CESUR KALEM

Kahrol İsrail Al Sana Bomba!   (II. Bölüm)

Filistinliler Osmanlıya karşı İngilizlerin safında yer alarak Osmanlıya ihanet etti. O gün bugün kan ve gözyaşları dinmedi. Onlara Arap ülkelerinden ziyade yine biz yandık! “Osmanlının ve katlettikleri Müslüman Osmanlı askerlerinin ahı mı tuttu?” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Hani İngilizler size medeniyet ve özgürlük getirecekti? Zulüm yapıyor dediğiniz Osmanlıyı çok aradınız!  Lakin “Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye…”

İsrail, Filistinlilerin kendi hedeflerine karşı her saldırısını terör eylemi olarak gösterdi. Kendi kamuoyu ile birlikte dünya kamuoyunu bu konuda ikna etti.

İsrail’in istihbarat servisi MOSSAD çok kuvvetli ve teknolojiyi iyi kullanan bir teşkilattır. İstihbarat ağının yanında, çok iyi yetişmiş profesyonel icra ve propaganda timleri de bulunmaktadır. Birçok ülkenin istihbarat elemanı MOSSAD’dan eğitim desteği alır.

PKK… DHKPC, MLKP gibi sol örgüt mensuplarının geçmişte Filistin kamplarında eğitildiği ve İsrail’e karşı savaşarak pratiklerini geliştirdikleri sır değildir. Bu bilgileri MOSSAD, zamanında Türk yetkililer ile paylaşmıştır. Başka bir deyişle, kardeş Filistin; Türk devletini yıkmak isteyen terör örgütü mensuplarına savaş eğitimi ve tekniği öğretmiştir.

 

İsrail savaş ve şiddeti, “savunma hakkı” bahanesi ile kullanmaktadır. Hitler de, “Almanya’nın, Alman ırkına yetmediği” fikrine dayanan “Hayat Sahası” bahanesine sığınmıştı.

Peki, nedir bu “Hayat Sahası”? “I. Dünya savaşı sırasında Almanya’nın üzerinde bulunduğu toprakların Alman ırkına yetmemesine ilişkin olan fikrin, Hitler tarafından Almanya’nın Avrupa’da yayılma politikasının bir gerekçesi olarak kabul edilmesi sonucunda ortaya çıkan bir kavramdır.”

ABD ve AB ülkelerinde;  İsrail’in Siyonist emeller için yapmış olduğu saldırıları benimsemeyen, insan hakları ihlali gören büyük bir kesim vardır. Örneğin, İsrail’in militarist saldırılarına destek veren ABD Başkanı Biden, kendi partisi içerisinde ““işgalcileri destekliyorsun” şeklinde sert tepkilerin hedefi oldu. İnanın onların tepkileri Arap ülkelerinin ve siyasal İslamcıların tepkisinden daha etkilidir. Onlar olmasa, Arap ülkelerini dikkate alan bile olmaz!

Şimdi sıkı durun! Her türlü desteği verdiğimiz Filistin; sözde “Ermeni Soykırımı” kararını tanıdı. Bizim gönderdiğimiz, yardımlar da, “enayi yardımı” konumuna düşüverdi. “Merhametten maraz doğar” diyesim geliyor ama yakılan ve yıkılan İslam eserleri… Kutsal saydığımız değerler ve yapıtlar…

 

Gerçekten bir "Filistin sorunu" var mıdır? O bölgeye Siyonist Yahudiler geldiğinden beri bir sorun vardır. Bu sorun; Filistin’in yarattığı bir sorun değil,  İsrail’in militarist ve şoven tutumudur.  

Tarih 11 Temmuz 2000... Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton ve Filistin’in efsanevi lideri Yaser Arafat arasında şu konuşma geçer:

Clinton: -Kudüs ile ilgili ne yapacağız bilemiyorum.

Arafat: - Doğu Kudüs bizim, Batı Kudüs İsrail’in. İki devletin başkenti olacak.

Clinton: -İsrail Doğu Kudüs egemenliğinden vazgeçmeyecektir.

Gerçekten İsrail, Doğu Kudüs sevdasından vazgeçmedi. Ve Doğu Kudüs’ü egemenliği altına aldı. ABD, ne yaptı?  2018 yılında kardeşim Trump döneminde ABD, büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı. Kudüs çok kimlikli bir şehir olması nedeniyle ateşten bir gömlek gibidir. Coğrafi olarak bölgesel ve kültürel anlamda Ortadoğulu ’dur. İslamiyet, Yahudilik ve Hıristiyanlık açısından ise kutsaldır. Orada ufak bir kıvılcım büyük ve telafisi güç yangınlara dönüşür. İsrail; bu işin farkında olduğundan, sürekli Filistinlileri provoke etmektedir.

