Ne Olacak Bu AVM’lerin Hali?

AESOB Başkanı Abdullah Sevimçok’un bir açıklamasıyla  bugünkü yazıma başlamak istiyorum. Konu AVM’ler. Yani kent içinde mantar gibi biten, kentin belli başlı bölgelerinde hem etkili, hem de tepkili seslerle hayatımıza bir anda giriveren AVM’ler.
Önce sayın Abdullah Sevimçok’un konu ile ilgili açıklamasını sizlerle paylaşayım isterseniz, daha sonra da konu hakkındaki kişisel yorumumu sunayım. Haber şöyle; ‘ Antalya, alış veriş merkezlerinin en yoğun bulunduğu, mahalle aralarına kadar giren cep marketlerin sayılarının hızla arttığı bir il. Şehir merkezinde mantar gibi çoğalan AVM'ler, şehir ticaretinin yapısını değiştirirken, esnaf ve sanatkarın kepenk kapatmasına neden oluyor. Şehir merkezine 3 yeni AVM'nin daha yapılacak olması esnaf ve sanatkârı korkuttu. Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (AESOB) Başkanı Abdullah Sevimçok, "AVM sayısının bu kadar hızlı arttığı başka bir il yok" diyerek, şehrimizdeki AVM sayısına tepki gösterdi. Sevimçok, "Antalya'nın hızlı büyümesi ve turizm kenti olması sermaye sahiplerinin gözünü buraya dikmesine neden oluyor. Esnaf ve sanatkârın sermaye canavarından kurtarılması gerekir" diye konuştu.
Sevimçok, "Antalya artık AVM'ye doydu. Yenilerinin açılması engellenmeli. Yeni açılacaklar şehir merkezine uzak bölgelere yönlendirilmeli. Çalışma saatleri sınırlandırılmalı. Her AVM'de belli sayıda bölge esnafına yer verilmesi zorunlu hale getirilmeli. AVM'lerde satılan ürünlerinde tekelleşmeyi sağlamasının önüne geçilmeli" dedi. Cep marketler konusunun da kanunda yer alması gerektiğini sözlerine ekleyen AESOB Başkanı Sevimçok, "AVM'lerin şubesi veya başka isimlerde mahalle aralarına kadar giren çok sayıda cep market var. Artık bunlar mahalle bakkalının yerini almaya başladı. Her apartmanın altına açılıyor. Gerek bölgesel olsun gerekse ulusal, 150-200 metrekarelik yerlerde bisikletten, domatese her türlü ürünü satıyorlar. Nasıl ki bir bakkal manavlık yapması, bir ayakkabıcının elektronik malzeme satması yasaksa, bunların da sattıkları ürüne sınırlama getirilmesi gerekir" diye konuştu. 
KÜÇÜK ESNAFIN SUÇU NE?
Yukarıdaki açıklamanın üzerine söylenecek tek söz şu: ‘Küçük esnafın suçu ne?’. Yıllardır nafakası kesilen, kapanma noktasına getirilen ve en sonunda da kaderine terk edilen bakkal, manav, terzi, elektrikçi, kasap, manifaturacı, kırtasiyeci, hırdavatçı, konfeksiyoncu vs. aklıma gelmeyen daha pek çok sayıdaki esnafın hali ne olacak bile diyemiyorum artık. Çünkü hepsi baba mesleğini ya bıraktı, ya da bir köşede kaderine terk edildi.
AVM’lerin yaşantımızdaki yerini ya inkar edersiniz, ya da takdir edersiniz. Ancak her gün mantar gibi türeyen, varlıklarıyla çok kişiyi ekmeğinden, mesleğinden eden bu sektörün bir an önce düzenlemeye alınması, küçük esnafa nefes aldırılması ve gerçek öz değerlerimizin hayatımızdan tamamen kaldırılmaması gerekiyor. Patronuna müthiş bir rant sağlayan, bunun yanındaki getirileriyle yüzlerce, binlerce kişiyi kaderiyle baş başa bırakan AVM’lerin hayatımızdaki yerini tartışmak yerine yetkililerin bu konudaki çalışmalarını destekleyelim, gerekirse yasal eylemlerle esnafın yanında olalım.
ZAMMA TEPKİ YÜRÜYÜŞÜ
Geçtiğimiz günlerde aniden 2,5 TL’ye yükseltilen Toplu Taşıma Ücretlerindeki tartışmalar sürüyor ve yaklaşık 1500 kişilik bir grup sosyal paylaşım sitelerinde örgütlenerek yürümeye hazırlanıyor.
Facebook’ta örgütlenen ve ‘Antalya Sehir Ici 2.5 TL Olamaz ! Ramazan da Akaydına Karsı El ele !’ adı altında birleşen Antalyalılar  23 Ağustos, Cumartesi günü Saat 13:00’de Çallı Atatürk Anıtı’nın önünden yürüyüşe geçecekler.
Şehir içi ulaşım ücretinin protesto edildiği  açıklamayı şu şekilde özetleyebiliriz: İzmir'de indirimli 90 kuruş ama 90 dk boyunca 2.,3. ve sonraki binişler ücretsiz yani 90 dk içerisinde İzmirde istediğiniz yere gitmek sadece 90 kuruş iken;
Antalyada indirimli 95 kuruş , ama kısa mesafeler bile aynı fiyat ki 3 binişin maliyeti 2.85 TL aradaki fark kimin cebine gidiyor..?
Evet. Bu zammın hayatımızdaki yerini biliyorum ki bir süre daha tartışacak, daha sonra kabullenerek yaşantımıza ister istemez alacağız. Olayın dramatik yönü bana göre şu; ‘Dünyanın her yanında halkın yapılan zamma tepkisi olmuştur ve bu tepki bir anlamda karşılığını bulmamıştır. Seçim zamanlarında verilen vaatler, sonrasında ödenen bedellerle karşılığını bulur ve olan dargelirli halkıma olur. ‘Zenginin tuzu hep kuru, fakirim kaşıklar sofradaki yavan bulguru’ diyerek yazımı noktalamak istiyorum. İnşallah o örgütlenmeden insanların cebine üç beş kuruş geriye döner.
Sevgi, sağlık ve mutlulukla…
Yayın Tarihi
18.08.2011
Bu makale 7422 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!