Ülkesini ve milletini seven sorumlu bir vatandaş, eski bir bürokrat ve sivil toplumcu olarak zaman zaman görüşlerimi ve yazılarımı hem sosyal medyada hem de AnatalyaBugun.Com.tr. “Cesur Kalem” isimli köşemde paylaşırım. Eğip bükmeyi hiç sevmedim. Kıvırmayı da… Başıma ne geldi ise “Doğrucu Davut” tavrımdan geldi
Bir gün iktidar partisinin bakanlık da yapmış önemli bir ismi ile sohbetteydik. Bana hitaben,” Müdür Bey, çok keskin yazıyorsun, “keskin sirke küpüne zarar verir.” Biz seni severiz. Lakin seninle ilgili bir konu gündeme gelse, yazılarını ve paylaşımlarını önümüze koyuyorlar. Sevenin kadar sevmeyenin de çok” dedi. Yani gözdağı verdi. Eskilerin deyişi ile “aba altında sopa” gösterdi.
Kendisine yazdığım şeylerin kişisel görüşlerim olduğunu, hiçbir kimseye hakaret ya da suçlama içermediğini söyledim. Bir de yazılanların neresi eksik ya da yanlış diye sorunca, cevabı oldukça ilginçti. “Eksiği var fazlası yok. Biz fazlasını biliyoruz ama söyleyemiyoruz.”
Bu sözler beni derinden etkiledi. Toplumu diri ve ayakta tutan sosyal bir bilinç ve sorumluluk düşüncesidir. Zira “Susan Toplum, Ölü Toplumdur.” Dileyen herkesin dilediği her haltı işleyebildiği ve hiçbir itirazla karşılaşmadığı bir toplum, nasıl nefes alacaktır?
Biz suskunluğun nedenini biliyoruz! Yapılan yanlış şeylerin karşısında susmak korkaklığın ve silikliğin göstergesidir. Kuran’ın ASR Suresi’nde, "İman ve salih amel sahibi olan, ama günah karşısında susan veya başkalarını hakka ve doğru yolda direniş göstermeye davet etmeyen kimse zarar ve hüsrandadır." buyrulmaktadır.
Buna rağmen nasıl sessiz kalayım? Kendime, topluma, inancıma ve inandığım ilkelere karşı sorumluluk bilinci taşımasam sesim bile çıkmaz! İktidara biraz yaransam, övücü sözler söylesem, “Neler olur, neler…”
Bakara Suresi'nin 251. ayetinde mealen "insanlardan bir kısmı, diğerlerinin kötülük ve fesadını engellemeyecek olursa bütün yeryüzü fitne ve fesada boğulur." buyurulmaktadır. Bu yaştan sonra para ya da makam için raydan mı çıkalım! “Kötülüğe ve İyiliğe Karşı Susanı Allah Lânetlemiştir.”
Yandaş medya, muhalif olanların ipliğini pazara çıkarmaya çalışıyor ve belden aşağı vuruyor. Kişilerin kişisel ayıp ve günahları kendisini ve ailesini ilgilendirir. Ve hesabı da kişiseldir, kimseyi de ilgilendirmez.
Hadis-i şerifte şöyle buyruluyor: "Gizlice ve kapalı olarak işlenen bir günah, bütün toplumu tehdit etmez; ama bir grup açıkça günah işler ve toplumun geri kalanı onları engelleyebilecek güce sahip olduğu hâlde bunu yapmaz ve susarsa Allah Teâlâ o toplumun hepsini birlikte cezalandırır." Biz ateşi kendisini değil, herkesi yakan fitnelerden sakınalım!
Dini siyasal emellerine alet eden ya da insanları Allah ile aldatan kimseler için İmam Cafer: “"Dine karşı sorumsuz ve lâkayt davranan kimsenin gerçekte dini yoktur." buyurur. Ya bunu bildiği halde susanlar? Susmak kötülerin egemenliğinin başlangıcıdırç. Öyle olduğu halde insanlar neden susarlar? Korkaklık, bilgisizlik, çıkar, mensubiyet duygusu, menfaat ya da suç kardeşliği olabilir. “Kimi zaman işlenen bir suç veya yapılan bir kötülük karşısında susmanın nedeni, ona kalben razı olmaktan korkmak” olarak düşünülebilir. Lakin inancımıza göre bu tür suskunluk, suç ortaklığıdır.
