FELSEFE VE UZAY
Egeli Tales M.Ö.6 yüzyılda
Uzaya bakarak güneş tutmasını hesap etti.
Üçgenin bağlantılarını buldu.
“Üçgenin iç açıları toplam 180 derece” dedi.
Şimdide kabul gören kural.
Yine Egeli Heraklid, Kuş adasında evinin bahçesinde iken ,
Bergama Apollo tapınağına yıldırım düştü.
Kendi kendine sordu.
“Tanrı kendi evine gökten niye ateş atsın?”
Gök ve yer gizemlerle dolu.
Zamanla felsefe ve bilimle çözülüyor bu gizem.
Bir çok problem, insanda merak duygusu olduğu sürece,çözülecek.
Uzay şenlenecek. İnsanlar uzayda kendilerine yer bulacak.
Prof. Dr. Steephen Hawking dünyanın ömrünü bin yıl olarak belirledi.
Onun için uzay önemli.
Uzay mekiği Discoveryi,
24 Nisan 1940 da,
“Hubble Uzay” Tekskobunu, Uzaya yerleştirdi.
İnsan yapımı en büyük düzgün çizimli bir uzay aletiydi bu.
2x4 metre çapındaki ana ışık toplama, aynasıyla hizmete girdi.
Yerden 560 km yüksekte evreni incelemek için göreve başlamıştı.
Ancak aksilikler oluştu.
Beş defa aksiliklerin giderilmesi için, uzay’a çıktı bilim insanları.
Gök bilimciler,
“Galaksilerin, evrenin ilk zamanlarında küçük parçalardan oluştuğunu ,
Büyük galaksilerin merkezlerinde,
Süper büyük kara deliklerin olduğunu gözlemleyerek,
Deneyleyerek, öğrendiler.”
Bu deneyler kozmik alemin genişlediğini,
Karanlık enerjinin olabileceği gerçeğini ortaya çıkardı.
Araştırmacılar,
13 milyar yıl önce vukubulan büyük patlamanın İzlerini yakaladılar.
Yeni doğan galaksiler vardı.
Ölen yıldızlar, doğan yıldızlar vardı.
Evren hareket halinde idi.
Herşey madde ve onun hareketi değil mi ki zaten.
Sonuçta bilim bu teoriyi doğru kabul etti.
Maddeci filozoflarda öyle dememiş mi idi.
Taa M.Ö.6 yüzyılda, Demoklid denilen adam,
Gaipten haber değil, gerçeği söylemişti.
“Maddenin bölünemeyen en küçük parçası “Atom” dur demişti.
Şimdi atom’da parçalara ayrıldı. Netronlar, elektronlar.
Bölünebilir hale geldiler.
Madde hareket halindeydi.
Demoklid’en 600 yıl sonra gelen
İSA dini,
Dünyayı Sarı öküzün boynuzuna koyuverdi.
Öküz hareket ederse, dünya hareket ederdi.
Sarı öküz bir yatarsa
“Kıyametti”!
İnsan aklıda tekamül ediyor.
Dünyayı Sarı öküzün boynuzunda,
Algılayan beyin var mı bilemem amma,
Ruhlarla, cinlerle, peygamberle ilişki kuran
“Feto” yu ve mensuplarını gördük
Bu çağda,
Cumhuriyete savcı olmuş adam.
“Ben yemin ettim. Konuşursam cinler çarpar” diye ifade vermiyor.
Neyse ki ,
Diyanet cinlerin çarpmayacağını yazılı bildirdi de, mahkemeye,
Savcının ifadesi alınabildi.
Bizdeki bilimsel gelişme böyle iken,
Dünyada gelişmiş ülkeler içinde,
Fizikte, matematikte, kimyada, biyolojide son sıralarda iken,
Mistik düşüncede çağı atladığımız mutlak.
Gerçi “Aristo” güneş dünyanın etrafında döner” dedi.
Galile;
“Dünyayı döndüren Meleklerdir” dedi.
Bilim, gelişti akıllar olgunlaştı.
Dünyadan 260 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın çekim alanındaki
Sıcak gezegenlerin ısısını ölçtü. Hupple, teleskopu
Güneş sistemi dışında üç tane buzlu cisim keşfedildi.
Saman yolu galaksine inen araştırma aracı araştırmalarına devam ediyor.
Göğün 7 katında tek Tanrılı dinlerin Tanrı’sı otururdu.
Tanrı’nın “ Otağına” rastlanılamadı.
Türk Tanrısı “Bayülgen” 18. Katta oturur,eski Türk inancında.
“Alper Tunga “ 16 kat yerin altında, altından sarayda oturur.
Bu otağlara ve saraylara rastlanmadı.
Akılla erişemezsek, Sarı öküzün ,saman ve yemi ile ilgili yeni buluşlar bulabilir Mıstikler.
Bu sarı öküz ne yer ne içer? Sorusunu sormazlar hiç.
Nasıl sorusu 1498 de soruldu.
Niçin sorusu 18 yüzyılda .
Soru soramazsak zihinler nasıl açılır?
Akıl ile cahilliğin savaşı,hep süre geldi dünyada…
Yol akıl yolu Atatürk’ün yoludur.
Stevan J. Dicle, uzay çalışmalarından alınan sonuca “Uzay kültürü” diyor.
Doğa ve uzay bir bütün Hawking “ Yeni nesle yere değil göğe bakın” dedi.
Atatürk,” İstikbal göklerdedir” dedi.
Bizde yer ve göğün vede uzayın , yani bir bütünün akıllı ve egoist parçalarıyız.
Mutlak.
KAYNAK
1- Natıonal
Geogra Phiç
Nisan sayısında.