Öte yandan ülkemizin herhangi bir kentini Kurtuluş Günü, bu kente o kentten gelmiş olanların kurduğu dernek tarafından, Antalya’nın herhangi bir salonunda ya da otelinde büyük eğlencelerle kutlanıyor. Bu durum o kişinin veya ailenin, kökünden, toprağından kopamadığını, bu gün yaşadığı kenti benimseyemediğini gösteriyor.

Antalya’ya gelmiş, bir yerlerde, tapulu-tapusuz, bir karış toprak elde etmiş. Onun üzerine ev yapmış, işini kurmuş, burada kazanıyor, bu ilin doğasının yetiştirdiği yiyecekleri yiyor, ama Antalyalı değil…

Oysa Antalya’da yaşayan herkes Antalyalı olduğunu kabul etmeli benimsemeli. Nereden gelmiş olursak olalım, bu kentte yaşıyorsak artık Antalyalıyız. Burası bizim kentimiz, bizim dünyamız.

Bu kentte yaşayan herkesin kendisini Antalyalı olarak tanımlaması ve Antalya’ya ait hissetmesi, Antalya’yı sahiplenmesi ve de yaşadığı kenti evi gibi görmesi gerekir.

A.Ö- Asıl sorun burada sanırım. İnsanların yaşadığı kenti özümleyebilmesi gerekiyor. O zaman o kentli olduğunu kabul edecek. Aslında geçmişine, tarihine baktığınızda da böyle olmuş.

A.Y- Evet Antalya’da kentlilik bilincini taşıyan herkes, nerede doğmuş olursa olsun Antalyalıdır. Antalya’da yeni bir kent kültürü yaratılması gerekir. Başta yerel yönetimler olmak üzere; sivil toplum kuruluşlarının da işbirliği sağlanarak, tüm kurum ve kuruluşlar, ortak bir eylem planı için de çalışmalıdır.

Ben bu konuları…bu kentte yaşayanlara karşı bir hesap verme diye adlandırdığım kitapçıkta ve “21. Yüzyıl’da Akdeniz Yıldızı Antalya “ adlı kitabımda vurgulamıştım. Antalya için bu gerekli, hatta zorunlu. Birilerinin Antalya’yı sahiplenmesi gerekiyor.

A.Ö- Aslında Antalyalılık bilinci, Antalya’da bir ara yoğun biçimde yaşanan çeşitli suçların önlenmesini de sağlayacak sanırım. Bu konuda özellikle trafik suçlarının belirlenmesine yönelik bir çalışma olduğunu biliyorum. Kent trafiğini denetleyecek bir kameralı sistemi kurulması için çalışmalar yapıldığını biliyorum. Bu çalışma ne aşamada sayın valim?

A.Y- Kameralı sistem alan çalışmaları sonuçlandı. Teknik detaylar üzerinde çalışma yapılıyor. Doğu-Batı ve Güney-Kuzey yönlerinde tüm kavşaklar kameralı sisteme bağlanacak. Daha önce Korkuteli’de yapmıştık. Bu sistemle çok sayıda araç saptandı ve suçlular yakalandı. Bunun sonucunda Antalya’dan geçerek Korkuteli’den başka illere ulaşmaya çalışan, çalıntı araba suçlularında önemli bir azalma oldu. Bu işlemlerin temeli; suçun oluşumunu önlemek ve suç işlemede caydırıcı bir güvenlik sistemi kurabilmektir. Çağdaş güvenlik sisteminin başarısı, yakaladığı suçlu sayısı olamaz. Bu çağdaş güvenlik tanımı değildir. Bu konuda ilgili birimlerimizde önemli çalışmalar yapılıyor. Hem güvenlik güçlerimizi, hem de halkımızı eğitiyoruz.

Kısaca belirtmem gerekirse, suçu oluşturacak ve yaygınlaştıracak ortamları ortadan kaldırmalıyız. Güvenlik sadece suçlu yakalamak değildir. Bir kentin ya da toplumun güvenliği, suçu özendirecek ortamların kaldırılmasıyla ve halk-güvenlik güçleri arasında sıcak bir bağın kurulmasıyla aşılabilir.  

A.Ö- Antalya bir turizm kenti. Ancak son yollarda uygulanan  “her şey dâhil sistemi” ve otellere bu sistemle gelen turistlerin dış piyasada yaptıkları organizasyon, ayrıca otel ve turizm acentelerinin merkezlerinin Antalya dışında olması nedeniyle sağlanan gelirden Antalya’nın nasibini alamadığı, salt otellerin yatak ücretiyle yetinildiği, en fazla dile getirilen yakınmalardan biri. Ne dersiniz?

