Şu Bizim Boyacı

Büyükşehir Belediyesi'nin ‘Antalya'yı Yeniden Makyajlama' Projesi çerçevesinde iyileştirilen ve hem Antalyalıların, hem de turizmin hizmetine sunulan Cumhuriyet Alanı'ndaki düzenleme çalışmaları tamamlanmak üzere, hatta bitti bile diyebiliriz. Alanın uzantılarındaki çalışmalar devam etse de bu bölgedeki ufak tefek pürüzler hariç, 1-2 hafta sonra bu eşsiz pencereden Akdeniz'i izlemek, bir ağaç altında serinlemek ve ufku, o muhteşem sonsuzluğu resimlemek inanılmaz bir dinlence olacak burayı ziyaret edenler için.
Fakat benim dikkatimi çeken, hatta bu bölgeden gelip geçen yüzlerce, binlerce kişinin dikkatini çeken, turistlerin olduğu kadar bu kentin yerlilerinin de şikâyetçi oldukları, ancak çevrede bir Zabıta Karakolu olmasına karşın çok kereler şikâyet edilmesine karşın buradaki bir olumsuzluk ile ilgilenilmiyor, karabatak gibi ortaya çıkan, turistleri ayakkabılarına zoraki sürdüğü boyalarla rencide eden, onlardan zorla para isteyen, cüzdanlarına gözünü diken, itiraz edenlerin arkasından da iğrenç Tarzancasıyla aşağılayıcı sözler sarf eden bu boyacı kimin nesi???
Sanırım 4 kez bu konudaki düşüncelerimi yazdım bu köşeden. Gazetemiz köşe yazarlarından Ömer Güngör de yazmıştı bir köşesinde. Merak ediyorum bu boyacı ‘neyin nesi, kimin fesi!' Bu boyacının diğerlerinden özelliği ne?. Bu boyacının dayısı kim? Bu boyacının bulunduğu alanı özel zevkine göre dizayn eden anlayış kimin aklı? Bu boyacının oradaki varlığına ses çıkarmayan, onu bu bölgede ‘dokunulmaz' kılan güç kimin elinde? Kim bu insana cesaret veriyor ve orada olumsuz bir dama taşı gibi sırıtan, varlığıyla bu bölgeye, hatta Antalya'ya hiç yakışmayan bu boyacının kent içinde uygun bir yere nakledilmesini istiyoruz. Onun insanlara, turistlere verdiği rahatsızlıktan kimler prim yapıyor bilmiyorum, ancak bu konuyu yetkililerin bilgisine son kez havale ediyorum.

OTURMA BANKLARI KÜÇÜK VE EKSİK

Bu bölgedeki oturma grupları bana göre çok az. Az olduğu kadar iki kişilik banklar hem yer işgal ediyor, hem de daha fazla insanın burada dinlenmesine engel oluyor. Farklı yerlere serpiştirilen, henüz tamamlanma aşamasında olmasına karşın eksikliği göze çarpan oturma banklarının caddeyle temasının da bir anlamda önlenmesi gerek. Bölgedeki yoğun kalabalık esas alınarak, dağınıklık ve sıkışıklık bazında olumsuz görüntüler oluşturan, ancak doğru yerlere, çok sayıda ve geniş oturmalı gruplarla bu aksaklığın giderilmesini umuyorum.

‘ARKADAŞ İSTER MİSİN'!!!
Cumhuriyet Alanını kapsayan o geniş alanda dolaşanlar bilirler, bu bölgenin her karesinde, her oturma bankında bir yaşamın, yaşanmışlığın izi vardır. Davetkâr bakışlarla sizi yanına isteyen, oturduğunuz bir banka gelerek size merhaba diyen ve ‘Arkadaş ister misin?' diyerek sizinle sohbete koyulan o yaşamak zorunda olan insanların varlığı, bu kentteki durumları tartışılamayacak kadar özel bana göre.
Antalya bir turizm kenti ve doğal olarak her türlü insanın uğrak yeri, gelip geçtiği büyülü bir kent. Bu insanların otokontrolü, çevrelerine rahatsızlık vermeyecek şekilde yaşamaları gerek. Vesikalarından tutun da kayıtları konusundaki hassasiyet, ilişkiye girdikleri insanlar konusundaki sorumlulukları sık sık hatırlatılmalı onlara. Birçok kesimin itirazına neden olan o insanların bu bölgedeki varlıklarını çok sayıda insan da kişisel haklarını ön planda tutarak kabul ediyor.
Bir gün o bölgede dinlenirken, yaşamı nefeslerken bir anda yanınızda bitiveren, size merhaba diyerek ‘arkadaş ister misin?' diyen o insanlarla illa ki bir şey yaşamanız gerekmez açıkçası. Onunla hayat üzerine bir söyleşi, yaşam üzerine koyu bir sohbet edebilirsiniz. Eğer bunun için vakti varsa inanın ki hiç itiraz etmez ve yaşamın bir diğer kapısından sizi almayı asla ihmal etmez.
Unutmayın ki, her insan kendi dalında olgunlaşan, kendi yaşamıyla ve yasasıyla bu dalda tutunmaya çalışan yaşamaya muhtaç bir tomurcuktur…
Sevgi, sağlık ve mutlulukla…