Gün gelir, sadece suç işleyenler ya da masumlara zulmedenler değil, yandaşlarının bu hukuksuz ve adaletsizliklerine göz yumanlar da yargılanır. Peygamberimiz, "Canımı elinde tutan Rabbime andolsun ki, ümmetimden bir grup, maymun ve domuz şeklinde kabrinden kalkacaktır, onlardaki bu çirkin değişikliğin nedeni, engelleyebilecek güçleri olduğu hâlde günah işleyenlere meydan vermeleri ve onları engellememiş olmalarıdır" buyurmaktadır.
İnanmış ve inandırılmış cahillere sözüm yok ama okumuş ve aydın geçinen insanların milletin gözünün içine bakarak yalan söylemeleri ya da yanlışı, birilerini korumak adına savunmaları akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
Sözün kısası, “hakkın ve hukukun ezildiğini gördüğünüzde susmamanız gerekir, yersiz suskunluk bidattir ve kötü bir gelenektir.”
Eğer:
. İlim sahibinin çıkardan ya da korkudan susması, insanların onlara karşı kötü zan beslemesine yol açıyorsa,
· İlim sahibinin susması, hatta yanlışa fetva vermesi, zulmedenlere cesaret veriyorsa,
· İlim sahibinin susması, yapılan haksızlık ve yolsuzlukların onaylanmasına neden oluyorsa,
· Konuşması gerekenlerin susması, haksızlık ve zulüm gibi davranışları makul ve meşru gösteriyorsa,
· Susmak, Müslümanların inançlarında gevşeme ve zaaf yaratıyorsa,
Yanlışları gördüğü halde susmak; fikri sapmalara, şirke, dinin deforme edilmesine, ateizm ve deizm gibi inançların yayılmasına neden oluyorsa, inancımıza göre haramdır.
Bunu söylediğimizde ise cevap hazır: “Bunları dillendirirsem; işimden, partimden, makamımdan atılırım. Yıllara dayanan kazanımlarım yerle bir olur. Hatta yaş haddinden 10 yıl önce emekli olan bir bürokrata, geçenlerde İçişleri Bakanı, özel değerlendirmeleri sonucu, “rütbe cezası” bile vermiş! Bu ülkede ifade özgürlüğü mü var, neden konuşayım ve kendime niye tehlikeye atayım?
Bu korku ve endişe dolu satırları yazarken, rahmetli Nihal Atsız’ın şu dizelerini mırıldandım.
“Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topu da bir sokak kaltağına.
İster düşün… Kendini ister hayale kaptır…
Uzar, uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken kolların.
….
Her şeye rağmen, Türkiye bir hukuk devletidir ve umudunuzu kaybetmeyin! “Batan güneş nasıl ki, yaşananları alır götürür, doğan güneşte kucağında yeni umutlarla gelir.”
Haftaya Millet İttifakı’nın aday atılımlarını, yapılan yanlışları ve seçmen kaçışları ile önüne gelenin üstlerine yaranmak için liderini aday gösterdiği bir süreci yazacağım.
Benim adayımı aşikâr ettim, hata ettim! “Benim adayım kim mi? Tabi ki, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li, Muhittin Böcek! Gülmeyin! Herkesin gönlünde bir aslan yatar!
Takla atmayı öğrendim, değil mi?
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedî azaptan kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif’inizi tebrik ediyorum. Ramazan’ın bereketinin tüm insanlığın üzerine olmasını diliyorum. Rabbim bu mübarek ayında tüm Türk- İslam alemini ve insanlığı korusun, bize de en iyi şekilde değerlendirebilmeyi nasip etsin.
Bir de sürprizlere hazır olun! Yakında bu sinemada…