Almanya'nın ilk kadın başbakanı olan Angela Merkel, Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanlığı görevine yeniden aday olmadı. Yapılan genel başkanlık seçiminde, CDU'nun Başkanı olarak Kuzey Ren-Vestfalya Başbakanı Armin Laschet seçildi.
Başka bir ifadeyle, “Almanya Angela Merkel'e veda etti!”
Almanya hakkında bilgi ve görgüsüne güvendiğim, birçok Alman siyaset ve devlet adamı ile dostluğuna, birlikte çalıştığımız dönemde tanık olduğum, eski Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı, Dr. Asım Güzelbey ile Merkel ve Yeşiller konusunda sohbet ettim.
Tüm dünya ülkelerinde önemli bir saygınlığı olan, Almanya başbakanı Merkel, bir papazın kızı olarak, 1954 yılında Doğu Berlin’de dünyaya geldi. Fizik ve kimya alanında eğitim gören Merkel, matematik deki başarısından dolayı ödül aldı.
Hristiyan Demokrat Parti federal başkanlığı, parlamento grubu başkanlığı ve çeşitli koalisyon hükümetlerinde başbakanlık yaptı.
18 yıl boyunca Almanya’yı yetkinlik, beceri ve samimiyetle yönetti. Hiçbir zaman Berlin’in ara sokaklarında şov yapmadı. Olduğundan farklı görünmeye çaba sarf etmedi. Mevlana’nın dediği gibi… Olduğu gibi göründü, göründüğü gibi oldu.
Papaz kızıydı. Lakin dini siyasete alet etmedi, dini eylem ve söylemler ile Almanları ötekileştirmedi, ayrıştırmadı. Siyaseti rekabet olarak gördü. Kimseyi inancından ve düşüncesinden dolayı aşağılamadı ve öfke dili kullanmadı.
Görev yaptığı dönemde ona karşı hiçbir suç işlenmedi. O da hiçbir Alman vatandaşını mahkemeye vermedi.
En önemli icraatlarından birisi de… Eş, dost, akrabalarını devlet görevlerine atamadı. Kariyer ve liyakate önem verdi. Devlet kesesinden yandaşlarına ulufe dağıtmadı, adrese teslim ihale vermedi.
Şaşalı yaşamadı, moda ve ışıklardan etkilenmedi. Servet edinmedi. Araba, yat ve özel uçak almadı. Bir basın toplantısında kadın bir gazeteci Merkel'e sordu: “Aynı kıyafeti giydiğinizi fark ettik, başka yok mu?” Cevap verdi: "Ben bir devlet çalışanıyım, model değilim. "
Evinin işini, kendisi yapacak kadar mütevazı bir insandı. Ordu gibi uşak ve hizmetçileri yoktu. Merkel, diğer vatandaşlar gibi normal bir apartman dairesinde yaşadı. Halen de yaşıyor. Gemicikleri hiç olmadı! İsteseydi nelere sahip olmazdı!
Ya Almanya… Ya Alman halkı… Almanya'da Avrupa'nın en büyük ekonomisi! Alman halkı da en iyi durumda… Öyle olmasa, gri pasaportla Almanya’ya aş ve iş bulmak amacıyla insan kaçakçılığı yapılır mıydı? Merkel dünyaya hem liderlik hem de insanlık örneği sundu.
“Güle güle eski Almanya Şansölyesi!”
Almanya’da Merkel’in partisi CDU seçimi kazanacak mı? Ya da “Türk Armin” Almanya’nın yeni başbakanı olabilecek mi?
“Alman Yeşiller İktidar Yolunda…” Alman Yeşiller Partisi Eylül’deki seçimler için, 1980 doğumlu Bn. Baerbock’u başbakan adayı gösterdi. Seçilirse Almanya’yı bu genç bayan yönetecek. Parti programlarının birçok yenilik içerdiğini söyledi, Asım başkan. Demek ki; ‘’Ne kadar Söz Varsa Düne Ait, Yeni Şeyler Söylemek Lazım ‘’diyen Mevlâna’dan etkilenmişler.
Partiler, her seçim öncesinde bir program hazırlar. Genellikle bu programlar yeni bir şey içermez. Kopyala-yapıştır tarzı çalışmalardır. Yeşillerin, “sıfır zemin üzerinde yeniyi inşa” ettikleri söyleniyor. Bu tarz çalışmaya çok ender olarak rastlanır.
