Büyükşehir eski Başkanı, İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı’nın, Körfez Gazetesi’nden Mustafa Koç ile yaptığı röportajı özetle siyasetin bugün içinde bulunduğu kritik ortamı özetliyor gibi. İYİ Parti’de uzun süredir devam eden huzursuzluk karşısında soruları cevapsız bırakan Hasan Subaşı’nın yaşanan sıkıntılarla ilgili konuşması da bardağın taştığını anlatıyor adeta…
Nedir bunlar;
Birincisi İYİ Parti’de ülkücü kanadın partiye hâkim olabilmek adına, merkez sağdan ve soldan gelenleri adeta yok sayması; bunun için de hem il teşkilatında, hem de genel merkezde, belki de partinin geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde eylemlerde bulunmaları;
İkincisi ise; İYİ Parti’de devam eden bu huzursuzluğa üst yönetimde kimsenin ses çıkarmaması nedeniyle; parti tabanında yeni kurulacak Babacan’ın oluşuma sempati ile bakılması, bunun da son iki seçimde büyük bir başarı elde eden Millet İttifakı’nın, başka bir ifade ile CHP- İYİ Parti ittifakının tehlikeye düşme ihtimalinin de Cumhur İttifakı’nın işine yarayacağı…
Subaşı bir de isim vermiyor ama, parti ile hiç ilgisi olmayan Akdeniz Üniversitesi’ndeki karı-koca öğretin görevlilerinin il teşkilatı üzerindeki etkileri nedeniyle parti içinde kırgınlıkların artması, milletvekillerinin ve genel merkezin sessiz kalması işin tuzu biberini oluşturuyor.
Olaylara tarafsız bir gözle baktığımızda;
Öncelikle İYİ Parti ilk kuruluşunda ülkede büyük bir heyecan yarattı bana göre… Hele Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı tek aday çıkarabilseydi, İYİ Parti’nin arkasındaki rüzgâr kendini daha iyi hissettirecekti. Yani Meral Akşener aday olmasa, İYİ Partililer CHP adayını destekleseydi.
MHP’nin iktidar partisi ile işbirliğine kızarak bu partiden ayrılan ve İYİ Parti’nin temellerini atan ülkücü kanadın, işin başından beri İYİ Parti’de “Biz ne dersek o olur” yaklaşımı, ilk günden itibaren İYİ Parti’de bir kırmızı alarm vermeye başladı.
Çünkü İYİ Parti birincisi MHP’nin devamı değildi, ikincisi merkezdeki boşluğu dolduracağına tabanın yürekten inandığı İYİ Parti merkez sağı da, Solu da birleştirerek iktidar alternatifi olabilecekti.
Bu rüzgâr hız kesti.
Çünkü; genel merkezde MHP’nin eski güçlü isimlerinden, eski bakanlardan, Yüce Divanda yargılanıp beraat eden; Koray Aydın ile Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu parti teşkilatına hakim… Bu ikili son kurultayda Genel Başkan Akşener’in “daha demokratiktir” diyerek çarşaf liste uygulama kararını, çarşaf liste içine 50 kişilik blok listeyi yerleştirerek bertaraf ettiler. Bir bakıma Genel Başkanın kararına karşı çıktılar, ama kimsenin bu uygulama ve onların istediği blok listenin sandıktan çıkmasına ses çıkarmadı, ya da çıkaramadı.
Bana göre İYİ Parti’de, tüm saygınlığı ve sevgisi doruk yapmış Genel Başkan Meral Akşener’in bu gidişata dur diyecek tedbirleri acilen alması lazım.
***
Gelelim Hasan Subaşı’nın da siyaset sınırları içinde eleştirdiği Antalya il yönetiminde neler oluyor?
Bazı eski MHP kökenli üyelerin de karşı çıktığı hususların başında İl Başkanı Ahmet Aydın’ın kararları tek başına, kimseye danışmadan alması, seçimle işbaşına gelen yönetim kurulunu hiç toplamaması, en önemlisi de toplantı yaptıysa merkez sağ ve sol kökenli kurul üyelerini toplantıya çağırmaması geliyor.
Yola yeni çıkmış sayılabilecek bir partide, yolun başında böylesi ayırımcılık ve değersizleştirme, dışlama çabası hiç kimseye yarar sağlamaz, aksine partiye büyük zarar verir. Oysa dışlamak yerine Mevlana misali; “Ne olursan ol yine gel” demenin zamanı iken…
Bir de yönetimde olmadıkları halde, başkan ve yönetime akıl vermeyi kendilerine görev edinmiş kişiler varsa onlar neden ortaya çıkıp taşın altına ellerini koymazlar?
İl Başkanı yönetimi niye toplamaz? Varsa kavganız yönetimde tartışıp çözün, önünüze, geleceğe bakın. Size bu görevi; “parti hep birlikte iyi yönetilsin” diye verdiler.
Üstüne üstlük neyi paylaşamıyorsunuz? Belediye şirketlerindeki üyelikler de dağıldı. Ortaya paylaşılacak bir şey de kalmadı.
Size son sözüm, şayet bu birlikteliği sağlayamazsanız, hayallerinizi de unutun…