İlk kez film seçtim…

Antalya bir kez daha “Altın Portakal” sözcükleriyle dolu bir festivali daha geride bıraktı. İlkyazımda afişi ile ilgili eleştirimi belirtmiştim. Hoş hiçbir yetkili bu konuda haklı olup olmadığım konusunda hiçbir şey söylemedi, ama afiş ile ilgili olarak salt ben değil, bu yayın organında yer alan yazarlardan bir kaçı da aynı eleştiriyi getirmişti. Kimi grafikçi arkadaşlarımdan da benzer tepkiler aldım. Umarım gelecek yıl bu konu dikkate alınarak, festival afişi bir yarışmayla belirlenir ve böylece grafik sanatına da katkıda bulunulurken, sanatsal bir kimlik ve yaratıcılık taşıması gereken festival afişleri duvarları süsler..

Festivalin hemen öncesinde karşılaştığım bir olay da; Kent Konseyince belirlenen  “Kent Konseyi Seçici Kurulu” ya da “Halk Jürisi” kadrosuna benim de çağrılmam oldu.  Kendilerine festival düzenleme konusunda bilgim olduğunu, ama film seçici kurulu üyesi olarak görev almam için, film seyretmenin ve kişisel beğenilerimi ortaya koymanın dışında, gerekli nitelikleri taşımadığıma inandığımı söyledim.

Üstelik sinema dünyası içinden seçilmiş yetkin bir seçici kurul bulunduğunu; ayrı bir seçim isteniyorsa, böyle bir ödül için halkın seçiminin doğrudan kendisinin yapmasının daha doğru olacağını belirttim.  Ne var ki konu çok önceden konuşulup karara bağlanmış ve bununla ilgili bir ödül de hazırlanmıştı. Başka bir arkadaş da bulunamayınca kotarılmış bir çalışmaya engel oluşturmamak için kabul ettim.

Gözlerimdeki rahatsızlığım nedeniyle benim için oldukça zorlayıcı bir çalışma oldu. Üstelik festival haftası içinde bu işe yoğunlaşmam ve hemen hemen bütün günümün AKM’de film seyretmekle geçmesi sonucu, derslerime ara vermek zorunda kalmamın yarattığı maddi kayıplar da cabasıydı. Yaşamım genelde hep böyle geçmişti, verilen görevi, bu çabam yetkililerce umursanmayıncaya kadar titizlikle yerine getirmeye çalıştım.

Neyse, büyük jüri ile birlikte aynı salonda, büyük bir titizlik ve ciddiyetle izledik filmleri, kurulda yer alan sinema eğitimi almış genç arkadaşlarımızın,  eğitimcimizin ve Antalya sanat çevresinden seçilmiş sanatçılarımızın da katkılarıyla, festival seçici kurulundan bir gün önce sonuçlandırdık seçimimizi.

Sonuç ana seçici kurulla uyum sağlamıyordu. Hoş aslında sağlamasını da beklemiyorduk. Çünkü onlar çok yönlü teknik, sanatsal inceleme ve değerlendirme yapıyorlardı; her filmdeki senaristin, yönetmenin, sanatçının, ışıkçının ve diğer görevlilerin niteliklerini biliyorlar, o filmdeki çabalarını daha iyi değerlendirebiliyorlardı.

46. Altın Portakal Film Festivali Seçici Kurulun (jürinin), görevlerini kendilerinden beklenen biçimde yaptıklarına inanıyorum. İki film dışında tüm filmlerin en az birer ödülle ödüllendirilmeleri ve ne basında, ne de sinema çevresinden olumsuz bir tepki gelmemesi, herkesin bir şekilde memnun edildiğini gösteriyor. Seyirci mi!.. Onlar kim? Seyircinin ödülünü de biz seçtik ya!

Böylece yeni belediye yönetimi paralelinde oluşan festival yönetimi, gerek düzenlemesiyle ve gerekse sonuçlarıyla kamuoyunda olumlu izlenimler bırakarak, ilk festivalini biraz yorgun, ama mutlu tamamlıyordu. Umarım kendilerince de saptanmış aksaklıklar, daha sonra aralarında tartışılır ve bir yıl sonrası için daha hazırlıklı olunur.

Görevim gereği, diğer etkinliklere katılamadığım için, o konularda değerlendirme yapamayacağım. Ancak iki film arası susuzluğumuzu ve açlığımızı gidermek için gitmek zorunda kaldığımız festival alanındaki yiyecek- içecek sergisinin mahallelerde kurulan Pazar yerlerinden farkı olmadığını, ne fiyat ne de kalite ve sağlık açısından çok iyi olmadığını ve denetlenmediğini söylemeden geçemeyeceğim… Doğal olarak ana konu film yarışması olunca, bu alan ikinci planda kalmıştı.

Bu değerlendirme, dar zaman aralıklarında saptayabildiğim konular. Ödül gecesine sağlık nedeniyle katılamadığım için izlenimlerimi aktaramadım özür dilerim.