AKIL VE İNSAN
Aklını kullanan ve düşünen insan için,
Dünyada önünde boyun eğilecek bir şöhret yoktur.
“Üstad” dediki sözü anlamsızdır. Geçersizdir, düşünen adam için…
Düşünen adam insan içgüdüsüyle hareket eder…
Kabullenen adam hayvan içgüdüsüyle.
İyi düşünceli olmak yetmez, iş onu iyi kullanmaktır.
İyi düşünceli en büyükler, kötülükler işleyebilirler.
İyi düşüncede, doğru yolda gidebilmektir asıl olan.
Doğru hedefi belirledi mi insan, O’na yürür kendince.
Bazıları koşar… Koşupta doğru yoldan çıkıp hedefe varamayanlar olabilir.
Önemli olan hedefe ulaşmaktır.
Yavaş ve düşünceli gidip yoldan şaşmadan hedefe varabilenler
Mutlu insanlardır genelde.
İnsan belirlediği hedefe ulaşamazsa ruh dünyası bozulur. Mutsuz olur.
Aklı kullanma , iyilik duygusu, saf düşünce belirlenen hedefin araçlarıdır.
Akıl ve sağduyu bizi hayvanlardan ayıran ayrıcalıktır.
Descartes’e göre akıl, düşünen tabiatla aynıdır.
Yine Descartes’e göre, “Felsefesiz yaşamak gözü kapalı yaşamaktır”.
Düşünmek herşeydir.
Düşünmek, aklı kullanmak insanın var olması demektir.
Akıl ve düşünce yoksa,İnsanda yoktur.
Akıl ve düşünceden yoksun canlılar,
Vücutlarını besleyecek madde aramakla geçirirler ömürlerini…
Gerçek; bu hayvanımsılarla bulunamaz.
Gerçek; kalabalıklardan ziyade,
Az sayıda düşünürler tarafından bulunur.
Bunları kalabalıklar yadırgar.
Gelişme ve medeniyet bu az sayıda insana borçludur.
Felsefenin hakikatleri, insan düşüncesinin hakikatleridir.
Din hakikatleri,
Tanrı ilham’dır. Aklımızın üstündedir.
Descartes’e göre,
İnanmak için itaat etmeye gerek yoktur.
Ancak bilmek ve gerçeğe ulaşmak için,
Akli faaliyet göstermek lazımdır.
DİN aklı kovmaz.
“ Hz. Muhammed dinim aklımdır” demiştir.
“ Aklı olmayanın dini olmaz” demiştir.
Dinden aklı kovarsanız
Bugünkü İslam aleminin atmosferi ortaya çıkar.
Yavuz Sultan Selim’in İstanbul’a getirdiği Eşari din adamlarınca
Dinden akıl kovulmuştur.
Osmanlının kuruluş felsefesinde, Maturi’dinin akılcı geleneği vardır.
1.Murat ‘ın kurduğu yeniçeriler Bektaşi terbiyesiyle eğitilmiştir.
II.Mahmut’a kadar bu gelenek devam etmiştir.
16-17-18 Asırlarda medreselerde, Eşari mantıklı din öğretilmiştir.
1826 da Şeyülislam fetvasıyla bir Pazar günü 93 bin yeniçeri yok edilmiştir.
Sebeb…
Kur’ana saygısızlık yaptıklarıdır.
Dini inançlara göre tüm bilgilerin kaynağı kutsal kitaplardır.
Tanrı ile irtibata geçip öğrendiklerini söyleyenler,
Vahi ile öğrendiklerini, tekrar etmekten başka bir zihin hareketi geliştirmezler.
Onlara göre, Vahiy dışında elde edilen bilgi bilgi değildir.
İlim dendiği zaman, din mensubu, kendi kutsal kitabının öğretilerini algılar.
Felsefe Tanrı’ya karşı fikir geliştirmektir.
Gazali felsefeyi yasaklamıştır.
Farabi ve İbn-i Rüst’ü kafir ilan etmiştir.
“Felsefenin tutarsızlığı” adlı bir kitap yazarak, felsefecilere saldırmıştır.
İbn-i Rüst’te Gazali’ye karşı “Tutarsızlığın tutarsızlığı” adlı bir kitap yazmıştır.
Aydın düşünce doğuda daha erken başlamıştır.
Gazali ile önü kesilmiştir.
1789 Fransa ihtilali, papazların Krallarla birleşerek, halkı ezme zulmüne son vermiştir.
Din tamamen devletten uzaklaştırılmıştır.
1055’de Selçuk Sultanı Tuğrul Bey Bağdat’ı feth etti.
Din adamı halifeyi kendisine bağladı.
O’nu maaşlı memur seviyesine indirdi. Bu eylem Fransızlara örnek olmuştur.
Fransız askeri tarihçi Graf bu konuyu işlemiş,
Filozof Volter.
Bu düşünceyi sistemleyip “Laik” lik ilkesini Modern devletlerin vazgeçilmezi yapmıştır.
Batı aydınlanmasını ve Türk tarihini çok iyi bilen Atatürk,
Devletin temel direğini, Laiklik ilkesine bağlamıştır.
Bu direk önemlidir.
Vazgeçilmezimizdir.
Türk milletinin aydınlık geleceği,
Bu ilkeye bağlıdır.
Laiklik aklın yoludur.
Kaynak:
Dekart üzerine tetkikler
Laberthonniere Çeviri Mehmet Karasan 1959 Basım