Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ekonomide şahlanacak… Hukuk alanında reformlar yapılarak özgürlük alanları genişletilecek… Dış politikada istikrarlı ve tutarlı bir politika izlenecek… Bu umut ve hayal ile vatandaş, bu sisteme geçit verdi.
Şimdi pişman mı? Bilmiyoruz. En geç 2023 seçimlerinde bunu net olarak göreceğiz.
Bu sistem tıkanmıştır. Bunun nedeni, kuvvetler ayrılığı yerine, tüm yetkilerin tek elden toplanması ve ülkenin kural ve yasalara göre yönetilmesinde görülen aksaklıklardır. Hiçbir yönetici, yasaların kendisine verdiği yetkiyi, herhangi bir talimat almadan yapmamaktadır.
Bir kişinin; çok yetenekli ve bilgili olsa bile, her şeyi bilmesi beklenemez. Türkiye, büyük bir coğrafyaya sahiptir ve devlet geleneği olan bir ülkedir. Şirket gibi yönetilemez.
Devletin iyi yönetilmesi, kariyerli ve liyakatli kadrolar ile sağlanır. Devlet kadrolarına yapılacak atamalarda belirli kıstaslar yerine siyasi ve kişisel tercihler öne çıkarsa, yetki versen de işe yaramaz. İşler Arap çorbasına döner.
Ekonomideki durgunluk, korona salgını ve yangınların verdiği tahribat; devletin iyi yönetilmesi halinde giderilebilir. Lakin adalet, hak ve hukuk çiğnenirse bunun telafisi güçtür. Çekilen acıların, duyulan feryatların, kaybedilen yılların karşılığı var mıdır?
Yine önemli bir sorun da göçlerdir. Suriyeli ve Afgan göçlerinin durdurulması için gerekli önlem alınmaz ve geriye dönüş başlatılmazsa Türkiye’nin gelecekteki yaşayacağı sorunları düşünmek bile istemezsiniz!
Necip Fazıl’ın dediği gibi, “Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya/ Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!” Türkler kendi vatanında 2. Sınıf vatandaş muamelesi görmek istememektedir.
Meral Akşener’e gittiği bazı illerde, planlı bir şekilde sözlü taciz ve saldırı yapılmaktadır. Hâlbuki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26. maddesinde:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” denilmektedir.
Bu hakkı, mecliste gurubu olan bir partinin lideri kullanamıyor ise, bireylerin vay haline!
“İktidar cenahının oyları giderek düşüyor. Lakin muhalefet beklenen çıkışı yakalayamıyor” şeklindeki görüşümü defalarca ifade ettim. Hala da bu görüşümde ısrarcıyım.
Muhalefetin yeni bir şeyler söylemesi ve halkı ikna etmesi gerekli ve elzemdir.
Meral Akşener’in milletin ayağına giderek, siyaset yapmadan sorunları yerinde dinlemesi doğru bir stratejidir. O nedenle vatandaşın beğenisini kazanıyor.
Ve dolayısıyla oyları da yükseliyor.
Bir de iyi teşkilatlanmış ve yetkin kadrolarla takviye edilmiş bir İYİ Parti, oyuna daha da yükseltecektir. “Görünen köy kılavuz istemez.”
İYİ Parti lideri Meral Akşener, teşkilatlara ve il başkanlarının faaliyetlerine biraz daha fazla zaman harcamak zorundadır. Zira kişisel çabalarla ve bunca emekle kazanılan oylar heba olmasın!
İYİ Parti liderinin, yapılan kamuoyu araştırmalarında ve halk arasında yapılan temayül yoklamalarında başarılı bir çizgi yakalaması, doğal olarak herkesi memnun etmiyor. İktidar cenahı endişeli…
Meral Akşener’in esnaf gezileri ve illeri ziyaretindeki ilgi ve alaka hazmedilir gibi değil. Ya %20 bandını yakalarsa? Milletle buluşup dertlerine ortak olan, üstelik kadın bir siyasetçinin başarısı kabul edilemez! O nedenle Meral Akşener, fiziki ve sözlü sataşmalara maruz kalıyor.
“Kıskançlık” bir hastalıktır. Makam odalarından kolay kolay dışarı çıkmayan ve halktan kopuk yaşayan liderler bu hastalığın pençesine çabuk yakalanırlar.
Allah şifalarını versin!
Milliyetçi ve muhafazakâr oyların çoğunlukta olduğu illerde; her türlü caydırmayı, korkutmayı, sindirmeyi fiilen deniyorlar. Çünkü oy depoları delindi. Hem de bir topuklu efe tarafından…
Kimse Meral Akşener’den bu performansı beklemiyordu! Baskılar ve saldırılar karşısında yılacağını, korkarak köşesine çekileceğini umanlar yanıldı. Cesur yürek Asena, yoluna tam gaz devam ediyor. Kendisine laf atan fanatiklere sözünü de esirgemiyor. Sonra pişman olup, helallik isteyenlere ise, taviz vermeden, "Hakkımı helal etmiyorum, mahşerde hesaplaşırız" diye sataşacak kadar açık ve samimi bir görüntü sergiliyor.
Yapılan saldırılar ve baskılar iktidar cenahından tepki görmeyince, üstelik Erdoğan tarafından Rize’de yapılan saldırının ardından,” Daha neler olacak neler… Bunlar iyi günler" denilince… Akşener, gezi sayısını haftada üçe çıkarttı. Etki-tepki meselesi…
Yapılan her tepki ve baskı, Meral Akşener’e yarayacaktır. İnanıyorum ki, bu temposu, bu azim ve kararlılığı giderek artacak… Çalışmasını milletin oyu ile taçlandıracaktır.
Velakin sadece liderin koşması yetmez. Milletvekilleri, Parti yöneticileri ve il teşkilatları da bu tempoya ayak uydurmalıdır.
“Lider çalışsın, biz yan gelip yatalım.” Bu mantık, AK Parti teşkilatlarında metal yorgunluğu yarattı. Muhalefet partisinde ise miskinliğe dönüşür.
O halde, İYİ Partililere önerim; Şimdiden lideriniz Meral Akşener gibi sokağa çıkın, partinizin politikalarını ve projelerinizi anlatın. Anlatın ki, halk size inansın ve oy versin. Aksi halde beklenen başarı gelmeyebilir. Savaş, sadece komutanla kazanılmaz!
Meral Akşener’e Sivas’ta saldıran ve söz söyleyen zevatı, TV’de gözlemledim. Tam bir tarikatçı kafası… Eşinin görüntüsü ve eşine davranışı, kadına olan bakış açısını yansıtıyor.
Bu tipler, AK Partiye yarardan çok zarar verir.
Günün Sözü: Gazi Mustafa Kemal Atatürk der ki;
"Ey millet; İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, medeniyet tarikatıdır…"