ANTALYANIN KAHYASI

AKP’de bu işleri kim yönetiyor?

ERDOĞAN KAHYA

Rahmetli Hazma Taş’ı, “herkesin adına konuşuyor. Her konuda uzman” diye eleştiridik, ama o’nun döneminde parti kaynaklı bir usulsüzlük, bir kayırımcılık ya da yolsuzluk duymazdık. Bizde Ali Dibo’lar yok diye de sevinirdik adeta.

Şimdi bakıyorsunuz her taşın altından bir Ak Partili çıkıyor.

Ballı Maden ve kum ocakları işi onlarda,

Arazi tahsisleri ve kiralamalar onlarda,

Hatta daha da ileriye giderek müteahhitin işine göre ihale üretmek işinde de uzmanlar.

Ardından da en güzel huyları, “Biz yaptık oldu” felsefesi…

Şu Kovanlık ile Selimiye köyleri arasından kaçak olarak özel bir şirket tarafından yapılan Çevrim Santralı işine bir bakın.

Her türlü planda tarım alanı olarak belirlenmiş, gerçekten de tarım yapılan Devlete ait bir araziyi 4070 Sayılı Yasaya göre, yani bazı şartlarla 2002 yılında satın alıyorsunuz. Nedir bu şartlar?

“Bu alan tarım arazisidir, tarım dışında kullanılamaz ve 10 yıl süre ile alınıp-satılamaz”

Bu şartları kabul ederek aldığınız bu arazi üzerine kimseye sormadan ve danışmadan, aradan 10 yıl da geçmeden “ülkemin de enerjiye ihtiyacı” var deyip doğal gazdan enerji üretecek bir çevrim santralının inşaatına başlıyorsunuz. Ohh ne ala…

Al-i Devletimizin muhterem memurları durumu farkedip, “Vay sen misin bunu yapan?” diyerek inşaatı mühürleyip, şirket yöneticileri hakkında da Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyorlar. Bununla da yetinmeyip, yine memurlarımızdan kurulu Toprak Koruma Kurulu’ndan tapu gibi bir rapor alıp, “Burası tarım alanı, üstelik verimli bir tarım alanıdır. Zaten tarım yapılmak üzere satılmıştır. Sulu mutlak tarım alanı üzerine doğalgaz yakıtlı termik kombine çevrim ünitesi inşaatı yapamazsın” diyor.

Kim ne derse desin bunun adı: particilik.

İşte bundan sonra AKP’liler devreye giriyor. Hatta üst düzeyden bakanlar bile bu işin peşinde. “Bu iş bitecek” talimatı veriliyor. Bizim Antalya teşkilatı kolları sıvıyor ve bu işi nasıl yasal prosedüre uydurabiliriz araştırmaları sonunda, arazi köy statüsü içinde olduğu için bu bölgedeki imar planının değiştirilerek, tarım alanının içine bir çevrim santralının kurulabilmesine imkan sağlanıyor. Hazırlıklar öyle süratle yapılıyor ki, sanırsınız elin oğlu gibi beş dakikada ay’a çıkılıyor. Ayrıca “Burası tarım alanıdır, üstelik verimlidir” diyen Toprak Koruma Kurulu, siyasi baskı ile kararını değiştirerek, bu kez, “Çevrim santralı denen alet iyi bir şeydir ve tarıma zarar vermez” diyerek görüş değiştirdi.

Önceki gün İl Genel Meclisi’nde bu imar tadilatı işi görüşüldü. Görmedim ama katılan gazeteci arkadaşlardan öğrendim. AKP Grubu üyelerinin çoğunluğu neye oy verdiğini bilmeden parmak kaldırmışlar.

Sonuç: Durmak yok… Yağmaya devam…

Talana kimse dur demiyor.

Dün Sabah ile Akdeniz’i okudunuz mu bilemiyorum. Manşetten Aksu’daki kum talanına dikkat çekilmiş. İşin acı yanı Valilik tarafından mühürlenen kaçak ve ruhsatsız ocaklarda mühürlerin kırılıp kum alındığı, daha doğrusu ocakların çalışmalarını aralıksız sürdürdüğü yazılıyor.

İlk akla “bu işi ben veya herkes niye yapmıyor?” sorusu geliyor. Ya da “burası dağ başı mı,bazı kişiler Yasaları bile dinlemiyor?” diye düşünüyorsunuz. Hatta Atalarımızın söylediklerine gidip, “Bal tutan parmağını yalar”, “At binenin kılıç kuşananın”, “Üzüm üzüme baka baka kararır”, Arı bal yapacak çiçeği bilir” gibi yorumlar da getirebilirsiniz… Ama bir gerçek var ki, siyaseti ve siyasileri arkalarına alarak istedikleri her şeyi yapma gücünü kendilerinde göre yasa, töre, insanlık tanımayan üç kuruşluk adamlar birgün bu yaptıklarının hesabını verirler.

GÜLMECE:

Denize gömmüşler.

Yolculuktan dönen Idris, kahvede oturanlara sordu :

- Yahu pizum Temel nasil öldi?

- Kalpten cittu, dediler.

- Vasiyetu filan var miydu?

- Var idu. "Beni denize gömün" demis idu.

- Cömdünüz mü peki?

- Cömdük, çömmesine amma, mezarinu kazarken çok zayiyat verduk...

GÜNÜN SÖZÜ

Haya perdesini yüzünden sıyırıp atanın, gıybeti haram olmaz

Hz. Muhammed (S.A.V)