Gazetecilerin Protesto Yürüyüşü

Türkiye’de son 5 yılda müthiş bir değişim yaşandı ve bu değişim hızını hiç kaybetmeden sürdürmeye devam ediyor. Son 5 yıllık süreçten daha önceleri de var elbet, ancak bu süreçten özetle bahsetmek istiyorum bugünkü yazımda sizlere. Bir protestodan yola çıkarak, o protesto  ve yürüyüş sırasında,   gözlemlerime dayanarak ve yıllardır bu mesleğin içerisinde olan biri olarak sizlerle genel bir sohbet etmek istiyorum.
Önceki gün bir protesto yürüyüşündeydik gazeteci dostlarımızla birlikte. ‘İmamın Orduları’ isimli yayınlanmamış kitabının taslağı imha edilerek kendisi de gözaltına alınan Gazeteci kardeşimiz Ahmet Şık’ın maruz kaldığı duruma tepki için oradaydım. Bu memleketin en eski gazetelerinden birinin sahibiyim ve yıllardır tarafsızlık ilkemizden taviz vermeden bugünlere geldik. Bu bayrağı ölene dek taşıyan insanların tek vasiyeti olan ‘Yılmadan, yıkılmadan ve kimseye yalvarmadan’ o bayrağı zirveye taşıyacağımıza verdiğimiz söz hep baki kaldı ve kalacaktır da.
Ahmet Şık’ın yayınlanmamış bir kitabı hakkında ve içeriği konusunda kimse tatminkâr bir yorumda bulunamaz. Ancak ben işin gazetecilik yönüne bakıyorum. Hür olarak bugünlere gelen ve son dönemde gözaltındaki olanların sayıları hayli artan gazetecilerin üzerindeki baskılardan tek korkum.
Neden bu kulvardaki insanlar işlerini yapma konusunda özgür bırakılmaz!.Neden tek işi  gazetecilik olan ve bilgi ve birikimlerini demokratik bir şekilde paylaşmak isteyen insanlara kelepçe vurulur, neden hücrelere atılır ve neden yargısız infaza maruz tutulur. Henüz yayınlanmamış, hiçbir yasal işlemden geçmemiş bir kitap ve içeriği konusunda hiçbir kimsenin bilgisi yok ve o gazeteci, yani o kitabın yazarı bahanesiz olarak gözaltına alınıyor, kitap taslağı imha ediliyor ve bu konuda akıl almaz gözdağları veriliyor.
Evet. O protesto yürüyüşüne katılan gazetecilerin ortak dileği gazetecilerin özgürlüğüne yönelik saldırıların olmamasıydı. Cezaevinde yatan gazetecilerin serbest bırakılması ve basının susturulmaması. Başka şey istemedi o insanlar. Başka şeyler için eylem yapmadılar ve seslerini yükseltmediler. Onların dileği bizlerin dileği oldu ve meydanlara aktık, sesimizi yükselttik ve dileklerimizi gerekli yerlere ilettik. Dikkate alınır, dikkate alınmaz. Ancak bildiğim tek şey şu; ‘Hızla bir bilinmeze yol alıyoruz. Allah sonumuzu hayır eyleye’..
ŞANTİYE’DEN CENNETE
Kazım Özalp caddesindeki çalışmalar son safhaya gelmeye başladı. Bir aya yakın bir süredir insanların bu bölgeden geçerken akrobasi hareketleri yaptıklarına, o bölgede işyeri olan insanların da toz, gürültü ve pislikle mücadele etmek zorunda kaldıklarına şahit olduk.
Proje dahilinde hızlı bir çalışma ile yaz ayına yetiştirilecek sanıyorum bu bölge. Antalya’nın en işlek caddelerinden biri olan ve insanların gün boyu renkli görüntüler oluşturdukları bu bölgede yapılan çalışmalardan sonra, şu an şantiye görünümü arz eden Kazım Özalp ve civarı bir anda cennetten bir köşeye bürünecek inanın. Büyükşehir Belediyesi’nin yerinde bir hamlesi ile güzelleştirme kararı aldığı bu bölgenin Antalya’nın günlük hayatına inanılmaz bir renk katacağına inanıyorum ben.
Cumhuriyet Alanı’nın bir bölümüne kadar uzanan proje çerçevesinde önümüzdeki günlerde bu bölgedeki insan trafiği inanılmaz güzel olacak. Emeği geçenleri buradan bir kez daha kutluyorum.
Sevgi, sağlık ve mutlulukla…
 
Yayın Tarihi
31.03.2011
Bu makale 6086 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!