Elleşmeyin… Bugün keyfim yerinde… Ne Türkçe yazım kuralları, ne gazetecilik, ne kendimce yazarlık kuralları, ne de dostluk ilişkisi… Hiç birisi bu yazımda beni etkileyemez.
Konumuz; bir iki gündür Antalya’da tartışılan “Büyükşehir Başyazarlığı”.
Soru: “Büyükşehir Başyazarlığı” tanımlaması doğru mu, değil mi?
Yanıt: Büyükşehir bir gazete mi ki başyazarı olsun… Büyükşehir’in tam açılımı; ‘Antalya Büyükşehir Belediyesi’dir. Yani ilçe Belediyeleri üstünde bir yerel kent yönetim organıdır. Varlığı-yokluğu-oluşumu tartışılabilir, ama bugün yasal bir kuruluştur. İlçelerin de birleşimi ile ve seçilmiş üyeleriyle kentin bütünü için karar üretir.
Gelelim ‘Başyazarlık’ tanımına, nedir Başyazarlık? Benim bildiğim “başyazarlık” adı (payesi), ulusal ya da yerel gazetelerin yazarlarından, genelde o gazete ile hem yönetsel, hem duruş, hem de akçalı bağlantısı olan ve durmuş, oturmuş yazar kişisidir.
Soru: Antalya Büyükşehir Belediyesini her ay çıkacağı açıklanan ve “Büyükşehir” sözcüğü adeta gizlenmeye çalışılan aylık yayın organında başka yazar var mıdır?
Yanıt: Hayır, yoktur… Neden? Çünkü Büyükşehir Belediyesi Yayın organını yönetenler böyle uygun görmüşlerdir. Ve her sayıda değişeceği söylenmiştir. Doğal olarak isteyen Erdoğan Kâhya gibi öneriyi benimser yazar ya da yazmak istemeyebilir. Bu o yazarın olaya bakış açısıdır, hiç kimseyi ilgilendirmez.
Bu tahlilin sorusu; Erdoğan Kâhya’nın yaptığı yanlış mıdır? Bence hayır. Antalya’nın Kâhya’sını iyi tanıyan herkes bilir ki, onun için bu durum, yaşadığı kente bir hizmettir. Yazısını incelerseniz, benim ilk kez 2007 yılında yayınladığım ve güncelliği nedeniyle bu sütunlarda ikinci kez yayınladığım, bir önceki yazımda da belirtmeye çalıştığım “kentlilik bilinci” ‘ne işaret etmiş.
İşte önemli olan budur. Yönetimleri salt farklı partiden diye eleştirerek sorunlar çözülemez. Kentli olarak bizlerin de sorumluluklarımız var. Kent yönetimlerinin çalışmalarını izlemek, kentli yaşamına olumlu ya da olumsuz etkilerini saptayıp, bireysel ya da diğer sivil toplum örgütleri kanalıyla, görüşlerimizi yönetimlere aktarmak bir kentlilik sorumluluğudur. Çünkü yapılan ya da yapılacak hizmetler tüm kent halkı içindir.
Geçmişte olduğu gibi kent hizmetinde siyasal cepheleşmelere neden olmamak gerekir. Bu konuda; Antalya’da yaşayan herkes kadar, farklı partilerin adaylarının kazandığı belediye yönetimlerinin de, Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarına, kendi bölgeleri ve tüm kent olarak katkıda bulunmaları gerekir. Yanlış varsa bilimsel, toplumsal gerçekler ortaya konularak eleştiri getirilebilmelidir. Demokrasi dediğimiz yönetimin temel içeriği bunu gerektirir.
Bu bağlamda; Büyükşehir’in toplumsal ilişkiyi kurmak ve halkı yapılan çalışmalarla ilgili olarak bilgilendirmek amacıyla çıkardığı yayın organına Muratpaşa, Konyaaltı, Aksu ve Döşemealtı belediyeleri de kendi çalışma haberleriyle katılırken, Kepez Belediyesinin bu yayına tek bir haber bile göndermemesi düşündürücüdür.
Unutmayalım ki, kent belediye yönetimleri; seçim bittikten sonra, artık aday oldukları partinin değil, o bölgede yaşayan herkesin belediye yönetimi anlayışında olmalıdır. Hizmetlerin yürütülmesinde tarafsız olmak ve üst yönetimlerle, hatta komşu diğer ilçe belediyeleriyle de işbirliği içinde olmak gerekir. Çünkü Büyükşehirler bir bütündür.
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Porf. Dr. Mustafa Akaydın’ın; Kent Konseyi’nin ilk sivil yönetimini belirleme toplantısında yaptığı açıklama bence bu konuda dikkatle yorumlanmalıdır.
Tam sözcüklerle olmasa da şunu söyledi. “Ben Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildikten sonra, seçildiğim partiden istifa ettim. Çünkü Ben artık Antalya Büyükşehir Belediye başkanıyım. Bu kentte yaşayan herkesin hizmetinde olmakla görevliyim.”
İşte Antalya Büyükşehir Belediyesinin aylık olarak çıkaracağı yayın organının amacı budur. Kentle kentlilerle haberleşebilmek ve onlara çalışmaları, neden ve niçinleriyle aktarabilmek. Verilen hizmetlere kentli olarak katkı yapılmasını sağlamaktır. Erdoğan Kahya’nın, Büyükşehir Yayın Organına “kentliliği” işleyen yazı yazması bence bir kentlilik paylaşımı ve sorumluluğunu ortaya koyuyor. Kendisini bu nedenle ve çıkan yayın organını hazırlayanları da özenleri nedeniyle kutluyorum. Umarım bu yazımdaki son kutlamalarımla tarafsızlığı zedelememişimdir.
Ancak değerli Erdoğan Kahya’nın yazısının sonundaki, ”ha ben yazmışım, ha Ahmet”, cümlesindeki “Ahmet” kimdi merak ediyorum!..