Korku gelişmeyi önler

Eskilerde okuduğum bir Hint masalı farelerin kedi korkusu üzerine kurgulanmıştı. Bilindiği gibi fareler kediye yem olacakları korkusu içinde yaşarlar. Masala göre; büyücünün biri farenin bu durumuna üzülür ve fareye  “madem kediden korkuyorsun seni kediye dönüştüreyim” der. Bu öneri farenin hoşuna gider ve büyücü büyüsünü yapar korkak fareyi kedi biçimine dönüştürür. Ancak fare bu kez köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu tepki üzerine fareyi bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, bu kez de avcıdan korkmaya başlar.
Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmesi olanaksız. Onu eski haline döndürür ve der ki: "Bağışla, senin için yapabileceğim hiç bir şey yok, çünkü sende korkak bir farenin yüreği var. Yüreğini değiştirip güçlendiremeyeceğime göre, sana yardım edemem."
Bu fıkrayı okurken, diksiyon derslerimde vurgulama çalışmasında kullandığım Shakespeare’in dizeleri geldi aklıma. Bu yazının konusuna eş bir söyleyiş olduğu kadar, fare yüreği taşıyanları o kadar güzel anlatıyor ki. Okuyalım
"İnsanların çoğu;
Kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin değerini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için."
Unutmayın bilginin ve yürekliliğin bittiği yerde; korku ve onun sonucunda da, bir yerlere, birilerine bağımlılık, tutsaklık başlar. Korkunun, kuşkunun sürekliliği öz değerlerin yitmesine neden olur. Sonrası sürekli korku ve kuşku içinde, birilerine bağımlı olarak tüketilmeye çalışılan bir kaçıştır. Böyle bir yaşamın ise; insanın ne kendisine, ne ailesine, ne çevresine, ne de ülkesine yararı değil zararı bile olur.
İnsan ancak düşünebiliyor, olayları sorgulayabiliyor ve bunları çevresindekilerle konuşabiliyor, tartışabiliyorsa kendisi ve çevresi için yararlı olan davranış yolunu bulur. Salt kendisi için değil; ailesi, yakın çevresi ve içinde yaşadığı ulusu için, ulusunu kendisini korkusuz, güven içinde yaşatacağı sistemi koruyacak ilkeleri ve düşünceleri için, ölmekten bile korkmuyorsa; hem kendisi hem de çevresi için çözümleri bulur ve korku ortamını yok edebilir.
İçinde yaşanılan son on yılları şöyle bir düşündüğümüzde; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, ilk Cumhuriyet Anayasasına da eklenen altı ilkeden, yıllar sonra uzaklaştırılışımızın yattığını anımsamak, görmek gerek. 
Anımsamak ve içeriğini doğru kavrayarak, bu ilkelerin kendisi ve çocuklarının geleceği için, ne kadar gerekli olduğunu kavrayıp, davranışımızı, duruşumuzu ona göre ayarlamak gerekir.
Evet bu kadar aktarımın bir tek son sözü olmalı: Korkunun, kuşkunun olumsuzlukları engellemeye yararı yok…
FARE YÜREĞİ TAŞIMAKTAN KURTULUN.

Yayın Tarihi
13.08.2009
Bu makale 8901 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!