A.Y- Bakın Akın bey, turizm diğer sektörler gibi değil. Beklenmeyen kimi olumsuzlulardan hızla etkilenebileceğiniz ve olumsuz etkilerinin yıllara sarkabileceği bir sektör.  Bu nedenle tüm dünya da artık sürdürülebilir bir turizm pazarlaması uygulanmakta. Hangi koşulda olursa olsun sürdürülebilirlik önemli.

Kuşkusuz, tesis ve yatak dışındaki turistik kaynaklarımızı da pazarlamalıyız. Doğal güzelliklerimizi, ören yerlerimizi, spor olanaklarımızı ve kültürümüzü de pazarlamalıyız. Bir zamanlar turizme bakış açımızı anımsıyorum. İstanbul’a bir yabancı yolcu gemisi geldiğinde ve onların içinden 50-60 kişilik bir grup Kapalı Çarşıya gittiğinde, alış-veriş yapmasa bile, olay olurdu.

Ama eksiklerimiz var. Örneğin; tüm yetkililerin yakındıkları tek konu, özel bir sağlık sisteminin olmayışı idi. Kendi hekimleri olmasına karşın, çalışmalarda sakatlanan sporcular için; sporcu sağlığı ve tedavisi konusunda uzmanlaşmış, spor hekimleri ve sağlık elemanlarından oluşan birden fazla klinik gerekiyordu. Demek ki Antalya’da spor turizmini geliştirebileceğimiz, sağlık ünitelerini kurmak, spor hekimliğini ve bu tür tedavilerin yapılabildiği tesisleri kurmak zorundayız. Bu spor turizmi açısından olmazsa olmaz gereklerden biri. Bunları geliştirdiğinizde uluslararası başka bir ilgi alanı da oluşturabiliriz.

A.Ö. Evet bu konuda ben de bir bilgimi belirtmek isterim. Kış aylarında Antalya’ya gelen bir yabancı turizmci ile tanışmıştım. Kamp yerleri konusunda araştırmaya gelmiş. Avrupa’da yaşlı nüfusun arttığından söz etti ve bunlar için modern anlamda, onların her türlü tedavilerinin de yapılabileceği, yaşlılar bakım tesislerinin oluşturulması gerekliliğini belirtmişti. Yaşlılar içinde geniş bir doğal ortamda “yaşam köyleri” kurmuşlar. Buralarda barınan yaşlılar, bir bitki, bir hayvan ya da aynı bölgede oluşturulan engelliler köyündeki engellilerle ilgilenmek zorunda. Bu durum o yaşlıda yaşama isteğini kamçılıyor. Yani onları ölümü bekleyen kişiler olmaktan kurtarıyor.

A.Y- Çok doğru Akın bey. Turizmi çeşitlendirebilirsiniz. Örnek vereyim, geçtiğimiz ay içinde, bir grup geldi ve hesaplamışlar, yılın belli bir gününde Akseki İbradı’daki bir tepenin, aya en yakın olan tepe olduğunu saptamışlar, Geldiler ve o gece sabaha kadar burada kendilerince bir olay gerçekleştirdiler. Bunlar önemli olaylar. Yani bir turizm mastır planı yapmamız lazım. Ancak bu gün, ne Antalya’nın ne bir başka kentin, ne de ülkenin bir turizm mastır planı yok maalesef… Bu konuyu düşünen bile yok.

A.Ö. Peki turizmin başkenti ve dünya kenti olduğu söylenen Antalya bu konuda yerel olanaklarla bir mastır planı yapamaz mı? 

A.Y- Yapılması gerekir, Antalya’nın geleceği için ve turizm sektörünün çeşitlendirilmesi, turistik yörelerimizin değerlendirilmesi için bir Turizm Mastır Planına acilen ihtiyaç vardır.  Bu plan sayesinde turistik yörelerimizin kazı ve yenileme projelerini tamamlayabilir, Antalya’nın kenti içi turistik değerlerini ortaya çıkarabilir, gerçek anlamda kullanarak koruma çalışmalarını başlatabilirsiniz. Kaleiçi’ni yıkımdan kurtarabilir, Balbey’i tarihi dokusu ile koruyabilir ve üstelik çalışır halde işlevselleştirebilirsiniz.

Alternatif turizmler için çok çeşitli unsurlara sahibiz. Antalya batısından, doğusuna ve kuzeyine, bir çok olanağa sahip. Yeter ki gerektiği biçimde  planlanıp, işlenebilsin. Buna da ancak planlamayla ulaşabiliriz..

