CESUR KALEM

İçene değil, içilen zehire karşı olun!..

Geçen haftaki yazımda, uyuşturucu ile mücadele aşamalarından ilki olan, “Uyuşturucu arzının önlenmesi” konusuna değinmiş, bunun için yapılması gerekenleri, kendimce yazmıştım.

Uyuşturucu ile mücadelenin ikinci aşaması, “UYUŞTURUCUYA OLAN TALEBİN AZALTILMASI” çalışmalarıdır. Bunun için koruyucu ve önleyici hizmetlerin yaygınlaştırılması gerekir.

İnsanlar uyuşturucu maddeleri neden kullanır? Yapılan araştırmalar, risk faktörlerinin neler olduğunu ortaya koymuştur. Bunlar;

  • Alkol ve sigara
  • Aile içi iletişimin sağlıklı olmaması
  • Birtakım sağlık sorunları ve maddenin sorunlara çare olarak görülmesi
  • Farklı hobiler
  • Arkadaş çevresi, merak ve bulunduğu ortam
  • Refah düzeyi ve ekonomik sorunlar

Bunlar bilinmeden ve sorunun kaynağına inilmeden yapılan çalışmalar, “havanda su dövmeye benzer.” Yani sonuç alınamayacak bir işle boşuna uğraşmaktır.

“ULUSAL UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE EYLEM PLANI” çerçevesinde bu konuda neler yapılmalıdır.

  • Hedef kitle olan genç kuşaklara ve ailelerine yönelik yeni programlar geliştirilmeli, yaygınlaştırılmalı ve sürekli veriler ışığında yenilenmelidir.
  • Riskli guruplar belirlenmeli, bunlara yönelik çalışma programları oluşturularak, madde kullanımının etki ve zararları konusunda hedef kitle bilgilendirilmelidir.
  • Çalışmalar bilgisiz, deneyimsiz ve gönülsüz görevliler ile yürütülmektedir. Kamu kurumlarında çalışan personele yönelik eğitimlerin standardizasyonu sağlanmalıdır.
  • Aile içi iletişimin güçlendirilmesi için çalışmalara ağırlık verilmeli, gençlerin ve ailelerin kolayca ulaşacağı, “yardım ve destek birimleri” ya da “danışmanlık merkezleri” hayata geçirilerek, ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır.
  • Aile sağlığı merkezleri tanı, tedavi ve takip aşamalarında daha etkin rol oynamalı ve talebi azaltma çalışmalarına destek sağlamalıdır.
  • Alo 191 Uyuşturucu ile Mücadele Danışma ve Destek Hattı” hizmet kalitesi gözden geçirilmeli ve kalitesini geliştirecek adımlar atılmalıdır. Ayrıca 112 acil servisleri de uyuşturucu ile mücadele kapsamında yeniden organize edilmelidir.
  • Uyuşturucu madde kullanımı konusu ve başarılı olmuş talebi azaltma projeleri her türlü yayın organında (yazılı-görsel ve sosyal medya)tanıtılmalı ve başarılı insanlar ödüllendirilmelidir
  • Gençleri uyuşturucudan uzak tutmak için daha çok sosyal, kültürel ve sportif alanlar yaratılmalı, dar gelirli olan gençlere bu tesislerde pozitif ayrıcalık tanınmalıdır.
  • Uyuşturucu ile mücadelede iletişim çok önemlidir. Bu nedenle ortak strateji ve iletişim kılavuzu hazırlanmalıdır.
  • Yeşilay’ın etkinliği artırılmalı, koordinasyon ve iş birliği gerçekleşmeli ve bu kurumun yaptığı başarılı çalışmalar ve projeler tanıtılarak yaygınlaştırılmalıdır.
  • Uyuşturucu ile mücadele mevzuatı güçlendirilmeli, caydırıcı önlemler alınmalıdır.

Madde kullanımı kolay vazgeçilecek, öğüt ve ihtarlarla geçiştirilecek bir konu değildir. Kullanan kişi bu illetin kötü olduğunu çok iyi bilmekte ve pençesinden kurtulamamaktadır. Onları tedavi edilebilecek bir hasta olarak görün! Ve DOST ELİNİ uzatın!

Uyuşturucu bağımlılarına yardım edilmez ise toplumun huzur ve asayişi de bozulur. Zira uyuşturucuyu elde edebilmek için; gasp, hırsızlık, fuhuş, uyuşturucu satma, şiddete başvurma vs. gibi suçları kolayca işlemektedirler. Her kullanıcı bir müddet sonra satıcıdır.

