Olimpiyatlar ve Türkiye!.

Mübarek Ramazan ayını da geride bıraktık. 2-3 gün sonra da Şeker Bayramı. Biz boğucu, sıcak ve ıpıslak bir mevsimin içerisinden geçerek bu kutsal ayı ifa etmenin mutluluğunu anlamlı bir bayramla birleştireceğiz ve sevdiklerimizle, akrabalarımızla deyim yerindeyse stres ve yorgunluk atacağız.
Türkiye ve Antalya gündemi yine yoğundu geride bıraktığımız aylarda. Siyaset sahnesinde ve ülke gündeminde farklı konular yaşandı, sorunlar tartışıldı, çareler arandı ve dünya yine kendi turunu tamamladı.
Güzel şeyler de oluyor bu kürede. Örneğin Olimpiyatlar yapıldı.  Günlerce madalyasızlıktan dem vurmamıza karşın, şanssızlığımızdan hayıflanmamıza karşın Olimpiyatların son günlerinde peşpeşe alınan madalyalar, Olimpiyat Şampiyonu kızlarımızın bize yaşattığı gururlar ve diğer dallarda birkaç sporcumuzun da bunlara eklenmesiyle teselli ödüllerimizle mutlu olduk, İstiklal Marşımızı ulus olarak söyleyerek heyecanlara boğulduk.
Sporcularımıza verilen vaatler, onlara sunulan imkânlar ve Olimpiyatlarda başarılı olmaları halinde alacakları bilmem ne kadar altınlarla meşguldü geçtiğimiz ay. Oraya giden sporcularımızın ilk günden itibaren aldıkları kötü sonuçlar, uğradığı hezimetler ve beklentilere karşın yaşadığı travmalar akıl alacak gibi değildi. Suçumuz onlara her türlü imkânı sunmak, onları kapasitelerini aşmaya zorlamak.
Bu yanlışımızı gördük görmesine ya, onların oradaki güç gösterisinin altında ezilmeleri, kendilerinden zayıf rakiplere yenilmeleri, özellikle ata sporumuzun güreşteki başarısızlığı gözler önüne serdi, ıkınarak aldığımız bir bronz madalyaya karşın ‘Biz nerede yanlış yaptık’ sorgularını ön plana çıkarıverdi.
Müthiş bir ödenekle bu uluslar arası organizasyona hazırlanan ve yüzlerce sporcu ve buna bağlı kişilerle Olimpiyatlara teşrif eden Türkiye’nin getirdiği madalyalar neyin karşılığı olacak bilmiyoruz. Manevi anlamda Londra’da İstiklal Marşımızı söyletmek belki tesellidir bu ulusa, ancak oturup önümüzdeki olimpiyatlara yeniden, sil baştan hazırlanırken neyi doğru, neyi yanlış yaptığımızı bir kere, on kere, hatta yüzlerce defa düşünmemiz gerekmiyor mu!.
Yeri gelmişken tüm sporcularımıza her şeye karşın teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. Onlar bu ülkeyi ve bayrağı güçleri oranında temsil ettiler ve güçlerini zorlayarak bu bayrağı orada dalgalandırmak istediler. Ama her ulusun ortak sevdası Olimpiyatlarda başarılı olmak. Onların da Olimpiyat Komiteleri var ve yaşamlarının diğer bölümünü refah içerisinde yaşamak için güçlerine güç ilave ettiler ve bu organizasyonda rakiplerini dize getirdiler.
Sunulan imkânların kaçta kaçını geri alacağımızdan çok, sunduğumuz imkanlarla ne alabiliriz’in hesabı yapılmalıydı bana göre. “Bu kadar emek, bu kadar ödenek ve bu kadar beklenti ile alabildiğimiz de İŞTE O KADAR’dı!.  Zararın neresinden dönerseniz kar olur, bence en öncelikli olarak düşünülmesi gereken nokta bu”…
Sevgi, saygı ve mutlulukla… Şimdiden Bayramınız kutlu olsun...
 
Yayın Tarihi
17.08.2012
Bu makale 7410 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!