A.Ö- Peki bu görevleri kim yapacak?

A.Y- Yerel yönetimler, valilik, üniversiteler, ilgili turizm kuruluşları, Anıtlar Yüksek Kurulu ve benzeri kuruluşlar bu çabanın içinde olması gerekir. Bakın biz Antalya Valiliği olarak bu konuda, bir ilki gerçekleştirdik.. Antalya’nın bir kültür envanterini hazırlattım.  Bu önemli bir projedir ve Türkiye’de ilktir. Antalya’nın doğusundan – batısına tüm kaymakamları, üniversiteyi devreye soktuk. Herkes kendi bölgesindeki doğal, tarihi ve kentsel değerleri binaları, arazileri, anıtları, ören yerlerini tek tek belirlediler, tapu kayıtlarına varıncaya kadar belgelendirdiler.  İki yıllık bir çalışmadır. Bence Antalya’nın gelecekteki gelişimine yararlı olacak bir kaynak eserdir. Hem mastır plan hazırlığı, hem de turizm çalışmaları için önemli bir kaynak oluşturduk. İki yıldır sessiz sedasız çalışıyoruz.

A.Ö Evet gerçekten son derece ciddi emek ve mesai harcanmış bir eser. Gerçekten Antalya’nın ve tabii ki tüm kentlerimizin yapması gereken bir çalışma. Bunun sürdürülmesi ve eklemelerin yapılarak geleceğe taşınması gerekli.

A.Y.- Evet bu yapılmazsa yapacağınız mastır plan boşlukta kalır.Turizm planlamasının temel kaynaklarından biri bu. Böyle bir kaynağı, Antalya’ya ve Türkiye’ye kazandırabildiğimiz için çok mutluyum ve onur duyuyorum.

A.Ö- Sayın Valim, zaman ayırdığınız ve içten söyleşiniz için teşekkür ederim. Biliyorum sürekli çalışma içindesiniz. Ancak bu çalışmaların da kamuoyu tarafından bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.

A.Y.- Yakın zaman da yeniden görüşeceğiz Akın Bey. Ben de sizinle sohbet etmekten mutluluk duyuyorum.

Yayın Tarihi
16.05.2010
Bu makale 10193 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sayın Erdoğan Kahya nin köşesini takip edenler bilir. Adrasan tartışmalarının yoğun olarak yaşandığı dönemde Kimse Adrasan soruşturmasından bir şey beklemesin adında bir yorum yazmıştım. Vali Yükselin Adrasan konusunda neden bu kadar pasif kaldığını ve mahkeme kararına rağmen, belediye başkanlarını hapis cezası almasına rağmen neden kıyı kenar çizgisi içerisindeki kacak yapıları yıktırmadığının sebebini anlatmıştım. Zaman beni hakli çıkarttı. Vali Yüksel Ankara’ya gidiyor. Adrasanda Kıyı kenar yağmacıları, işgal ettikleri hazine arazilerinin üzerinde yeni bir turizm sezonuna hazırlanıyor. Anlayacağınız Adrasanda değişen bir şey yok. İşgalcilerin yağmaladıkları araziler yanlarına kar kalıyor. Medyada kahraman Vali, Çevreci Vali, vs vs ile anılar sayın Vali mahkeme kararı ile tescil edilmiş 57 binayı bile yıkamadan çekip gidiyor. İşte Valinin gücü bu kadar. Adrasan belediye başkanının gücü Antalya Valisinden daha fazla. AKP nin Valisini, AKP nin Belde Belediye başkanı parmağında oynatıyor. Nerede Hukuk devleti, Nerede adalet. Devletin Valisi birkaç çapulcu yağmacı ile bile mücadele edemiyor. Kaçak yapılaşmaya, işgallere, ranta taviz veriyor. Medyada demeç vermeye gelince bol keseden atıyor fakat is icraata gelince tık yok. Sorunu çözemeden gidiyor yeni Valinin kucağına bırakıyor. Yeni Vali olaya el atana kadar sanırım Adrasan kıyı kenar şeridinde yağmalanmayan yer kalmayacak.

Alihan Gülbay 19.05.2010

Akın bey böyle efsanevi bir vali gercekten Antalya 'ya bır daha gelir mi.. Antalya ile yatan Antalya ile kalkan bir yönetici ve aynı zamanda tarafsız, halk sevgisi, hizmet askı ve inanılmaz derecede eforu ola bir yönetici... o sahsiyeti cok arayacagız. saygılarımla.

Sedat Tuac,Almanya 16.05.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!