Yolda yürürken bile eş-dostun bu ve benzer soruları ile karşılaşıyoruz:
Büyükşehir nasıl gidiyor?
Böcek’in çalışmalarından memnun musunuz?
Bir de; “Siz daha iyi bilirsiniz” diyerek gazetecilere hem misyon, hem de bir sorumluluk yüklemezler mi?
Altı ayını doldurmuş bir Belediye Başkanı. Haklı olarak vatandaş seçim sürecinde verilen sözlerin yerine gelip gelmediğine bakıyor, yarım kalan projelerin tamamlanmasını… O açıdan bakılınca da finans konusu ve borçlar ön plana çıkıyor.
Görünen o ki; ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıda Devleti ve kurumlarını yönetenler henüz ders almamış, ya da umursamadıkları için tasarruf etmeyi düşünmüyor. ‘Damlaya damlaya göl olur’ misali küçük tasarrufların yatırım ve hizmet üreten Devlet kurumları için çok önemli.
Mesela araç tasarrufu, ya da “Para almasalar da olur” diyebileceğimiz, ekonomik durumları iyi danışman, yönetim kurulu üyesi benzeri kimliklerden sağlanacak tasarruflar çok önemli. Bizim belediyeler araç sayısında indirim yaptı mı pek bilgi sahibi olamadık, makam arabaları öğlen ve akşam saatlerinde peş peşe sıralanıyor. Bu araçların bir de kiralık olduğunu düşünürsek, ortada büyük bir israf olduğu besbelli…
Büyükşehir Belediyesi’nin eski yönetiminde 5 yıllık süreçte bir danışmanın bir milyon liraya aşkın maaş ve huzur hakkı ve de Belediye Şirketlerinde Yönetim Kurulu üyeliğinden para aldığını duyunca adeta dudağım uçukladı. Bir muhterem sadece danışmanlık maaşı olarak aylık 15 bin lira aldığını gördüm. Bunun vergisi, stopajı da belediye kasasından çıkıyor. Adını vermeyeceğim inşaat işleri ile uğraşan Belediye şirketinde avukat olmasına rağmen, önceki yönetimde Hukuk Danışmanı, bilmem ne şirketinde Yönetim Kurulu üyesi olarak huzur hakkı…
Bu arada Büyükşehir Belediye Başkanının Başdanışmanı ve Sözcüsü, Akdeniz Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Cem Oğuz’un kaç para maaş aldığını merak ettim. Çünkü yeni yönetimde yukarıda sözünü ettiğim kişiden daha fazla görevi ve misyonu var.
Kendisi Danışmanlık dışında Antepe Şirketinin de Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapıyor.
Cem Oğuz’un cevabı beni bir kez daha şaşırttı:
“Danışmanlık için herhangi bir maaş almıyorum. Araç ve telefon verdiler kabul etmedim. Antepe Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan da maaşım yok. Sadece Antepe Yönetim Kurulu toplantılarından diğer üyeler gibi huzur hakkı alıyorum. Üniversitedeki maaşım bana yeter”
Kendisi söylemedi ama üniversite hocaları maaşları kadar fazla ders ücreti alıyor. Cem hoca, ek ders ücretlerinden de yoksun kaldı. Bunu hatırlatınca da; “Ben Antalya’nın ekmeğini yiyorum, Allah bana nasip etti, kent adına birşeyler üretmeye çalışıyoruz ve bu kente borcumu ödüyorum” diyor.
Tam Babasının oğlu…
***
Aralarında benim olduğum bir medyaya abonelik projesi de yeni yönetim tarafından kaldırıldı. Toplam ne kadar para ödeniyordu bilmiyorum ama Sabah’ın bir yazarına ait internet gazetesine aylık 8 bin iki yüz lira, bendenize de internette belediyeye ait ilanların yayınlanması karşılığı 750 lira ödeniyordu. Sitelerin ve gazetelerin nasıl sınıflandırıldığını bilmiyorum ama Antalya’da 300 lira ile 3 bin lira arasında ödemeler yapılıyordu. Yeni yönetim hepsini kaldırdı, haklı olarak, eşitlik ilkesine uyulmadığı için belki de…
Aslında yerel basının ve hiçbir geliri olmadan eski gazeteciler tarafından internet üzerinden yayın yapan gazetelere verilen para bir yardım, ya da bağış değil, hizmet alımıydı. Bu bile istismar edildi.
Çalışmalara gelince;
Bana göre ağır aksak gidiyor. Seçim öncesi verilen sözlerin yerine getirilmesi lazım. Bunun mazereti de olamaz. Halkın beklediği daha çağdaş yaşayabileceği, başta ulaşım olmak üzere daha modern şartlarda seyahat edebileceği, özetle rahat bir hizmet istiyor. Vatandaş; “Bu Cadde Büyükşehir’in şu sokak ilçe belediyesinin” söylemlerini de anlamaz, evinin önündeki çöp konteynerlerinin ve sokağının temiz olması, yağmur sularının birikmemesi, park ve bahçelerin bakımlı olması, evine huzur içinde dönmeyi ister. Bunu yapan Belediye Başkanlarını da hiç unutmadan ödüllendirir. Borç Edebiyatı yaparak hiçbir hizmet üretmeyenlere de sandık başında gerekli dersi verir…
Bir de şu ziyaret, kutlama ve randevu meselesi var. Böcek’ten bu konuta şikâyeti olanların sayısı bir hayli fazla. Tek tek randevu vererek bu işin sonu alınamaz. Bu nedenle Böcek’in üç-beş hafta halk günü düzenlemesi, Sivil toplu örgütleri, tarım ve Turizm sektörü başkan ve temsilcileri ile ayrı ayrı toplantılar veya kahvaltılar düzenleyerek sorunlarını dinleyip kentin “Sorun Envanteri” ni hazırlamasını öneririm.