Antalyalı olmak!...

Antalya, hiç şüphesiz ki, dünyanın en güzel yeridir!” bu cümle, Atatürk’ün, Antalya gezisinde söylediği söylenen söz. Kısa ama özlü bir tanım.  Gerçekten, hangi açıdan bakarsanız bakın, Antalya Türkiye’nin ve dünyanın güzel kentlerinden biri. Böyle bir tanımlamanın ardından Antalyalı olmanın anlamı da - dünyanın en güzel kentliliği- olmalı! Peki biz Antalya’da yaşayanlar bunu tanımı hak ediyor muyuz? “Antalyalı olmak”, “Antalya’yı yaşamak” hakkının; “Antalyalı sorumluluğunu” da beraberinde getirdiğini unutmamak gerekir.

Bu sorumluluk; Antalya’yı sahiplenmeyi ve Antalya’nın daha çağdaş, daha yaşanılası olması için düşünmeyi ve çalışmayı gerektirdiğini unutmayalım. Eğer bu sorumluluğu içinizde duyuyor, günlük yaşamınızdan başlayarak, dolaştığınız ve yaşadığınız her yerde bu sorumluluğun gereklerini yerine getiriyorsanız, “ANTALYALI OLMAYI” da hak ediyorsunuz demektir.

Şimdi dönüp kendimize bir bakalım ve ne kadar Antalyalıyız, ölçümleyelim:

Örneğin komşularınızla ilişkileriniz nasıl? Onları tanıyor musunuz? Karşılaştığınızda selamlaşıyor, hatırlarını soruyor musunuz?  Sokağınızı ne kadar tanıyorsunuz? Sokağınızın bağlı olduğu caddeyi, çocuklarınızın oynadığı ya da oynayamadığı parkı ne kadar tanıyorsunuz?

Hiç alıcı gözüyle baktınız mı onlara? Size aykırı gelen yanlışlıklar nasıl düzeltilebilir diye düşündünüz mü? Sokağa, caddeye, parklara çöp, izmarit atan ve tükürenleri ayıplayıp, uyardınız mı?

Çünkü; bir kenti sevmek, benimsemek, o kentli olmak; önce yaşadığınız evden, sokağınızdan başlar, bağlı olduğunuz caddeye, bulvara kadar uzanır bu ilişki.

Çocuklarınızın gelişimi için eğitim ve kültür kurumları yeterli mi? Onlara ne kadar yakınsınız ve ilgilisiniz? Çocuğunuzun okuduğu okula kaç kez gittiniz? Okul çocuğunuzun eğitsel ve yaşamsal ihtiyaçlarını yeterince karşılayabiliyor mu? Öğretmenlerini, okul yöneticilerini tanıyor musunuz? Onlarla çocuğunuz hakkında kaç kez konuştunuz? Okulun bahçesi ve orada satılan yiyecekler, çocuğunuz için ne kadar sağlıklı? Okul servisleri ne kadar güvenli? Çocuklarınız okul sonrası ne yapıyor? Spor olanağına sahip mi? Kültürel ve sanatsal çalışmalar içinde olabiliyor mu? Bu konularda devlet ve kent yönetimleri ne kadar etkin? Sizlere hangi olanakları sağlıyor? Geleceğin toplumsal yapısını nasıl ve hangi amaçla örgütlüyor!

Çünkü; bir kenti sevmek, benimsemek, o kentli olmak; çocuğunuzu geleceğe taşıyacak, daha bilinçli bir kentli ve yurttaş olmayı sağlayacak, ilkokuldan ve liseden geçer çünkü!

Çalıştığınız işyerine hangi araçla gidiyorsunuz? Gidiş ve gelişlerinizde trafik kurallarına ne kadar uyuyorsunuz, sizinle birlikte trafikte olanlar ve onların size karşı tavırları, araç kullanımları ne kadar kurallara uyuyor? Arabanızı nereye park ediyorsunuz ya da park edecek yer bulabiliyor musunuz? Belediye bu konuda size hangi olanakları tanıyor, sistem nasıl işliyor? Toplu taşım aracı olsa arabayla gelir misiniz? Hiç trafiğin akışını rahatlamak için ben ne yapabilirim diye düşündünüz mü?

Çünkü; bir kenti sevmek, benimsemek, o kentli olmak; o kent alanlarının kullanımında kurallara uymayı ve insanların birbirlerinin haklarına saygı göstermelerini gerektirir çünkü.

Antalya’da yaşıyorsunuz. Örneğin Kaleiçi hakkında bilginiz var mı? Gitmeseniz de, yaşamasanız da, Kaleiçi’nin Antalya’ya katkısını yeterli buluyor musunuz? Antalya bir “Turizm kenti” ve “Turizmin merkezi” söylemlerinden ne anlıyorsunuz? Antalya’nın tarımı, bahçeciliği, meyveciliği, sebzeciliği ne oldu?

Antalya’daki yapılanmayı ulaşımı nasıl buluyorsunuz? Yaşadığınız evde, çalıştığınız işte mutlu musunuz?  Spor yapabiliyor musunuz? Spor olanakları var mı? Yoksa oluşmasını sağlamak için bir şeyler yapmayı düşündünüz mü? Gördüğünüz eksiklikler ve yanlışlıklar konusunda ilgilileri uyarıyor musunuz? Uyardığınızda nasıl bir davranışla karşılaşıyorsunuz? Belirgin “adam sendecilik” karşısında yurttaşlık ve kentlilik hakkınızı nasıl kullanıyorsunuz? Bugüne kadar nasıl kullandınız?

Çünkü; bir kentli olmak kolay değil. Yurttaşlık ve kentlilik sorumluluğu; yaşadığınız kenti geleceğe taşıyacak planları ve çalışmaları izlemeyi ve gerekirse eleştirmeyi, uyarmayı gerektirebilir…

Yakın zaman dilimi içinde bir yerel yönetim seçimi yapıldı ve Antalya Büyükşehir Başkanlığı büyük bir oy toplanmasıyla el değiştirdi ve Prof. Dr. Mustafa Akaydın Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Peki, birilerini yönetime seçmek yeterli mi? Seçimde oyunuzu kullandınız her şey bitti mi? Kentlilik göreviniz sona erdi mi?

Sözün özü; toplumsal değişim salt yöneticilerin değil, kendisini o kentli kabul edenlerin de katkısını gerektirir. Nereden gelmiş olursanız olun; Antalya’da yaşıyorsanız, Antalyalılık sorumluluğunu taşıdığınızı unutmayın!

Yayın Tarihi
06.08.2009
Bu makale 9076 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!