Düşünmeli ve toparlanmalıyız

Türkiye derlenip toparlanacağına, kendinden geri ülkelere örnek olacağına; Atatürk’ün ölümünden bu yana sürekli dağılıyor.  Hayal perdeleri ardında oynanan oyunlara duyarsız, her gün biraz daha gerçek anlamda toplumsal yıkımın içine düşürülüyor.

Anadolu insanı yüzyılları birbirine ekleyerek yoğurduğu Anadoluluğunu ve edindiği deneyimleri, çağdaş görünümünü unuttu sanki. Ülke hızla çağdaşlıktan uzaklaşıyor,  istihdam yaratan, iş gücünü oluşturan ve üreten işletmeleri birbiri ardında satılıp, kapatılıyor ve üretim dış sermayeye peşkeş çekiliyor. Üreten değil, yıkan, dağıtan, çalan çırpan; onca kazanımı yok pahasına, ele peşkeş çeken bir ülke olduk.

M. K. Atatürk´ün çizdiği çağdaşlık hedefini yakalamışken; kısa günün kazancı peşinde koşanların kurbanı olduk. Siyasi Parti liderlerinin anlamsız ve amaçsız çekişmeleriyle tüketiliyoruz. Kurutuluş Savaşı sonraki gelişmemizi ve çağdaşlık donanımına kavuşmamızı gözleyen sömürgelerin umutlarını da yok ettik.

Eksik olsunlar; dış destekli kısa günün tacirlerinin, yani çalıp çırpanların hızla çoğalmasıyla; ülkeyi yönetmeye talip olanlar,  eğitimi test çözme sistemine bağlayıp eğitimsizliğe yönlendirilince; beyinlerimiz gelişeceğine ufaldı, dar düşünce ortamlarına sıkıştırıldık. İş alanı ve sağlıklı çalışma ortamı sağlanamayışının ardından ölüm çeteler oluştu, yılların birikimini taşıyan beyinler yok edildi bir bir.

Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Çetin Emeç, Onat Kutlar ve diğerlerinin öldürülmesinin üzerinden yıllar geçti. Arkalarından mumlar yakmak, nutuklar atmak ve “seni unutmadık, unutmayacağız” demek yetmiyor artık.. O devler, o bilgi yumakları beyinler toprak altında külleşirken, son dönemde iyice öne eğilen başımız sağ olsa ne yazar.

Gazetelerde okumuştum, yaşamını solu birleştirmeye adamış Aydın Güven Gürkan´a dostları sormuşlar; ´´Ne çok istifa ediyorsun´´ diye. O da şu yanıtı vermiş: ´´Eğer bir görevde ilkelerinizi yaşama geçiremiyorsanız, o makamı ne diye işgal edeceksiniz? Kişisel egonuzu tatminden başka bir yararı var mı?´´

Şu sıralarda kendilerini sol ve Atatürkçü gibi gösteren partilerin başındakilere şöyle bir bakıyorum da; son cümledeki tanıma ne kadar çok uyuyorlar. Düşünmedikçe, hele toplusal düşünmedikçe ve de dayanışmadıkça, el ele çoğalmadıkça, o derin karanlık daha da artıyor ülkede.

Deniz Baykal’ın içine düşürüldüğü çıkmaz ile ilgili gerçekler bir gün ortaya çıkacak, ama CHP’nin, CHP’ye gönül vermişlerin ve Baykal’ın yaşadığı olumsuzlukların hesabını kim verecek? Ancak Sayın Baykal öncelikle AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’a meclis yolunu açan girişimini ve son açıklamasındaki “Pennsylvania'dan gelen mesajı samimi buluyorum” söyleminin gerek partisinde ve toplumda yarattığı etkiyi-tepkiyi iyi değerlendirmeli.

CHP şimdilik Baykal’ın çekilmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni bir umut gibi ortaya çıkışı ile bir değişim yaşıyor. Sonrasını yakın gelecekteki yaşanacaklar belirleyecek. Kılıçdaroğlu’nun başkanlığının CHP içinde yarattığı umut,  parti dışı topluma ne kadar yansır ve değişim rüzgârları estirir önümüzdeki günlerde yaşayarak göreceğiz. Bence önce toplumda giderek artan umutsuzluğu durdurup, toplumsal düşünce sistemimizde, yeniden Kemalist düşünce sistemine yönelecek değişim yaşanmadıkça bu sıkıntılar başka biçimlerde sürecektir.

Belki de çevremizdeki aynaları çoğaltmak gerek. Her yanımızı aynalarla çevirip, yüzümüzdeki usanmışlığı, umursamazlığı görmemiz gerek. Unutmayın; Atatürk ve silah arkadaşları ile cumhuriyetin kuruluşu ve yaşaması için can vermiş milyonlarca insanımıza borcumuz artıyor. Meydanlarda toplanmalar yetmiyor artık. Güven’in ötesinde, yapılabilirliği olan somut programlarla ve özellikle ulusal bağımsızlık program ve toplumsal birliktelikle yürüme zamanı.

Unutmayın “Tedbir, takdiri bozar” demiş atalarımız. Atatürk´ün emanetlerini ve vasiyetini koruyamayanlara; çağdaşlık çizgisinin üzerine çıkmayı engelleyenlere, ülkeyi sömürge haline getirenlere direnmeliyiz! 12 Eylül ve ardından gelen iktidarlarla birlikte ülkemize çöreklenen dış güç yönlendirme baskısını silkip atmalıyız üzerimizden!