Yeniden aydınlanma çağını yakalamanın yolu

Birileri “DÜNYA KENTİ” diyordu Antalya’ya, birileri de ANTALYA BİR KÜLTÜR SANAT KENTİDİR” tümcesini doladı diline. Kim istemez ki! Ancak söylemekle olsa… Dünya Kenti olmanın da, Kültür-Sanat Kenti olmanın da olmazsa olmaz temel koşulları vardır.

“Önce bu kentte yaşayanların, yaşadıkları kenti iyi tanımaları gerekir” demişti çevreci Prof.Tuncay Neyişçi. bir TV söyleşimde, “Hangimiz yaşadığımız sokağın adını biliyoruz ? Hangimiz yakınımızdaki caddeden haberdarız? Hangimiz Cumhuriyet Alanındaki Atatürk anıtını kimin yaptığını biliyoruz?” diye soruyor ve “Bunları bilmeyen bu kente Belediye Başkanı olamaz” diyordu 1999 yılı seçimlerinden önce. Bende bu soruyu 1999 seçim öncesi TV programımda Büyükşehir Belediye Başkanı Adaylarına sormuştum. Cumhuriyet alanındaki anıtın adının “Yükseliş Anıtı” olduğunu, Hüseyin Gezer tarafından projelendirildiğini, adayların hiçbiri (o seçimde seçilen belediye başkanı dahil) bilememişti.

“Antalya dünya kentidir, Antalya kültür sanat kentidir.” sloganları atanların önce bu kenti tanımaları, şöyle bir geriye dönüp, bu konuda geçmişte neler yapıldığına bakmaları, ardından da kültürel değerlerini ve bir toplumun gelişmesinde, kültür-sanat çalışmalarının önemini, çok iyi bilmeleri gerektiğine inanıyorum. Bu kentlilik açısından bir tarihsel misyondur.

Yetmez, bu bilgilerin tüm kentlilere ulaştırılmasını sağlayacak ortamlar yaratması ve bu kentte yaşayanları önce kentli yapmaları, yıllar önce bu kentte yaratılmış sanat ürünlerini ortaya çıkarmaları, bunları kimin yaptığını, ne zaman yapıldığını belgelemeleri ve kuşaktan kuşağa naklederek, yeni kentliler oluşmasını sağlamaları gerekir. Bence kent belgeliliği (ya da kent müzeciliği) budur.

Bu da yetmez, kentte yaşayan herkesin kültür ve sanat çalışmalarının içinde olacakları, sanat üretimine katkıda bulunabilecekleri, alt yapıyı oluşturmaları gerekir.

Böylesine bir hareketin en çaplısı, Türkiye’de hatta dünyada ilk örneği, hiç kuşkusuz “Halkevleridir. Ve Köy Enstitüleridir ”  Toplumun kültür ve eğitim düzeyini kısa sürede yükseltmeye yönelik bu iki proje günümüze kadar sağlıklı biçimde yürütülebilseydi, ,  Türkiye toplum bugün çok farklı konumlarda olurdu kuşkusuz.

Bu arada hemen anımsatmalıyım, günümüz Büyükşehir Belediye Başkanlığı olarak kullanılan bina Antalya’da cumhuriyet döneminin ANTALYA HALK EVİDİR.

KÖY ENSTİTÜLERİ…  HALK EVLERİ… Toplumun kısa sürede aydınlanma çağını yakalamasını sağlayacak iki önemli kurumdu. Yaparak, yaşatarak öğretiyor, toplumu sanat  ve kültür alanında geliştiriyordu Aydınlanma çağına ulaşmak için, düşünülerek planlanmış bu sistem “Atatürk ulusçuluğunun” temel kurumlarıydı. İnsanlara düşünmeyi ve toplum için doğruyu, güzeli ve iyiyi bulmayı öğretiyordu. Bunun içindir ki, Türkiye’nin çağdaşlaşmasını istemeyen dış güçler tarafından kapatılması sağlandı.

Atatürk’ün kurduğu toplumsal kurumlardan TDK ve THK’na da 12 Eylül 1980’de son darbe ile vuruldu. Yönetime el koyanlar, Atatürk’ün ülke insanının ulusçuluğunu güçlendirmek için kurduğu bu iki kurumun bağımsızlığından rahatsız oldukları için, “Atatürk’çülük adına” onları törpülediler, Atatürk’ün vasiyetini iptal ettiler. Bence bu Türkiye’nin ulusalcılık yönünde karşılaştığı ilk karşı devrimdir. CHP’de buna karşı koymayı becerememiştir.

Kuşkusuz bu gün; Köy Enstitülerini ve Halkevlerini yeniden eski biçimiyle kurmak, olası değil. Kuşkusuz günün koşullarına uygun yeni yöntemler geliştirmeli ve eğitimi güçlendirmeliyiz.

Bir devrimci hareketin; yaşanmışlığını, geçmişini bilmiyorsanız, geleceği göremezsiniz. Günümüzde kimi kurumsal çalışmalarda yaşanan kopuklukların nedeni; her başa geçenin, eskileri atıp, yeni insanlarla, kendi anlayışına göre,  sıfırdan başlamasından kaynaklanır.

Bu arada yeni biçim ve yöntemler bulacağız derken, eskiyi yok sayamayız. Çünkü özellikle kültür ve sanat alanındaki gelişimi için insanların düşünce değişimini yakalayarak, bu çalışmaların, gelişen sürekliliğini sağlamaları gerekir.

Dolayısıyla Kültür Sanat çalışmalarının yapıldığı kuruluşları, her türlü siyasi etkiden ve kimi kişi ya da merkezlere rant kazandırmaya yönelik çabalardan uzak tutamamışsanız, orada ilerlemeden, toplumsal gelişme ve birliktelikten söz edemezsiniz.

 

Yayın Tarihi
23.06.2009
Bu makale 384 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!