ARİSTO DEKART’A GÖRE MADDE VE TANRI
Uzam bizim dışımızdadır. Kendiliğinden vardır.
Ruh ve Tanrı gibi duyulmaz varlıktır.
İlk maddeyi düşünen ve algılayan insan, düşünerek felsefe yapan insandır.
Felsefe;
Maddeyi algılayıp isimlendirip,
Kendi emrine almaya çalışmıştır.
“Gelip geçiciye zıt olan, ezeli ve ebedi özün ne” olduğunu araştırır, felsefe.
Eflatun,
Var gibi görülen şeylerin olmadığını, onların gölge varlıklar olduğunu söylemiş.
Bütün şeylerin ezeli ve ebedi özde ide’de bulunduğunu, felsefesinin temeli yapmıştır.
Aristo türlerin objektif varlığını kabul ediyor.
“Görünen var görünmeyen yoktur”.
İnsan, hayvanla Tanrı arasında bir varlıktır.
Aklı ve algısıyla hayvandan ayrılır.
Bu bakımdan Tanrı’ya benzer.
Hayvan ahlaki varlık değildir.
Aklı yoktur. Tanrı ise, Saf düşüncedir.
İnsan için en yüksek “İYİ” zihinle, hayvani unsur arasındaki Dengedir.
Bu denge mutluluktur,
Mutluluk Dengedir
Denge Erdem’ dir.
Dengesiz insanlar problemdir.
Zihinle irade arasındaki uyum Etik Erdemdir.
Yani;
Cesaret, ölçülülük cömertlik, onurluluk,
Samimilik, nezaket, bu ölçülerdeki insan
Erdemlidir, etik değerleri var.
İde’yi bireyin özü kabul ediyor.
İde’nin eşyadan ayrı ve bağımsız olduğunu,
Kabul etmemekle Eflatun’dan ayrılıyor.
“Eşyanın formu vardır. İde eşyanın içindedir”.
Gerçekten var olan ;
Ne “İde”dir nede “Madde”dir nede “hareket”tir.
Bunların hepsi bir bütünü oluşturur.
Varlık somuttur maddedir.
“İde” maddenin ruhu dur.
“ İde” maddenin zorunlu desteğidir.
Maddeden ruh çıktı mı? Madde anlamsızdır.
Evrensel olgunun, dört türlü nedeni vardır.
Madde, fikir, kuvvet ve son gaye.
Bu dört prensip bireyin içinde vardır.
Herşeyde madde başlangıçtır, hiçten hiçbirşey doğmaz.
Aristo’ya göre;
En yüksek varlık maddedir, ebedi varlık ezeli ve ebedi olarak
“İde” istikametinde hareket eder.
Aristo;
Bu dünyadaki nesneler nelerdir?
Sorusunu sordu.
“Nesnelerin biçimi, nesnenin amacını ortaya koyar” dedi.
Bir ev,
İnşaat malzemelerinin toplamından fazladır.
Bir insanın biçimi,
Bedeninden bağımsız olamaz.
Bir nesnenin biçimi kendisine dahildir.
Hristiyan ve islam düşüncesini etkiledi.
Mantıksal otorite idi.
Yunan hükümdarının kızı ile evlendi.
M.Ö. 322 de öldüğünde 18 kölesi vardı.
Kılıbık olarak anıldı.
Eşi üzerine biner gezerdi.
Dekart’a göre; Uzam dünyanın biricik cevheridir.
Bu dünya yaşadığımız, duyumlarımızla algıladığımız dünya değildir.
Kendiliğinden varlığını ve objektifliğini kabul ettiğimiz dünya “Uzam”dır.
“Uzam” bizde meydana gelen bizim, bizim dışımızdaki keyfiyetler olarak,
Kabul ettiğimiz “Düşünen Tabiat” (modus)tur.
Madde cevher olmak için kendi kendine yeterlidir.
Aristo’nun maddesi, kuvvet ve kudrettir. Fakat ebedidir. Kendiliğindendir.
Dekart, maddeyi yaratılmış olarak ifade ediyor.
Aristo’ya göre madde kendiliğinden vardır.