Filistinli Müslümanlara hak tanımayan ve uzlaşmaz tutumunu her fırsatta sergileyen İsrail, bu cesareti ABD yönetimlerinden almaktadır. Herkes bilmektedir ki, ABD’yi Siyonist Yahudiler yönetmektedir! Para, gıda ve felsefe gibi 3 değeri elinde tutan Siyonist Yahudiler, aslında tüm dünya ülkelerini ve yönetimlerini, yetiştirdiği ajanları ve yerli işbirlikçileri marifeti ile ya yönetmekte ya da etkilemektedir.

 

Cami basılması ne insanlığa ne de hukuka sığar. Nerede kaldı, din ve ibadet özgürlüğü?  İsrail ile “İbrahim Anlaşmaları” yapan Arap devletleri seslerini yükseltemiyor. Bir de, “olaylardan derin endişe duyduğunu” ifade eden Batıya, “bir şey yapmıyorsunuz” diye kızıyor!

Peki, nedir İbrahim Anlaşması? İbrahim anlaşması, bugünkü İsrail devletinin sınırlarını oluşturan toprakların, kutsal kitapları Tevrat’ta yer alan, Tanrı’nın kendilerine verdiği toprak olduğunun tescil ettirilmesidir.

Ne 57 üyesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı ne de 22 üyesi olan Arap Birliği etkilidir. Etkilerinin olmadığı, yüzlerce olayda görülmüştür. Etkili olsalar, küçücük İsrail Devleti’ni akıttıkları kanda boğarlar. Bir de yaptıkları anlaşmalar ile İsrail’in haklılığını tescil ediyorlar. İkiyüzlülük…

Türk halkı Filistinlilerin derdi ile dertlenirken, Arap devletlerinin çoğunluğu, ABD güdümündedir. İsrail’le ise açık veya örtülü işbirliği içindedir. Mazlum ve mahzun Filistin halkı ise canı pahasına onuruyla direnmektedir. Bu nedenle, Filistin halkının hatırına bu konuya destek verdiğimi belirtmek isterim. Yoksa kılım kıpırdamaz!

Türkiye, İsrail-Filistin sorununda bugüne kadar haksızlığı daima yüksek sesle ve sert bir şekilde dile getirmiştir. Bununla birlikte, İsrail ile ilişkiler; her dönemden daha fazla arka kapı diplomasisi ile devam etmektedir. Ticarette ve siyasette bu ilişkileri kimler yürütüyor? Yerim dar olduğu için söylemeyeceğim! İsteyen araştırsın!

 

Bugün 2 milyon insan Gazze’ de açık hava hapishanesi gibi tıkış tıkış yaşarken… Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki halk ise İsrail’in “ırksal ayrımcılığı savunan(Apartheid)” sistemi yüzünden inim inim inliyor.

Filistin ve İsrail arasındaki iç savaş aklıselim Yahudileri de bıktırmış durumdadır. Onlar radikal olmayan Araplarla birlikte barış içerisinde yaşamak istemektedir. Lakin siyasi iktidar buna fırsat verecek gibi görünmüyor. İsrail’de yolsuzlukla suçlanan Netanyahu ise istikbalini Arapları şeytanlaştırarak ve terörize ederek koltuğunu kurtarma peşinde. Ah bu koltuk hırsı! Liderlere ne kadar alengirli ve kirli işler varsa yaptırıyor.

İsrail, aynı zamanda Hamas ve diğer Filistin örgütlerinin karşı saldırılarından korkmaktadır. Bu nedenle, Mısır, Türkiye ve Katar gibi ülkeleri Gazze’deki silahlı örgütleri durdurmak için hemen devreye soktular. Şimdi de “Biz barış istedik, bazı Müslüman ülkeleri bile devreye soktuk ama Filistinliler terör eylemlerine başvurdu. Bizim savunma hakkımız var” diyorlar.  Klasik İsrail kurnazlığı!

Nitekim tüm cabalara rağmen ateşkes sağlanamadı. Filistin’de Sonun ne olacağını kestirmek zor gibi görünüyor. Zira Filistin’i Yahudi toprağı yapmak için geliştirilen stratejiler, istikrar ve güveni getirmiyor.

Bizim yöneticilere ve siyasal İslamcılara da şunu hatırlatmakta fayda var. Filistin için gösterdiğiniz duyarlılığın bir kısmını, Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar için de gösterseniz, iyi olur. Onlar da her gün bir Gazze, bir Batı Şeria yaşıyor. Vay benim öksüz Türklüğüm!

 

Günün sözü: İncil'in ilk emri: Sev! Tevrat'ın ilk emri: Yaşat! Kuran'ın ilk emri: Oku! Hristiyan sevmedi, Yahudi yaşatmadı, Müslüman okumuyor!

Aamir Khan

 

 

Yayın Tarihi
08.06.2021
Bu makale 28516 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!