Yeşillerin programı; ‘’Yemyeşil Sosyal Piyasa Ekonomisi ‘’ olarak lanse ediliyor.
Yenilenebilir enerjiye önem kazandırılacağından bahisle, nükleer enerjiden 2022‘de, kömürden de 2030 ‘da vazgeçeceklerini vaat ediyorlar. Bu amaçla; yeni bir Karbon Vergisi konuyor. Bizdeki HES merakı ve çıkar uğruna yeşili katletme gibi bir planları yok!
“Bir içimlik plastik bardaklar tarihe karışacak ve ücretsiz temiz içme suyu sağlanacak.”
Ya devlet eliyle semirtilen dev şirketler? O tip şirketlere % 25 asgari vergi konuyor ve öldürme amaçlı şirket satın almalar yasaklanıyor. Buna karşın, büyüme eğilimi gösteren girişimci şirketlerin (Start-up) destekleneceği, onlara 25.000 Euro işletme sermayesinin, hibe olarak verileceği öngörülüyor.
Bitti mi? Bitmedi. ‘’Yeni Nesil Organize Sanayi Bölgeleri’’ oluşturuluyor. Sosyal girişimcilik ve kooperatifçilik güçlendiriliyor.
Dev şirketlerin vergisi ve KDV’si, bizde olduğu gibi, bir çırpıda silinmiyor. Üstelik vergi basamakları arttırılıyor, % 2’lik bir “Servet Vergisi” geliyor. Buna mukabil, asgari ücret yükseliyor ve kiraların artış oranı sınırlanıyor. “Konutta Oturma Hakkı” lütuf değil, anayasal bir hak haline geliyor. ‘’Büyüme’’ kavramı yerini, “Yaşam Kalitesi ‘’ne bırakıyor.
Seçme hakkı düşürülerek, her türden azınlık topluluğuna ve tüm dinlere koruma güvencesi veriliyor. Kilise-devlet ilişkisi daha da laikleştiriliyor. Her şeyin en iyisini kendisi bilen devlet gidiyor, “öğrenen devlet” geliyor.
Yeşiller, bu programı ile yeni bir “Avrupa yaprağı” açacak mı? Hep birlikte göreceğiz. ‘’ Vitamin İğnesi ‘’ adı verilen seçim programı şimdiden Alman seçmeninin ilgisini çekmiş durumda.
Almanya seçimlerinin neticesi, koalisyon gibi görünüyor. Nisan ayı araştırmaları şöyle; %27 CDU -CSU Hristiyan Bloku… %22 Yeşiller… %16 SDP Sosyal demokratlar… %11 AFD Aşırı ırkçı sağ…
Buna göre, Almanlar için en büyük ihtimal CDU/CSU + SDP koalisyonu gibi görünüyor. Peki, Yeşiller sürpriz yapar, birinci parti olur mu? Siyasette olmaz diye bir şey yoktur. Lakin Yeşillerin gelmesi Türkiye’nin hayrına olmaz. Yeşiller gelirse ilk gündemleri Osman Kavala ve Demirtaş olacaktır. İkinci bir Biden şoku yaşanabilir. Belki de; “Taç giyen baş akıllanır.”
Türkiye ye en yakın parti SDP… Onların hali ise içler acısı. Yapılan anket ve araştırmalar çok büyük oranda seçimi etkileyecek kararsız seçmen olduğunu ortaya koyuyor. Bir daha 2. bir Merkel bulunmaz. Merkel’i Türkiye çok arayacak! Türkiye için esas tehlike… Almanya değil, Fransa’dır. Zira Macron’un beceriksiz yönetimi, aşırı sağcı Marin Le Pen’i giderek güçlendiriyor.
Ve Avrupa siyaseti değişiyor ve dönüşüyor!
Günün Sözü: I. Dünya Savaşı yıllarında İstiklal şairimiz M. Akif Ersoy, Avrupa’ya seyahate çıkar. Dönüşte; “Avrupa’yı nasıl buldunuz?” Sorusuna şu ilginç cevabı verir: “Onların dinleri işlerimiz gibi, onları işleri ise bizim dinimiz gibi”