Madde ancak Tanrı ile vardır, bakidir.
Dekart’a göre dünya,
“Ebedi olarak var olduğu gibi vardır.” Ve yaratılmıştır.
Aristo’ya göre;
Dünya Tanrı’nın tezahürü olarak algılanıyor.
Ebedi zat dünyaya şekil vermişti.
Dünya Tanrı’nın zatıdır ilahidir.
Dekart’a göre Tanrı dünyayı tamamıyla yoktan yaratmıştır.
Tanrı nasıl yarattı ise öyledir.
Dünya mahluktur, yani yaratılmıştır.
Tanrı;
Hayat ve duygudan mahrum,
Kendi kendinin dışında ve asla kendisi için var olmayan bir gerçekliktir.
Dekart, dünyanın cevheri olarak bir uzam hayal ediyor.
Buraya Tanrı’yı yerleştiriyor.
Tanrı’dan dünyaya gidiyor. Dünyayı tanımak için Tanrı vasıta oluyor.
Fakat Tanrı sonsuzluğu ile Dekart’ı aşmaktadır.
Kendinin üstünde sonsuz bir Tanrı vardır.
Bilgi, “Bilen ile bilinenin anlaşması değildir”.
Kendini Tanrı’da kurtarmaya, hür düşünmeye çalışıyor,
Bilgi, “Bilinenin bilinen üzerindeki hakimiyetidir”.
Düşünen tabiatı bir fizikçi gibi anlamak istiyor.
Dünyayı kendi malı görüyor.
Düşüncesinin karşısına engel çıkarmayan dünya istiyor.
O’nun özünü yakalamak istiyor.
Tanrı kendiliğinden bilinmez gerçek.
Dünya bizim emrimizde bir şeydir.
Bu şey maddedir.
Fakat Aristo maddesi gibi değildir.
Dekart,
İlk şeyi Tanrı’ya hareket ettirir.
Ondan sonra Tanrı’ya ihtiyacı kalmaz.
Aristo’da madde kendiliğinden bir şey değildir.
Ebedi özler o’na şekil vermiştir.
Kendiliğinden kendi öz ve tabiatına sahiptir.
Maddeye hareketi Tanrı vermiştir.
Madde kendiliğinden vardır. Aristo’ya göre.
Dekart’a göre, ise,
Madde yaratılmıştır.
Aristo ‘da Dekart’a ilk hareketin sırrını çözmeye çalışırlar.
Bu sır devam ediyor.
Maddeye hareketi Tanrı vermiştir.
Dinlerde, O maddenin yaratıldığını söylüyor.
O halde,
Dekart’ın ve Aristo’nun papazdan ne farkı var.
Farkı, düşünüyor olmaları mı
Acaba?
Bağdat’ta Harun Reşit oğlu halife Memun,
Dar ül Hikemeyi açtı.
Hikmet evi bilgi eviydi bu ev.
İlkçağ metinleri tercüme edildi bu evde.
Farabi Aristo yorumladı. M.S.9 yüzyılda.
Papa S. Tomas 12 yüzyılda Aristo üzerine düşündü.
Hristiyanlığa yeni yorum getirdi.
Farabi bu işi üçyüzyıl önce yapmıştı.
Yapmamıştı da din yobazlarının kinine hedef oldu.
Sunni Akide kurucularından imam Hambelli ve ekibi
933 te halife Memun’u Tarsus’ta katletti.
İslam’ın karanlık devri başladı.
S. Tomas’la gelişen batı düşüncesi Rönesans’ını yarattı.
Türk Rönesans’ını Atatürk başlattı.
Aynı karanlık düşünce
Atatürk’e
“Deccal” dedi.
Deccal karanlıksa,
Atatürk mü Deccal.
Halife Memun’u öldüren zihniyet mi
Deccal.
Kim bilir
Düşünmek lazım.
KAYNAK
1.- Dekart üzerine tetkikler
Laberthonniere
Çeviri Mehmet Karasan 1959 Basım
2.- Felsefenin tarihi
Alfred Weber
Çeviri: :H.Vehbi Eralp 1991 5 basım.