Talebin azaltılması noktasında sorumluluğu olanlar, topu ya taca atmakta ya da başkalarına pas atmaktadır. Talebin azaltılması çalışmaları, aileden başlamak üzere, yerel yönetimlerin, eğitim ve öğretim kurumlarının, STK’ların, yazılı ve görsel medyanın birlikte çalışmaları gereken bir konudur.

Uyuşturucu ile mücadelede koordinasyon ve iş birliği olmadan yapılamaz. Bu da bilgi, birikim ve deneyim ile olur. İnanın bağımlı anneleri, bizim yetkililerin çoğundan daha birikimlidir. Hiçbir şey bilmiyorsanız, onların sesine ve önerilerine kulak verin. Onlar bir araya gelerek örgütlenmişler ve seslerini duyurmaya çalışıyorlar. “Ankara, Ankara, Duy sesimizi!” Sevgili anneler! Önce sesinizi Antalya’daki yöneticilere duyurun! Bu arada yaşadığım bir olayı anlatayım:

Seçimden önceydi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Muhittin Böcek, benim de davetli olduğum Dostlar Platformu’nun bir davetine, başkan adayı sıfatıyla, IYI Parti Milletvekili Hasan Subaşı ile katılmıştı. Kendisine 2 soru yönelttim.

Birinci sorum: “Sayın Başkan, uyuşturucu kullanımı ciddi bir tehlike. Özellikle Antalya’da Türkiye genelinden oranla daha fazla artış var. Seçilirseniz, bir çalışmanız, bir projeniz olacak mı, bu konuda çalışacak bir komisyon ya da bir ekip kurmayı planlıyor musunuz? İkinci sorum: Yandaş, eş-dost, akraba yerine, ehliyet ve liyakate önem verecek misiniz?  

Cevabını merak edenlere vereyim: “Evet, uyuşturucu ile mücadele edeceğiz. Belediye kadrolarını ehil ellere teslim edeceğim, tek adam yönetimi sergilemeyeceğim!” Şu ana kadar ne bir proje ne bir atılım ne de bir gayret göremedik. “Kral Çıplak…” Size göre seçim öncesi söylenen sözler gerçekleşti ya da Belediye ekip çalışması ve istişare yapılarak yönetiliyor ise, ben sözümü geri alıyorum!

Biliyorum, uyuşturucu madde kullanımı sadece belediyelerin mücadele edeceği bir iş değildir. Lakin öncülük edilebilir. Belediyelerin imkân ve kabiliyeti hiçbir kurumda yoktur.  İlgili kurumlar dersen, sorunu halının altına süpürme peşinde… “Her şey güllük gülistanlık… Çok başarılıyız çok…” Sahi, Antalya’dan ve ülkenin dört bir yanından Ankara’da yapılan Uyuşturucu ile Mücadele Çalıştay’na kadar gelen bu annelerin feryatları neydi?

Uyuşturucu ile mücadelenin en önemli aşaması talebin azaltılmasıdır. Talep olduğu sürece uyuşturucu satışı devam eder. Talebi de afişlere yazılı süslü slogan ve sözlerle önleyemezsiniz!

Uyuşturucu ile mücadelenin üçüncü aşaması, “REHABİLİTASYON” çalışmalarıdır.  Uyuşturucu bağımlıları kısa ve uzun süreli tedavi gördükten sonra mutlaka topluma sosyal uyumlarının sağlanması gerekir. Bunun için oluşturulacak merkezlerde, meslek edindirme ve çeşitli yeteneklerinin geliştirilmesi kurslarının açılması zorunludur.

Annelerden dinlediğime göre; tedavi esnasında bile uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ulaşmak mümkün. Kurulan AMATEM ve UMATEM gibi merkezlerin yapısının yeniden ele alınarak yaygınlaştırılması ve yatak kapasitelerinin artırılması gerekir.

Uyuşturucudan arınmış bir genç, sosyal uyum sağlanmadan, kendi başına bırakılırsa, yine eski çevresine dönecek ve verilen emekler boşuna gidecektir. Üçüncü aşama, daha çok psikiyatri ve sosyoloji alanına girdiğinden, uzmanlık ve ilgi alanım dışında, olduğundan bu kadarı ile yetineceğim.

Geleceğimiz ve bekamız için, “UYUŞTURUCUYA HAYIR” diyelim.

 

Günün Sözü: Zararlı alışkanlıklardan korunmanın en güzel yolu; Hiç başlamamaktır. Zira tedavi çok pahalı ve zor bir süreçtir.

 

Yayın Tarihi
13.02.2022
Bu makale 13328 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!