Bir Yılan Hikayesi: Kırcami…

Antalya’nın “Yılan Hikayesi” ne dönen meselelerinden biri de Kırcami planlaması. Senaryolaştırılmış bir oyun oynanıyor Kırcami üzerinde. Başroldeki oyuncular siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları ve yargı. Figuranlar ise umutla neredeyse 30 yıldır bekleyen Kırcami halkı.

Hiç birini diğerinden ayırmıyorum; her seçim arifesinde ortaya çıkan ve “Kırcami’nin sorununu biz biliriz ve biz çözeriz” diyen aday siyasetçiler. Göreve seçildiklerinde, “Mesele öyle göründüğü gibi değişmiş”  diyebilen ve Kırcamililerin gözlerinin içine baka baka bu meseleyi raftaki yerine koyan aynı siyasetçiler. Ve her seçim döneminde ya da seçimler yaklaşırken, Kırcamililerin önüne konan temcit pilavı…

Siyasetçi cephesi maalesef böyle…

Dün “Bölge tarım alanıdır, üstelik verimlidir” diyen teknokratlar ile sivil toplumun uzman temsilcileri meselenin önemli ikinci boyutu. Bu insanların siyasi baskı ile sonradan fikir değiştirip; tersini beyan etmeleri, ya da mahkeme kapılarına koşmaları işi bugüne kadar arap saçına çevirdi. Yargı da ne yapacağını şaşırdı. Çünkü ortaya çıkan karmaşayı kimsenin çözmesi mümkün değil…

Bu karmaşayı daha iyi anlayabilmek için; Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesinden aldığım hepinizin de bildiği Kırcami’nin son üç-beş yıllık serüvenine Allah aşkına bir bakın:

“ 1. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, Antalya ili, Merkez ilçesi, Kırcami olarak adlandırılan bölgeyi kapsayan planlama alanı için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 5403 sayılı kanun kapsamında ‘Tarım dışı amaçla kullanımının uygun olduğu’ yönünde görüş verilmiştir. (Türel dönemi) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın söz konusu görüş ve İçişleri Bakanlığı’nın ‘Kamu Yararı’ bulunduğuna ilişkin kararına, TEMA Vakfı tarafından dava açılmıştır.

Antalya 1. İdare Mahkemesine açılan davada E.2008/992.K.2009/994 sayılı ve 30.07.2009 tarihli iptal kararı bulunmaktadır.

2- Ayrıca, Antalya Büyükşehir Belediyesinin 18.01.2008 gün ve 58 sayılı kararı ve Antalya İl Genel Meclisi’nin 08.02.2008 gün ve 101 sayılı kararı ile onaylanan 1/50.000 ölçekli Fiziki Stratejik Planı ve Antalya Büyükşehir Belediye Meclisince 15.02.2008 gün ve 84 sayılı kararı ile onaylanan 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planına sivil toplum örgütleri tarafından dava açılmıştır.

Dava sonucunda ise, Toprak Koruma Kurulunun ‘Tarım dışı amaçla kullanımının uygun olduğu’ yönündeki görüşünün iptal olması üzerine söz konusu üst ölçekli planların Kırcami Bölgesini kapsayan kısmı iptal edilmiştir.

3- Ayrıca, TMMOB Odaları ve Baro tarafından Antalya Büyükşehir Belediye Meclisinin 14.11.2008 tarih ve 550 sayılı kararı ile onaylanmış olan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planına dava açılmıştır. Söz konusu davada Yürütmeyi Durdurma kararı verilmiştir. Antalya Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009/447 sayılı kararı ile 1/5000 ölçekli plan revize edilmiş olup, Revize edilen 1/5000 ölçekli plana da dava açılmıştır. Dava sonucu 1/5000 ölçekli plan, mahkeme tarafından iptal edilmiştir. Antalya Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.03.2010/136 sayılı kararı ile hukuki açıdan yasallığı kalmayan plan, iptal edilmiştir.

Söz konusu alana ilişkin her ölçekteki planlar hukuki süreçler sonucu iptal edilmiş olup, Antalya Büyükşehir Meclisince onaylanmış olan ve yürürlükte bulunan planlarda Kırcami Bölgesi ‘plansız alan’statüsündedir”

Bu tablo karşısında işi içinden çıkmak mümkün mü?

Cambazlar

Şimdi Kırcami’yi kendilerine malzeme yapan, yine hiç ayırım yapmadan siyasilere dönüyorum. Sırf oy hesabı ile yaptığınız tüm planlar yargıdan dönüyor.

Yargıya başvuranlar kimler? TEMA Vakfı, meslek odaları, Baro ve bu işin uzmanları…

Hiç biriniz kusura bakmayın şimdi Antalya adına soruyorum;

Planlamayı yapmadan önce neden bu kişi ve kurumların görüşlerini almazsınız?

Onlarla ortak akılda buluşup, planmayı neden birlikte yapmazsınız?

Hiç değilse bir planlama öncesi bu insanları bir araya getirip, konuyu tartışmazsınız?

Bu insanlar düşman değil, sizin her fikrinize de katılmak zorunda değiller…  Ortak akıl karşı fikirlerin, ortak bir paydada buluşması işle gerçekleşir.

Hemen her konuda “Biz yaptık oldu” anlayışından ne zaman kurtulacaksınız?

Sizi göreve seçenleri, seçildikten sonra neden uygulamalarınızla pişman ediyor, birinin ak dediğine muhalefet etmek adına kara diyebiliyorsunuz? 

Şunu biliniz ki; bu tavırlarınızla ülkede bölücülüğü en çok sizler teşvik ediyorsunuz. “Bizden olanlar ve bizden olmayanlar” ayırımını en çok sizler yapıyorsunuz. Ülkeyi bu tür kararlar ve karşıt tavırlarla öyle bir hale getirdiniz ki; insanlarda memleket sevgisi, kentlilik bilinci, komşuluk ve arkadaşlık duygularını yok ettiniz.

Toplum birbirine düşman gözü ile bakan bireylere dönüştü.

Bütün bu soruların cevaplarını bulduğumuz, sorunları çözdüğümüz ve de yanlışlarımızı gördüğümüz zaman, en önemlisi de iyi niyetli, kavga değil çözüm üretici, tüm halkını kucaklayan yerel yöneticilerimizin çözemeyecekleri sorun kalmayacaktır.

Hele Kırcami gibi sorunlar ne ola ki…